Bölüm 35

81 2 0
                                    

Oyun bittikten sonra hepimiz okulun bahçesine çıktık. Eski taş merdivenlere oturduk, herkesin yüzünde tatlı bir yorgunluk vardı. Selim, Kerem’in eski sınıf arkadaşı, yanımıza geldi ve hemen yanıma oturdu. Ayşe de Kerem’in yanına yerleşti.

“Ne güzel bir gündü,” dedi Selim, derin bir nefes alarak. “Eskiden burada ne kadar çok zaman geçirirdik, değil mi Kerem?”

Kerem gülümseyerek başını salladı. “Evet, gerçekten. Hatırlıyor musun, Selim? İlkokulda yaptığımız o büyük futbol turnuvasını?”

Selim kahkaha attı. “Nasıl unuturum? O zamanlar tüm sınıf sana güvenir ve seninle gurur duyardı. Sen gol atınca herkes çılgına dönerdi!”

Ayşe, gözlerini Kerem’e dikerek, “Evet, ben de o zamanlar senin en büyük hayranındım. Sen sahada koşarken kalbim hızlı hızlı atardı,” dedi, gülümseyerek.

Kerem biraz mahcup oldu ama yine de gülümsedi. “Evet, evet, o zamanlar hepimiz çocukçaydık. Şimdi bakınca komik geliyor ama o anlar çok güzeldi.”

Selim, heyecanla konuşmaya devam etti. “Bir keresinde, öğretmenimiz bizden bir tiyatro oyunu sergilememizi istemişti. Sen başroldeydin Kerem, hatırlıyor musun? Herkes senin performansını konuşmuştu.”

Kerem gözlerini kısarak hatırlamaya çalıştı. “Evet, evet hatırlıyorum. O oyunda kral rolündeydim. Kostümüm çok komikti.”

Ayşe araya girerek, “Ve ben de kraliçeydim!” dedi. “İkimiz birlikte sahnede dans ederken çok eğlenmiştik.”

Ben sessizce dinlerken, bu eski anıların Kerem için ne kadar önemli olduğunu anladım. Çocukluk arkadaşlarıyla paylaştığı bu özel anılar, onun kişiliğini şekillendirmişti.

Kerem’in gözleri parladı. “Evet, gerçekten çok güzeldi. O anıları hep hatırlayacağım.”

Selim başını salladı. “Zaman ne kadar hızlı geçiyor. Şimdi burada oturup geçmişi konuşuyoruz ama o zamanlar bizim için dünyanın en önemli olaylarıydı.”

Ben de gülümseyerek katıldım. “Evet, çocukluk anıları her zaman özel ve unutulmazdır.”

Kerem, bana bakarak, “Elif, senin de benzer anıların vardır değil mi? Çocuklukta yaşadığın unutulmaz anılar?” diye sordu.

Düşündüm ve biraz hüzünlenerek, “Tabii ki var. Herkesin çocukluğunda unutulmaz anıları vardır. Belki benimki sizin kadar neşeli değil ama yine de değerli,” dedim.

Ayşe, Kerem’e dönerek, “Kerem, seninle ilgili anılar hepimizin yüzünü güldürüyor. Sen gerçekten harika bir çocukluk arkadaşıydın,” dedi.

Kerem’in yüzü kızardı. “Teşekkürler Ayşe. Sizler de benim için çok kıymetlisiniz. Bu anıları paylaştığımız için çok mutluyum.”

Selim, Elif’e dönerek, “Kerem gerçekten çok şanslı. Senin gibi birine sahip olduğu için,” dedi.

Gülümsedim. “Ben de onunla tanıştığım için çok mutluyum. Onun arkadaşlığı benim için çok değerli.”

O anda güneş yavaş yavaş batıyordu ve havada tatlı bir serinlik vardı. Eski anılarla dolu bu güzel gün, hepimizin yüzünde bir tebessüm bırakmıştı. Herkes yavaş yavaş evlerine gitmek için toparlanıyordu.Kerem, arkadaşlarıyla vedalaşırken, biz de arabaya binip yola çıktık. Arabada Kerem, bana dönüp, "Peki, Ayşe ve diğer arkadaşlarımı nasıl buldun?" diye sordu.

Bir an tereddüt ettim, sonra gülümseyerek, "Onlar harika insanlar, gerçekten de çok sevimliler," dedim. Ancak içimde Ayşe'yi hafifçe kıskandığımı hissettim. Belki de onunla olan yakınlığımızdan dolayı, onu paylaşmaktan biraz çekindiğimi fark ettim.

Kerem, cevabımı alır almaz gülümsedi ve başını salladı. "Evet, öyleler. Ayşe her zaman eğlenceli ve cana yakın biri olmuştur," dedi.

Ben de gülümseyerek, "Evet, öyle görünüyor. Onunla da tanışmak güzeldi," diye karşılık verdim.

Araba sessizliğe gömüldüğünde, içimdeki hafif kıskançlık duygusunu bir kenara bırakıp, Kerem'in sıcak ve samimi sohbetine odaklandım. Kerem arabayı sürerken, aniden telefonu çalmaya başladı. Telaşla telefonu açtı ve yüzü birden ciddileşti. "Alo?" dedi, sesi endişeyle doluydu.

Ben de merakla Kerem'e baktım. "Ne oldu, Kerem?" diye sordum.

Telefondaki sesin söyledikleri anlaşılamıyordu ama Kerem'in yüz ifadesi her şeyi anlatıyordu. "Ne? Annem mi? Yoğun bakım mı? Tamam, hemen geliyorum," dedi ve telefonu kapattı.

Kerem’in yüzü bembeyaz olmuştu, gözlerinde korku ve endişe vardı. "Elif, annemi acil yoğun bakıma almışlar. Hemen hastaneye gitmemiz lazım," dedi, sesi titriyordu.

"Tamam, Kerem, sakin ol. Hemen gidelim," dedim, ona destek olmaya çalışarak.

Kerem hızla arabayı sürmeye başladı. Ben de elimden geldiğince ona moral vermeye çalışıyordum. "Kerem, annen güçlü bir kadın. Eminim her şey yoluna girecek," dedim.

Kerem, gözlerini yoldan ayırmadan, "Umarım, Elif. Onu kaybetmekten çok korkuyorum," dedi.

Yol boyunca sessizdik. Kerem'in endişesi beni de etkilemişti. Onun yanında olmak ve ona destek vermek istiyordum. Hastaneye vardığımızda, Kerem hızla arabadan indi ve beni beklemeden içeri koştu. Ben de arkasından koştum.

Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin