Sabah gözlerimi açtığımda, odanın hafif loş ışığında gözlerim bir an etrafa alışmaya çalıştı. Yatakhanedeki diğer kızlar hâlâ derin uykudaydı. Yavaşça kalkıp pencereye yöneldim. Sabahın erken saatlerinde, yetimhanenin bahçesi sakin ve huzurluydu. Kuş cıvıltıları ve ağaç yapraklarının hışırtısı bana bir tür huzur veriyordu.
Giyinip aşağıya indiğimde, yemekhanede birkaç kişi vardı. Kahvaltı hazırlıkları başlamıştı. Masalara ekmekler, peynirler ve zeytinler konmuştu. Kahvaltımı almak için sıraya girdim. Elimdeki tepsiyi doldururken, aklım hâlâ dünkü olaylardaydı. Kerem’le geçirdiğim zamanı ve annesiyle ilgili öğrendiğim şeyleri düşünüyordum.
Yemeğimi alıp bir masaya oturdum. Kahvaltıma başlamadan önce etrafa göz gezdirdim, acaba Kerem burada mıydı? Derin bir nefes alarak kendimi toparladım ve kahvaltıma başladım. Birkaç dakika sonra, yanıma arkadaşlarım Çağla ve Aylin geldi.
"Elif, nasılsın? Dün gece seni göremedik," dedi Aylin, merakla.
“İyiyim, sadece biraz düşünceliydim,” dedim, kaçamak bir şekilde. Kahvaltıya devam ederken, içimde hep bir sır saklamanın zorluğunu yaşıyordum. Sabah kahvaltısını bitirdikten sonra bahçede biraz dolaşmaya karar verdim. Temiz hava almak ve düşüncelerimi toparlamak iyi gelecekti. Yavaş adımlarla ağaçların arasından geçerken yetimhanenin kapısından içeri giren birini fark ettim. 19-20 yaşlarında, koyu renk kıyafetler giymiş, ciddi görünümlü bir genç adamdı. İlk bakışta sert ve soğuk bir ifadesi vardı. Merakla ona doğru yürüdüm.
"Merhaba, buraya ne için geldiniz?" diye sordum, nazik bir tonla.
Bana kısa bir bakış attı, sonra tekrar etrafına bakarak, "Psikoloji öğrencisiyim. Buraya çocukları izlemek ve çizdikleri resimlerin ne anlama geldiğini anlamak için geldim," dedi, sesi ciddi ve mesafeliydi.
Bu açıklama beni şaşırtmıştı. "Anladım, hoş geldiniz. Adım Elif, burada çocuklarla ilgileniyorum," dedim, gülümsemeye çalışarak.
Murat adındaki genç adam hafifçe başını sallayarak, "Murat," dedi kısaca.
Onun bu soğuk ve mesafeli tavrı beni biraz tedirgin etse de, ona yardımcı olabileceğim bir şeyler olup olmadığını sormak istedim. "Size burada yardımcı olabileceğim bir şey var mı?" diye sordum.
Murat, gözlerini bana dikmeden, "Şimdilik yok, sadece çocukları gözlemleyeceğim," dedi.
Onun bu kadar ketum olması ilginçti. Tanımadığı insanlara karşı mesafeli ve güvensiz olduğu belliydi. Ona biraz zaman vermek gerektiğini düşündüm. "Tamam, eğer bir şeye ihtiyacınız olursa bana söylemekten çekinmeyin," dedim, nazikçe.
Murat hafifçe başını salladı ve çocukların oyun oynadığı alana doğru yürümeye başladı. Ben de kendi işlerime dönmeye karar verdim ama göz ucuyla onu izlemeye devam ettim. Çocukların yanına yaklaştığında onların çizdikleri resimlere dikkatle bakıyor, notlar alıyordu.
Murat, çocukların çizimlerini inceledikten sonra yanıma geldi ve soğuk bir ses tonuyla, "Müdürün odasına gideceğim," dedi.
"İstersen seni götüreyim," dedim, nazikçe gülümseyerek. "Yetimhanede yenisin, yolları henüz bilmiyorsundur."
Murat sadece başını salladı ve beraber yürümeye başladık.
"Zeynep Hanım, buranın müdürü. Çok anlayışlı ve sevecendir," diye başladım konuşmaya. "Buradaki çocukların hepsine çok iyi bakar. Ben de burada büyüdüm aslında, yani yetimhanede."
Murat, sessizce dinliyordu, arada bir not alıyormuş gibi başını sallıyordu. "Buradaki çocukların çoğunun hikayesi çok üzücü. Mesela, Begüm var, 6 yaşındayken ailesini bir trafik kazasında kaybetti. O günden beri avukat olma hayali kuruyor, adaleti sağlamak istiyor. Ya da Aylin, o da çok yetenekli bir ressam. Resim yaparak kendini ifade ediyor."
Murat, gözlerini benden ayırmadan dinliyordu. "Peki, senin hikayen nedir?" diye sordu aniden.
Bir an duraksadım, ardından gülümsedim. "Aslında benim hikayem bilinmiyor. Sadece küçüklüğümden beri burada olduğumu biliyorum. Ama Zeynep Hanım bana her zaman destek oldu, buradaki diğer çocuklar gibi. Şimdi ise onlara ablalık yaparak borcumu ödüyorum."
Murat, düşünceli bir ifadeyle başını salladı. "Çok ilginç," dedi, dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme. "Bu tür yerlerde büyüyen çocukların hayat hikayeleri gerçekten derin ve anlamlı."
Müdürün odasına vardığımızda, kapıyı çaldım ve içeri girdik. Zeynep Hanım bizi sıcak bir şekilde karşıladı. "Hoş geldiniz, Murat Bey. Elif'in size yardımcı olacağını biliyordum," dedi, gülümseyerek.
Odaya getirdikten sonra kibarca izin istedim. "Ben şimdi sizi yalnız bırakayım," dedim, Zeynep Hanım'a ve Murat'a gülümseyerek.Zeynep Hanım başıyla onayladı. "Teşekkür ederiz, Elif."
Kapıyı sessizce kapatıp dışarı çıktım. Koridorda yürürken düşüncelere daldım. Murat'ın buraya gelme amacı gerçekten ilginçti. Psikoloji okuduğunu söylemişti ve çocukların resimlerini inceleyerek onların dünyalarını anlamaya çalışıyordu.
Bahçeye çıkıp biraz temiz hava almak istedim. Ağaçların altındaki banklardan birine oturdum ve etrafı izlemeye başladım. Çocukların neşeli kahkahaları ve oyun sesleri kulaklarıma geliyordu. Her birinin kendine ait bir hikayesi vardı ve bu hikayeler, onların bugünkü kişiliklerini şekillendiriyordu.
Düşüncelerim, Murat'ın soğuk ama dikkatli bakışlarına geri döndü. Onun hakkında çok az şey biliyordum ama bu yetimhanede geçirdiği zaman boyunca daha fazla şey öğreneceğimden emindim. Kendini açması zor biri gibi görünüyordu ama belki de burada, çocukların dünyasında, o da kendini bulur ve biraz daha yumuşar diye düşündüm.
Zeynep Hanım'la olan konuşması bittikten sonra Murat'la tekrar karşılaşmayı ve onun buradaki deneyimlerini dinlemeyi merakla bekliyordum. Bu süreçte ona yardımcı olabileceğim her konuda yanındaydım. Çünkü burası benim de evimdi ve burada büyüyen çocukların hikayeleri, benim de hikayemdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/369696249-288-k858738.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Ailem
Ficção AdolescenteElif, yetimhanede büyüyen, zorluklara rağmen umut ve sevgiyle dolu bir kızdır. Annesine dair belirsizliklerle mücadele ederken, Kerem ile arasındaki karmaşık ilişki onu derinden etkiler.