Kaç saat buradaydım? Acaba günler mi geçmişti? Esat Hocam neredeydi? Daha doğrusu ben neredeydim?
Bileklerimdeki bağlı olan ipleri çözmeye çalışıyorken bir yandan da ses geliyormu diye kulağımla pür dikkat dinlemeye çalışıyordum.
İp bileklerimi açıtmaya başlamıştı. Durmadım. Bir süre sonra elime doğru akan sıcak bir sıvı ile durdum. Bileklerimi kanatmıştım. İpleri çözmekten vazgeçtim.
Beklemekten başka çarem yoktu. Kaç dakika yada kaç saat geçti bilinmez. Birden karşımda bir kapı açıldı. Açılır açılmaz içeriyi ışık doldurdu. Etrafa tekrar göz gezdirdim. Depo gibi biryerdeydim. Kapıyı açan kişi karşıma geldi ve önüme diz çöküp, bacaklarıma dokunarak vücudumu kontrol ediyordu.
"Ne yaptığını sanıyorsun?"
"Korkmana gerek yok. Yara bere varmı diye kontrol ediyorum."
"Neden? Patronun mu dedi?" Adam gülümseyerek ayağa kalktı ve arkama gelerek bileğimdeki ipleri çözdü.
"Haklısın."
Bileğimdeki ipler çıktıktan sonra bileklerimi ovuşturmaya başladım. Kızarmış ve kanamışlardı. Adam kapıya doğru ilerledi ve durdu.
"Hadi şu bileklerinle ilgilenelim."
"Aman zahmet etme." Beni sandalyeye bağlıyorlar bide iyileştirmeye çalışıyorlar. Tövbestağfurullah. Adam cevap vermeyince oturduğum yerden kalkarak adamın yanına gittim. Beraber depodan çıktık ve bir merdivene doğru yürüdük.
Merdivenden yukarı çıktığımızda, daha ferah, rahat bir ortama giriş yapmıştık. Burası bir evdi. Adam salonun ortasında yürümeye devam ediyordu peşinden gittim. Bir kapının önünde durup kapıyı açtı ve içeri girdik.
"Otur."
Solumda duran koltuğa oturdum ve yapacağı şeyi merak ederek, adamı izlemeye başladım. Duvarda asılı olan küçük ecza dolabını açtı ve içinden birşeyler alacağı sırada odaya birisi girdi. Adam durdu.
"Görevin bitti gerisi bende."
Adam sadece kafa sallayıp, dolabı açık bırakarak odadan çıktı. İsmini bilmediğim diğer adam ise açık olan ecza dolabına yöneldi ve içinden ; pamuk, batikon, merhem ve sargı bezi çıkartıp yanıma geldi. Onu incelemeye başladım. Uzun boylu, kahverengi siyaha yakın saçları, kahverengi gözleri olan, genç yaşlarda yakışıklı biriydi. Elindekileri yanımda duran masaya koydu. Elini bileğime uzatıp kanayan yere baktı. Baktıktan sonra batikonu pamuğa döküp kanayan yerin üzerinde gezdirdi. Canım yanmıştı. Bileğimi acı ile geri çekmeye çalıştım ama adam izin vermedi.
"Sabırlı ol bitmek üzere." Neden bana iyi davranıyorlar dı neden.
"Neden?" Adam başını kaldırıp kahverengi gözleri ile gözlerime baktı.
"Ne neden?"
"Neden yardım ediyorsun? Patronun mu istedi?"
"Hayır kendim isteyerek yapıyorum."
İki bileğime son olarak merhem sürüp sardıktan sonra, oturduğum yerden kalktım ve odadan çıkmak için kapıya doğru hızlı bir şekilde adımlamaya başladım. Bu kadar şey bana çok fazlaydı. Kolumu tutan el yüzünden içeri geri girmiştim. Adam beni duvara yapıştırıp bana yaklaştı."Sana iyi davranıyorum diye böyle istediğin gibi gidebileceğini mi sanıyorsun?"
"O patronuna söyle beni rahat bıraksın."
"Bırakmicak." Sinir olmuştum bu adama
"Söylesene be adam. Belki bırakır."
"Bildiğim şeyleri söylememe gerek yok." Ne diyordu bu adam?
"Bildiğin şeyler mi? Kendinden çok emin gibi konuşuyorsun."
"Bir patron ne biliyorsa onları biliyorum doğa. Ve evet ben kendimden her zaman eminim."
Hoppa jeton düştü...
"sen..?"
"Evet benim." Siktir. Bu adam patronmuydu. Korku bütün bedenimi ele geçirmişti. Ellerim titremeye başlamıştı. Nasıl bir tepki vermem gerektiğini bilmiyordum. Patronu itmeye çalıştım ama nafile.
"Çekil! Uzak dur benden."
Onu itmeye çalıştıkça o daha çok bana yapışıyordu. Sırtım iyice duvara yapışmıştı.
"Ne oldu? Demin emir veriyordun?"
Cevap vermeyi reddedip yüzümü yan tarafa çevirdim. Adam sol elini yanağıma getirip yüzümü kendine çevirdi. Ve kahverengi gözlerini mavi gözlerime dikti.
"Neden ben? Neden beni istiyorsun? Ben sana ne yaptım?"
"Bana birşey yapmadın. Ne zamandır seni takip ediyordum doğa. Yıllarca seni aradım." Ha? Beni takip mi ediyordu? Derdin ne yawrucum.
'Kesin aşık'
Dur iç sesim burada olmaz.
"Takip mi?" Şaşırmıştım.
"Evet. O takıldığın öğretmenin varya hani şu Esat-"
"Onun adını ağzına alma." Kızmıştım.
Adam güldü.
"Ah benim minik doğam. Çok safsın. Neden seninle takıldığı anlaşılıyor."
Bu ne demeye çalışıyordu?
"O beni seviyor."
"Sence bu gerçek sevgimi?"
"Bu seni ilgilendirmez. Hem sanane ki? Ve Esat hocamı nereden tanıyorsun."
"Sen Esatın kim olduğunu bilmiyorsun doğa. Onunla beraber olduğunu öğrenince sinirden deli oldum. Ama şimdi seni buldum ve bırakmaya da niyetim yok."
Esat Hocam sevdiğim adam dı. Onun hakkında böyle konuşması beni çok kızdırmıştı.
"Onunla olan ilişkim yine de seni ilgilendirmez."
Adam birden geri çekildi ve cebinden bir fotoğraf çıkarttı. Bana uzatıp elime verdi. Fotoğrafa bakınca ağzım açık kalmıştı.
"B-bu?"
"Evet doğa annen, babam, sen ve ben."
"Sen mi?" Kafamı kaldırıp karşımdaki Adama baktım.
"Ben senin üvey abinim Doğa." Fotoğrafta annem babam ve üvey abim olduğunu söyleyen adam vardı. Ama ben yoktum. Bir saniye ben neredeydim?
"Fotoğrafta ben yokum."
"Annen sana iki aylık hamileydi doğa. Sen doğar doğmaz işler değişti."
Kalbim hızlı atmaya başlamıştı. Başım dönüyor tutunacak yer arıyordum. Benim babam ölmüştü. Benim başka bir babam hiç olmamıştı.
Annem bana yalan söylemişti. Gözlerim dolmuş başımın dönmesiyle kendimi boşluğa bıraktım...
Ay çok heyecanlandımmm
Gördüğünüz gibi doğanın üvey abisi varmış aşkolarr.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim Hanginize Ait? +18 {TAMAMLANDI}
Misteri / ThrillerÖĞRETMEN VE ÜVEY ABİ KURGUSUDUR!!! Okulda sıkça sorun yaşamama rağmen bana yardımcı olan öğretmenim... Ona karşı şüphelerim vardı . Bunun sebebi ise okuldaki cinayetten dolayıydı. Günler geçtikçe kalbimde ona karşı hissettiğim duyguyu gizleyemedim...