İçeri girdiğimizde ikimiz de sırılsıklam olmuştuk. Yetimhane çalışanları bize hemen havlular getirdi. Ayşe Abla, endişeli bir ifadeyle bize bakarak, "Siz gerçekten delisiniz! Hemen kuru kıyafetlerinizi giyin, sonra da sıcak bir şeyler için," dedi.
Kerem'le göz göze gelip gülüştük. "Tamam Ayşe Abla, haklısınız," dedim, havluyla saçlarımı kurularken.
Hızla odama çıktım ve dolabımdan kuru ve rahat kıyafetler seçtim. Üzerimi değiştirip ısınmak için kalın bir hırka giydim. Aynada kendime baktım; saçlarım hala biraz ıslak, ama en azından sıcaktım. Hızla merdivenlerden aşağı indim ve mutfağa yöneldim.
Kerem de kuru kıyafetlerle mutfakta beni bekliyordu. Masada iki büyük fincan sıcak çay buharlar çıkartarak duruyordu. Ayşe Abla, bize çayları hazırlamıştı ve şimdi bize gülümseyerek, "Umarım artık ısınmışsınızdır," dedi.
"Teşekkürler Ayşe Abla," dedik ikimiz de bir ağızdan. Masaya oturduk ve fincanları ellerimize aldık. Çayın sıcaklığı, soğuk yağmurdan sonra ilaç gibi gelmişti.
"Bu gerçekten çılgıncaydı," dedim, çaydan bir yudum alarak. "Ama aynı zamanda harikaydı."
Kerem gülümseyerek başını salladı. "Evet, yağmurda dans etmek her zaman yapılacak bir şey değil. Ama seninle birlikte yapmak çok keyifliydi."
"Bu anı asla unutmayacağım," dedim, fincanıma bakarak. "Seninle paylaşmak çok özel bir şeydi."
Kerem fincanını masaya koydu ve gözlerime baktı. "Seninle geçirdiğim her an özel, Elif. Bunu bilmeni istiyorum."
Bir an için sessizlik oldu, ama bu sessizlik rahatsız edici değildi. Aksine, bu anın tadını çıkarmamıza izin veriyordu. Çaylarımızı içerken dışarıdaki yağmurun sesi, içerideki sıcaklık ve huzurla birleşiyordu.
Kerem, çayından bir yudum daha alıp derin bir nefes verdi. "Elif, bazen düşünüyorum da... Bu yetimhanede olmanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. Ama sen burayı gerçekten bir yuva haline getirdin. Senin pozitifliğin ve enerjin, burada herkes için bir ışık gibi."
Gözlerim doldu, ama gülümsedim. "Teşekkürler Kerem. Burası benim evim ve burada yaşayan herkes benim ailem. Sen de dahil. Burada olmanın güzelliklerini birlikte yaratıyoruz."
Kerem hafifçe gülümsedi ve elini fincanın etrafında gezdirdi. "Beni de bu ailenin bir parçası gibi hissettirdiğin için minnettarım."
Çaylarımızı bitirirken, içerideki sıcaklık ve huzur bizi sarmıştı. Yağmur hala dışarıda yağmaya devam ediyordu, ama içimizde bir sıcaklık vardı. Bu anı Kerem'le paylaşmak, yağmurun soğukluğunu tamamen unutturmuştu. Çayımızı bitirip Kerem'le vedalaştıktan sonra, yavaşça odama çıktım. Yağmurda dans etmenin ve ardından sıcak çay içmenin verdiği huzurla doluydum. Üzerimde hala bir mutluluk vardı. Odamın kapısını açıp içeri girdiğimde, sessizlik ve dinginlik beni karşıladı.
Penceremin önüne geçip dışarı baktım. Yağmur hala yağıyordu, damlalar camdan süzülüyordu. Derin bir nefes alıp penceremin önündeki sandalyeye oturdum. Odama yayılmış hafif sabun kokusu, beni daha da rahatlatıyordu.
Bir süre sessizce oturup dışarıyı izledim. Ardından, çekmecemi açıp annemin resmini çıkardım. Fotoğrafı ellerimin arasına alarak dikkatlice inceledim. Annemin genç yüzü, bana her zaman güç verir ve umut aşılar. Fotoğrafa bakarken içimde bir hüzün dalgası yükseldi.
Gözlerim dolmaya başladı. "Keşke burada olsaydın, anne," diye fısıldadım. "Seninle paylaşacak o kadar çok şeyim var ki."
Gözyaşlarım istemsizce yanaklarımdan süzüldü. Elimle onları silerken, annemin sıcak gülümsemesi beni teselli ediyormuş gibi hissettim. Ona, yaşadığım bu güzel anları anlatmak, Kerem'le geçirdiğim özel anı paylaşmak istedim.
"Bugün Kerem'le yağmurda dans ettik, anne. Her şey o kadar güzeldi ki... Onunla her anım çok değerli," diye mırıldandım. Resme daha da sıkı sarıldım, sanki annemin sıcaklığını hissetmek istermiş gibi.
Bir süre daha böyle oturdum, annemin resmine bakarak ve ona içimi dökerek. Sonunda gözyaşlarım dindi, ama içimde hala hafif bir hüzün vardı. Resmi özenle yerine koydum ve yatmak üzere hazırlandım.
Geceye doğru, odamın ışıklarını kapatıp yatağıma girdim. Yağmurun sesi hala dışarıda yankılanıyordu ve bu ses, beni huzurlu bir şekilde uykuya davet ediyordu. Gözlerimi kapatırken, Kerem'le yaşadığım anılar zihnimde canlanıyordu.
Bu gece, annemin yanımda olduğunu hayal ederek, onun bana verdiği güçle uykuya daldım. Sabahın ilk ışıklarıyla uyandım. Hava hala biraz serindi, ama yağmur durmuştu. Yatağımdan kalkıp penceremi açtım; temiz hava içeri dolarken, dışarıda yeni bir günün başladığını hissedebiliyordum. Gözlerimi ovuşturarak banyoya gittim ve yüzümü yıkadım. Aynada kendime bakarken dün yaşadıklarımı düşündüm, hafif bir gülümseme yüzüme yayıldı.
Hızla giyinip saçlarımı taradıktan sonra odadan çıktım. Koridorda Begüm, Çağla ve Aylin'le karşılaştım. Hepsi de benim gibi hazırlanmış, sabahın enerjisiyle doluydular.
"İyi sabahlar," dedim neşeyle.
"İyi sabahlar, Elif," diye karşılık verdiler.
"Haydi, kahvaltıya inelim," dedi Begüm, gözleri parlayarak. "Bugün önemli bir gün."
Hep birlikte merdivenlerden aşağıya indik. Yemekhaneye girdiğimizde, içerideki tanıdık kokular ve sesler bizi karşıladı. Çeşit çeşit yiyecekler masalarda diziliydi. Kahvaltı tepsilerimizi alıp sıraya girdik. Hepimiz sohbet ederek kahvaltımızı aldık ve bir masaya oturduk.
"Bugün gerçekten güzel bir gün olacak," dedi Çağla, sandalyeye otururken. "Yağmur durmuş, güneş parlıyor. Neler yapmayı planlıyorsunuz?"
"Bugün biraz ders çalışmam lazım," dedi Begüm ciddi bir ifadeyle. "Sınavların bitmesine az kaldı ve hazırlanmalıyım."
"Çalışkan Begüm yine iş başında," dedim gülerek. "Ama senin kararlılığın hepimize örnek oluyor."
Aylin ise sessizce gülümsedi. "Ben de bugün biraz resim yapmayı planlıyorum. Bahçedeki çiçekler yağmurdan sonra harika görünüyor. Onları çizmek istiyorum."
"Senin resimlerini görmek için sabırsızlanıyorum, Aylin," dedim. "Her zaman çok güzel çiziyorsun."
Bu sırada Kerem yemekhaneye girdi ve göz göze geldik. Hafif bir selamlaştık, ama bu sabah onunla oturmak yerine arkadaşlarımla olmayı tercih ettim. Kahvaltımıza devam ederken arada bir Kerem'e bakıyordum. O da arkadaşlarıyla birlikte oturmuş, konuşuyordu.
"Elif, dün Kerem'le yağmurda dans ettiğinizi duydum," dedi Çağla, göz kırparak. "Çok romantik bir şey."
Gülerek başımı salladım. "Evet, gerçekten unutulmaz bir andı. Yağmurun altında dans etmek çok eğlenceliydi."
"Kerem'le aranızda bir şeyler mi var?" diye sordu Begüm, merakla.
"Hayır, biz sadece iyi arkadaşız," dedim, ama yüzüm kızardı. "Onunla vakit geçirmek gerçekten çok güzel."
Aylin, konuyu değiştirerek, "Peki, karne günü ve dans gecesi için heyecanlı mısınız?" diye sordu. "Elbiselerimizi ne zaman seçeceğiz?"
"Bu hafta sonu alışverişe çıkmayı planlıyorum," dedim. "Hep birlikte gidip elbiselerimizi seçeriz. Çok eğlenceli olacak."
Kahvaltımızı bitirirken planlarımızı yapmaya devam ettik. Herkesin yüzünde bir gülümseme vardı ve bu beni çok mutlu ediyordu. Günün geri kalanını dört gözle bekliyordum.
Kahvaltıdan sonra herkes kendi işlerine yöneldi. Begüm ders çalışmaya, Aylin resim yapmaya gitti. Ben de biraz yürüyüş yapıp düşüncelerimi toparlamak istedim.
Sevgili okurlar size çok önemli bir şey soracağım sizce Elif'in annesi yaşasın mı? Yoksa ölü mü olsun? Cevapları Bekliyorum
![](https://img.wattpad.com/cover/369696249-288-k858738.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Ailem
Teen FictionElif, yetimhanede büyüyen, zorluklara rağmen umut ve sevgiyle dolu bir kızdır. Annesine dair belirsizliklerle mücadele ederken, Kerem ile arasındaki karmaşık ilişki onu derinden etkiler.