Herkes gibi gündelik okul...
"Doğa artık çık lavabodan! geç kalıyoruz." Dedi Kübra lavabonun kapısından bana bakarak.
"Geldim. O kızı geberticem ya meyvesuyu nu üstüme ne hakla dökebilir. Birde yanlışıkla diyor!" Dedim sinirle.
"Doğru. Bende çok sinirlendim o kızın yaptığı hareketlere." Dedi bana bakarak.
"Neyse onu şimdilik takmamam lazım. Derse geç kalmayalım hadi gidelim." Beraber sınıfa doğru yürümeye başlamıştık. Üstüme dökülen meyvesuyu yüzünden üstümü değiştirmek zorunda kalmıştım.
Beden dersinden kalma tişörtümü giymiştim. Nedense çok kısa gelmişti. Neydi bu üç yıllık felan mı? Sınıfa varmıştık. Hoca çoktan derse girmişti.
"Olamaz ya hoca girmiş bile. Kesin yok yazdı." Dedi Kübra oflayarak.
"Of boş ver nolcak." Yok yazmazdı bence.
İçeri girdik ve herkes üstümdeki kısa tişörte baktı.
Bazı kızlar gülüyordu erkeklerse sadece bakıyordu erkekler işte.
"Neredeydiniz kızlar?" Esat hoca bize bakarak sormuştu bu soruyu.
"Şey acil işimiz çıkmıştı da." Kübra çekinerek söylemişti. Kızım pat diye söylesene şunu!
"Üstüme meyvesuyu döküldü bende üstümü değiştirdim. Kübra yanımda durdu."
Bunu dememle Esat hoca üstüme baktı.
"Peki tamam geçin yerinize." Esat Hoca önündeki sınıf defterinin kapağını açtı.
"Yok yazdınız mı hocam." Kübra sorusunu sorarken sıramıza geçmiştik.
"Hayır şimdi yoklama alıcam."
Esat Hoca yoklama aldıktan sonra derse başlamıştık. Kızlar hâlâ bakıp gülüyorlardı.
Sabrım kalmayarak onlara döndüm ve bağırdım.
"Hayırdır? komik birşey mi gördünüz!?"
"Sessiz olun dersteyiz." Diye uyardı Esat Hoca bize bakarak.
"Böyle bana gülmeye devam ederlerse onları susturmasını ben bilirim." Dedim bir hışımla.
"Doğa teneffüste yanıma gel bu konuyu konuşup halledicez." Of yinemi ben!
"Peki hocam." Diyerek önüme döndüm.
Hoca dersi anlatmaya devam etti. Herkes susup dersi dinledi. Ders bitince hoca sınıftan çıktı.
"Knk sakin kalman lazım biliyorsun dimi? Yoksa suç sana kalacak." Kübra defterini kapatırken konuşmuştu.
"Haklısın. Ben Esat hocanın yanına gidim de konuşalım konuyu." Yerimden kalktım.
"Tamam ben burdayım." Dedi ve gülümsedi.
Sınıftan çıkıp Esat hocanın ofisinin kapısının önüne gelmiştim. Kapıyı tıklatıp içeri girdim.
"Gel bakalım otur şöyle." Esat Hoca masasının önündeki koltuğu gösterdi.
"Ne konuşucaz acaba?" Diye sordum.
"Bu aralar çok kavga ediyorsun ve bugünki kavganın sebebini öğrenmek istiyorum." Ellerini önünde birleştirdi.
"Bu konuda benimi suçluyorsunuz peki?" Suçluymuşum gibi bide soruyor.
"Ben kimseyi suçlamıyorum konuyu anlat şimdi."
"İyi tamam." Derken saçımı düzelttim.
Bunu dememle gülümsedi. Gülüşüne baktım. Çok tatlı gelmişti gözüme birden, Esat hoca elindeki fincanı masaya tıklatınca kendime geldim.
"Pardon." Utançtan geberebilirim şuan!
"Bir sorunmu var doğa?" Tek kaşını kaldırıp sormuştu.
"Hayır hayır yok! Konuyu anlatıyordum şimdi bende." Dememle tekrar güldü. Kesin bilerek yapıyor şerefs- neyse.
Olayı baştan anlattım.
"Kıyafetin ne durumda." Derken tekrar üstümdeki kısa tişörte baktı.
"Kıyafetim vişne suyu olmuştu o yüzden bende bedenden kalan tişörtümü giydim." Dedim.
"Anlaşılan tişörtün sana tam olmuyor."
Sesli güldü bende gülüşüne ters bir bakış attım.
"Sinirlenme hemen, bekle geliyorum." Nereye gidiyor bu şimdi yaa.
Esat hoca kalkıp ofisinin yan bölmesine gitti. Bende o gelene kadar masasının üstündeki şeylerde göz gezdirdim.
Gözüme birşey çarpmıştı. Hemen elime aldım. Bir günlük tü birden içinden fotoğraflar düştü.
Tam bakacakken Esat hoca geri döndü. Fotoğrafları hemen günlüğün içine soktum ve yerine koydum.
Esat hoca elinde bir kazakla gelmişti.
"Al giy bunu." Kazağı bana uzattı.
"Gerek yoktu hocam böyle iyiyim." Elimle gerek yok işaretini yapmayı da unutmadım. Hani olur ya (👋🏻)
Derin bir iç çekerek bana yaklaştı ve kazağı kafamdan geçirdi.
Sonra da elini kafamın üstüne koyup saçımı karıştırdı. Neydi bu sevme şekli felan mı?
Sesimi çıkartmadım. Sadece Esat hocayı izledim.
"Rica ederim doğa." Lan teşekkür etmeyi unuttum. Rezillik üstüne rezillik Doğa!
"Aa pardon. teşekkürler hocam." Derken hâlâ Esat hocaya bakıyordum.
Zil çalmıştı. Burda gereğinden fazla oyalanmıştım.
"Konuyu anladığınıza göre hocam. Ben artık gidiyim." Derken ayağa kalkıp üstümü düzelttim.
"Tabi iyi dersler." Derken yüzünde hafif bir gülümseme vardı. Gülüşüne kurban. Neyse.
Ofisinden çıktım ve sınıfıma gittim. Kübra önünde birkaç kağıtla ilgileniyordu. Yanına oturdum.
"Bunlar ne?" Elime kağıtlardan birini aldım.
"Yaren hocanın geçen de verdiği notlar. Özetini istiyor of off." Ağlıyormuş gibi numara yaptı.
"Sıkma canını gerekirse yardımcı olurum."
"Yaparım ya o kadar zor değil. Sağol yine de." Ağlama numarası yaparken öyle demiyordun canım?
Öğretmen zili çoktan çalmış olmalı ki içeri hoca girdi. Herkese boş kağıt dağıttı.
Sanırım yine Quiz yapacaktı...
~~~
Okul çıkışı olduğunda eve gittim. Üstümü değiştirip mutfağa indim.
Bu geceyi film izleyerek geçirecektim. Kendime biraz atıştırmalık hazırlayıp oturma odasına gittim ve televizyonun karşısına oturdum.
Tam filmimi açacakken telefonum çaldı. Arayan sınıf arkadaşım kardelen di...
EVETTT OLAYLARIMIZ BURADA BAŞLIYOR!!
ACABA KARDELEN DOĞAYA NE SÖYLEYECEK?
BERABER ÖĞRENECEĞİZ.
Bu arada Esat Hoca doğaya kazak giydirdi ya hani, giydikten sonra sınıfa gitmişti felan. Kübranin doğaya kazağı nereden bulduğunu sorması gerekiyordu ama yazmayı unutmuştum. Kusuruma bakmayın!! 💋💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim Hanginize Ait? +18 {TAMAMLANDI}
Misterio / SuspensoÖĞRETMEN VE ÜVEY ABİ KURGUSUDUR!!! Okulda sıkça sorun yaşamama rağmen bana yardımcı olan öğretmenim... Ona karşı şüphelerim vardı . Bunun sebebi ise okuldaki cinayetten dolayıydı. Günler geçtikçe kalbimde ona karşı hissettiğim duyguyu gizleyemedim...