Bölüm 51

54 5 5
                                    

Bir süre sonra, hemşireler gelip Kerem'in annesini morga götüreceklerini söylediler. Kerem, titreyen bir sesle onlarla gitmek istediğini belirtti. "Annemle vedalaşmam lazım," dedi, gözyaşları hala yanaklarından süzülüyordu.

Beraberce morga doğru yürüdük. Her adımda Kerem’in acısını daha da derinden hissediyordum. Gözyaşları durmaksızın akarken, dudakları titreyerek annesine son kez veda etmeye hazırlanıyordu.

Morgun soğuk kapıları önünde durduk. Kerem, bir an duraksadı, derin bir nefes aldı ve ardından annesinin yanına girdi. Ben de onunla birlikteydim.

Kerem, annesinin soğuk bedenine yaklaştı. Ellerini annesinin ellerine koydu, başını eğdi ve gözyaşlarıyla dolu bir sesle konuşmaya başladı. "Anne, lütfen beni affet," dedi, sesi titreyerek. "Senin için daha fazlasını yapmak isterdim. Sana daha çok sarılmak, seni daha çok sevmek isterdim."

Kerem'in sözleri, kalbime bıçak gibi saplanıyordu. Onun acısını paylaşıyor ve aynı zamanda kendi gözyaşlarımı tutmaya çalışıyordum. Sessizce yanlarında durarak, onun bu zor anında yanında olmaya çalışıyordum.

"Anne, seni çok özleyeceğim," diye devam etti Kerem. "Sana daha söylemek istediğim çok şey vardı. Keşke biraz daha vaktimiz olsaydı. Keşke sana her gün ne kadar önemli olduğunu söyleyebilseydim."

Kerem, annesinin elini sıkıca tuttu ve gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. "Sana söz veriyorum, güçlü olacağım. Seninle gurur duyacağın bir evlat olacağım. Seni asla unutmayacağım."

Bu anın ne kadar zor olduğunu anlatacak kelimeler bulamıyordum. Kerem’in acısını paylaşırken, ona olan sevgimi ve desteğimi sessizce sunmaya çalışıyordum. Bu acı dolu veda, hayatının en zor anlarından biriydi ve ben onun yanında olmak için elimden geleni yapıyordum.

Kerem, annesinin elini son bir kez öptü ve ardından gözyaşları içinde geri çekildi. Ona sarıldım ve birlikte dışarı çıktık. Koridorda, onun yanımda ağlamasına izin verdim. "Kerem, yanındayım," dedim, gözlerim dolu dolu. "Seni asla yalnız bırakmayacağım."

Bu zor gece, Kerem için derin bir acı ve kayıpla doluydu. Ama onun yanında olup ona destek olabilmek, belki de yapabileceğim en önemli şeydi..

Hastaneden çıktıktan sonra Kerem’le birlikte arabaya bindik. Yol boyunca sessizlik hakimdi, Kerem’in gözleri hala yaşlı ve yüzü solgundu. Bir süre sonra yetimhaneye vardık. Arabadan inerken, ona son bir kez baktım.

"Kerem, burada senin yanındayım," dedim nazikçe. "Unutma, her zaman."

Kerem başını salladı ve zorla bir gülümsemeyle karşılık verdi. "Teşekkür ederim Elif. Sen olmasan bu kadarını bile başaramazdım."

Ona veda edip yetimhaneye girdim. İçeri adım attığımda, her yer sessizdi. Çocuklar ve çalışanlar uyuyordu. Odama doğru sessiz adımlarla ilerledim ve kapıyı dikkatlice kapattım. Odama girer girmez, tüm duygu yoğunluğu üzerime çöktü.

Yatağımın yanında duran pencerenin kenarına geçtim ve dışarıdaki karanlık manzaraya bakarak gözyaşlarına engel olamadım. Kerem’in annesinin ölümü, Kerem’in yaşadığı acı ve kayıp, benim de içimde derin bir yara açmıştı. Onun annesi için ağlarken, bir yandan da hiç tanımadığım kendi annemi düşünüyordum. Küçüklüğümden beri annemi tanımamış olmanın eksikliği, Kerem’in yaşadığı bu kayıpla birlikte yeniden canlanmıştı.

Kerem’in annesi için ağlarken, gözyaşlarım daha da çoğaldı. Onun son anlarını düşünmek, kalbimi sıkıştırıyordu. Kerem’in acısını paylaşmak, ona destek olmak istemiştim, ama içimde derin bir çaresizlik hissediyordum. Onun yanında olmaya çalışırken, kendi yaralarım da yeniden kanamaya başlamıştı.

Ayrıca Kerem’in bana olan sevgisini itiraf edişi ve benim ona gerçeği söyleyememiş olmam, içimde derin bir suçluluk ve karmaşa yaratmıştı. Kerem bana "seni seviyorum" demişti, ama ben ona onun üvey kardeşi olduğumuzu söyleyememiştim. Kerem’in bu gerçeği öğrendiğinde ne kadar yıkılacağını düşündükçe, gözyaşlarım daha da hızlanıyordu.

Pencerenin kenarında, dışarıdaki karanlığa bakarak, içimdeki bu karmaşık duygularla boğuşuyordum. Hem Kerem’in acısını paylaşıyor, hem hiç tanımadığım annem için ağlıyor, hem de Kerem’in sevgisine karşılık verememiş olmanın getirdiği suçluluğu hissediyordum. Her şey o kadar karmaşık ve zorlayıcıydı ki, içimdeki acının tarifini bile yapamıyordum.

"Anne," diye fısıldadım gözyaşları arasında, "Keşke burada olsaydın. Keşke bana ne yapmam gerektiğini söyleyebilseydin."

Gece boyunca, pencerenin kenarında oturup ağladım. Kerem’in yaşadığı acı, kendi hiç tanımadığım annemin eksikliği ve onun bana olan sevgisini geri çevirememiş olmanın getirdiği suçluluk, içimde büyük bir fırtına yaratmıştı. Bu karmaşık duygularla başa çıkmak zor olacaktı, ama güçlü olmak zorundaydım. Hem Kerem için, hem de kendi iç huzurum için.

Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin