" Kaybolmak istemiyorum Peri kızı, beni hiç yanlız bırakma, olur mu?"
" Yanlız bırakmayacagım sevgilim. Söz veriyorum."
Gülümseyerek uzandığı yerden belime sarılarak kendine çekti. Ben de ona sarılarak bu kırsal alanın tadını çıkardım. Gözlerimi huzurla kapatıp açtığımda hastanede buldum kendimi. Yanı başımda da Savaş uyuyordu. Yine rüya görmüştüm anlaşılan.
Bir süre rüyanın etkisiyle ona izledim. Herşey o kadar çabuk geçti ki, bu günleri görebileceğimi bile düşünmemiştim. Zorla evlendiriliceğimi öğrendiğimde başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki. Hayatım boyunca hiç sevmeyeceğim biriyle bir hayat yaşamaya mecbur ediliyordum. Ne kadar hayır desem de sözümün bir hükmü olmayacağını biliyordum. Ama kabullenmeyeceğimi de biliyordum. Fakat olaylar çok farklı ilerledi. Birbirimize iki yabancıyken, bir bütün olmaya başlamıştık.
Ne ben onsuz, ne de o bensiz olabiliyordu. Biz bir elmanın iki yarısı olup çıkmıştık.
Bir süre öylece onu izlemeye devam ederken, yavaş yavaş uyanmaya başlamıştı. Benim cin gibi uyanık olduğumu fark ettiğinde istemsizce sırıtma gelmişti bir an.
"Benim bebeğimin annesi çabuk uyanmış anlaşılan.""Bebeğinin babasını izlemekle meşgul olduğu içindir."
" Hım. Öyle diyorsun."
" Hıhım. Öyle." Diyerek nispet yapar gibi yüzümü buruşturdum. O sırada bana gülerek karnımdan gıdıklamaya başladı. " Sen bu sesle konuşunca çok sinir bozucu oluyorsun ha dikkat et!"
Kıkırdayarak, gıdıklamasını durdurmaya çalışırken o ise daha çok gıdıklıyordu.
" Bak olmuyor böyle? Haksızlık ama bu! Benim kolum yaralı burada."
Bunu dememle bir an yavaşlarken hüzünlenmek başladı. " Kolun hâla acıyor mu?"
Bu üzgün suratını görünce ben de biraz üzüldüm. Kolumun hâla yaralı olduğunu sonradan fark edebilmiştim. Bazen acısa da yavaş yavaş hafifliyor diyebilirim. Fakat bazen yine acısı daha çok nüksetmiyor değil.
"Bazen, sanırım şu sarılı kol işine hâla alışamadım."
"Bir daha alışmaman için elimden gelen her şeyi yapacağım."
"Üzülme sevgilim. Buna da şükür değil mi?" Dedim yanağını severken. Benden çok o üzülüyordu bu halime.
"Keşke senin can acını kendime alabilseydim. En azından bunun da acısını çekmezdin."
Huzurla gülümseyerek ben de yanağını avuçladım. "Ben halimden memnunum. Bebeğimizi kaybedeceğim bu acı da kafi bana. Evlat acısı kabul bağlamıyor Sevgilim."
Belime daha çok sarılıp kendine yaklaştırarak usulca başımdan öptü. "Buna kesinlikle katılıyorum. Ama böyle olmasaydı daha güzel olurdu."
" Ne yapacaksın, yangına düşmenin bir acısı olacaktı elbet."
" Hıhım, maalesef." Dedi daha çok bedenimi sararak.
Bir süre sessizce sarılı halde kalırken ne kadar kendimi tutsam da en sonunda Kara'nın konusunu açmaya çalıştım. " Kara'ya ne oldu Savaş? O nerede?"
" Korkuyor musun?" Dedi endişeli ses tonuyla. " Hayır, sadece ne olduğunu merak ettim. O kadar." Dedim mahsunca.
Kulağıma yaklaşarak derin bir nefes aldı. "Sorma Peri kızı. Öğrenmek istemezsin."
"Öldürmedin değil mi?"
" Başka ne yapmamı bekliyorsun?"
" Yaptın mı gerçekten?" Dedim endişeyle. Onun ölmesi değil, Savaş'ın elini kana bulamasını istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilem
RomantizmSavaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun. Bir de yeni okuyanlar için kitap olacaktır. Şimdiden söylemek istiyorum finali burada yayınlanmayacaktır. Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendi...