26. Bölüm Bağzı gerçekler

30 6 0
                                    

Oy verin güzellerim.

~~~

"Şimdi şöyle minik kardeşim. Sen daha annenin karnındayken annemle babam sevgililerdi. Sana hamile olduğunu öğrendikten sonra evlendiler. Ben daha iki yaşında felandım tabi. Sen doğduktan sonra hayatımız gayet normal güzel gidiyordu. Birgün babamın işi yüzünden bayağı bir borca girdik ve annen seni alıp gitti. En sevdiğimi kaybettim doğa. Seni kaybettim. Küçükken elimden birşey gelmemişti. Ama herşey yerli yerine oturunca seni aramaya başladım. Bide bilmediğin birşey var."

Bu dünyada herşey benden gizliymiş gibi gelmişti bu duyduklarımdan sonra, annem neden bana anlatmamıştı bu olanları? Bilmeye hakkım vardı.

"Neymiş o?"

"Annen babamdan hamile değilmiş o yüzden öz kardeş olamıyoruz. Ama üveyiz."

"Benim babam ölmüştü..."

"Baban zaten öldü doğa. Benim babamda işi yüzünden hayatını kaybetti. Onun yerini ben aldım."

Dediği şey kalbimi acıtmıştı ama belli etmedim.

"Yani... Kötü işler yapmak?" Bu onu mutlu etmiş gibi gülümsedi.

"Tam üstüne bastın minik kardeşim." Bana bunu demesiyle tek kaşını kaldırıp ona baktım. Bana ne diye minik kardeşim diyordu?? Ben minik değildim.

"Bana minik kardeşim demezsen sevinirim."

"Nedenmiş?" Alaycı bir tavırla söylemişti. Sanırım bununla anlaşamicaz. Hissettim! Kendimi savunmam gerekiyor.

"Karşında onbeş yaşında bir kız çocuğu yok. Onsekiz yaşındayım hatta ondokuz olucam."

"Bunu zaten biliyorum minik kardeşim." Ya sabırrrr.

İyice sinir olmuştum demek minik kardeş ha. O zaman bende kardeş rolünü oynamalıydım.

"Ee abicim telefonuma ne zaman kavuşacağım?" Kahvem'den bir yudum daha aldım. Bartın da bana bakarak bardağından bir yudum aldı.

Önüme düşen saç tutam'ını elim ile kulağımın arkasına verip Bartına gülümseyerek baktım.
Bunu niye yaptığımı bilmiyorum.

"Telefonun bende, sana vericem ama başıma bela açma uslu uslu evde otur telefonunla oyna." Ne yapabilirdimi bu evde durduktan sonra??

"Derken? Burada yaşamamı beklemiyorsun herhalde."

"Beklemiyorum. Yaşicaksın." Tekrar yudum aldığım sıcak çikolatam boğazımda kalınca öksürmeye başladım. Üvey abim diye kendini ne sanıyordu bu?

"Bu sana bağlı değil." Zorda olsa konuşmayı başarmıştım.

"Yerinde olsam uğraşmam. Zamanla alışacaksın merak etme."

"Okulum var benim, arkadaşlarım ve..."

Son kelime ağzımdan çıkmamıştı. Bardağımın içindeki sıcak çikolatamdan yansımama bakıyordum.

Sonra kafamı Bartına doğru kaldırıp ona baktım. Bana Side eyes bakışı yaparak ayağa kalktı. Hawalı çocuk.

"Ne o? Esat hocan mı?"

Dalga geçer gibi söylemişti bu son kelimesini.

"Evet."

"Lafı geçmişken ondan da uzak dursan iyi olur." İlişki hayatıma neden burnunu sokuyordu bu şimdi?

"Durmazsam?"

"Bence kaşınma minik kardeşim."

Ya selamett ya sabırr. "Kaşınıyorum gelde kaşı" diyesim geldi tam diyecekken Bartının bakışları karşısında cümlemi geri yutmuştum.

Bartın cebinden telefonumu çıkarıp önüme koydu. Hemen elime alıp açma tuşuna bastım ama telefonum açılmamıştı, büyük ihtimalle şarjım bitmişti.

"Şarj aleti mutfakta var. Benim birkaç işim var akşama gelirim. Ben yokken uslu dur."

"Emredersiniz abicim."

Bartın bana yandan bakmakla yetinmişti. Askıda olan ceketini aldı ve evden çıktı. Bir süre sonra araba sesi gelince merak ederek camdan dışarıya baktım.

Hass adamın garajı vardı. Arabanın çıkışını izledim. Oha Bugattisi var bide. Çok zengin bir abiciğim varmış da haberim yokmuş.

Doğa kendine gel kızım ne düşünüyorsun böyle. Camdan uzaklaşıp mutfağa gittim.

Şarj aletini bulmak için birkaç çekmeceyi karıştırmaya başladım. İşte buldum seni.

Şarj aletini alıp çekmeceyi geri kapattım. Oturma odasına geri dönüp şarjı prize taktım, ucunu ise telefonuma takıp açma tuşuna bastım.

Telefonum açılmaya başladı, Açıldığında şarj yerine baktım %0 dı. Telefon kendine geldikten hemen sonra bütün bildirimler yağmur gibi ekrana düşmüştü.

Kübra dan '120' arama, Esat Hocamdan '205' arama '180' mesaj ve annem... Bir saniye annem beni aramazdı ne oldu da aramıştı?

Annemden sadece '2' arama vardı. Şimdilik onu arayamazdım kendimi hazır hissetmiyordum. Esat hocayı aramaya karar verdim.

Telefon rehberime girip Esat Hocanın numarasının üzerine tıklayıp, telefonu kulağıma dayadım.

Telefon çaldı... Çaldı... Umudumu kesip telefonu kulağımdan indireceğim sırada telefondan ses geldi.

"Doğa?" Telefonu hemen kulağıma geri yaklaştırdım.

"Hocam."

"iyimisin güzelim. Neredesin?"

"İyiyim Hocam. Şuan abimin evindeyim."

"Abi?"

"Evet, abim varmış bende yeni öğrendim. Birkaç zaman burada kalacağım."

"Doğa seni orada bırakamam. Bana adresini ver."

"Adresi bilmiyorum."

"Seni orada bırakamam."

"Biliyorum. Sadece biraz zaman lazım herşeyi öğrenene kadar."

Telefonun arkasından derin bir iç çekiş duymuştum.

"Peki, herşeyi bana haber edeceksin oldumu?"

"Evet oldu. Şimdi kapatmam lazım."

"Tamam güzelim dikkat et görüşürüz."

"Görüşürüz hocamm."

Telefonu kapatıp ardından, Kübrayı aradım. Onada herşeyi anlattım.

"Abin yakışıklı mı onu söyle." Bana çok teselli olur kendileri.

"Yani evet."

"O zaman tamam." Eyvah gözüne Bartını kestirdi. Daha susturamazdım.

"Kübra saçmalama kızım ya ben Esat Hocamdan hoşlanıyorum."

"Daha sevgili değilsiniz cnm."

"Of Kübra hadi ben kapatıyorum."

"İyi be tamam öpüyorum. Abine selam söyle yinedee."

"Sevgilin var sus. Hadi görüşürüz."

Birşey demesini beklemeden telefonu kapatıp kulağımdan aşağı indirdim. Saçlarımı kurulamak için odama çıktım.

'Benim odam mı onuda bilmiyorum' odaya girince saçımdan havluyu çıkarıp taradım ve kendiliğinden kuruması için saçlarımı açıkta bıraktım.

Duşun yorgunluğu şimdi bastırıyordu. Yatağa uzandım ve kendimi uykunun güzel kollarına bıraktım...

HİKAYEMİZ YAVAŞ YAVAŞ BÜYÜYOR

DAHA ÇOK BÜYÜMEMİZ DİLEĞİYLEEE.

😆😆😆


Kalbim Hanginize Ait? +18 {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin