Bölüm 46

76 2 0
                                    

Kerem'le aramızdaki ilişkinin imkansızlığını düşündükçe, zihnimde bin bir türlü senaryo belirmeye başladı.

Annem, Kerem'in babasıyla mı birlikteydi? Eğer öyleyse, nasıl olmuştu? Annem böyle bir şeyi neden saklamıştı? Kerem’le neden daha önce bu durumu fark etmemiştik? Kalbim hızla çarparken, bu sorular zihnimde dönüp duruyordu.

Annem belkide beni bu yüzden buraya vermişti? Ama babası boşanmışsa o zaman neden beni saklamak istesin ki? Yoksa yoksa ben evlilik dışı bir çocuk muydum? Bu yüzden mi beni istememişti? Kafam çok karışmıştı. Bu olanlar keremle aramızdaki bağı daha daha zorlaştırıyordu.

Kerem'le aramızdaki bağı düşündükçe, kalbimdeki acı daha da derinleşti. Ona karşı hissettiklerimi bir kenara bırakmak zorundaydım. Artık onun sadece üvey kardeşim olduğunu bilerek yaşamaya alışmam gerekecekti. Bu durumun ne kadar zor olduğunu kelimelerle ifade edemiyordum.

Annem ve Kerem’in babası arasında neler olmuş olabileceğini hayal etmek bile istemiyordum. Ama zihnimde durmadan bu senaryolar beliriyordu. Bu düşüncelerle boğuşurken, bir an gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Kalbimdeki acıyı bir kenara bırakmaya çalışarak, bu durumu kabullenmem gerektiğini kendime hatırlattım. Hayatın bana getirdiği bu zorluğu aşmak zorundaydım. İçimdeki bu karmaşayla başa çıkmanın bir yolunu bulmalıydım.

Başıma gelenleri düşünürken, etrafımdaki dünya bir anlığına durdu. Sadece kendi nefesimi ve kalbimin atışını duyuyordum. Kendime sakinleşmek için zaman tanıdım ve derin nefesler aldım. Gözlerimi açtığımda, bahçedeki çiçeklerin, ağaçların ve kuşların güzelliği bana bir nebze olsun huzur verdi.

Ancak, Kerem'in annesinin söyledikleri beynimde yankılanmaya devam ediyordu. Üvey kardeş olmak… Bu durum hayatımızı nasıl etkileyecekti? Kerem’le bu durumu nasıl konuşacaktık? O, bu durumu nasıl karşılardı?

Bu sorulara cevap bulmaya çalışırken, derin düşünceler içinde kaybolmuş haldeyken, adımların yaklaştığını duydum. Başımı kaldırıp baktığımda Kerem'in bana doğru geldiğini gördüm. Hala kafam karışık ve kalbim ağrıyorken, Kerem'in yanıma gelmesi içimde bir huzursuzluk yarattı.

Kerem yanıma oturdu ve sessizce beni izledi. Gözlerinde endişe ve merak vardı. “Elif, her şey yolunda mı?” diye sordu, sesi yumuşak ve sakin.

"Bir şey yok," dedim kaçamak bir şekilde, gözlerimi ondan kaçırarak.

Kerem yanıma oturdu ve sessizce beni izledi. Gözlerinde endişe ve merak vardı. “Elif, her şey yolunda mı?” diye sordu, sesi yumuşak ve sakin.

"Bir şey yok," dedim kaçamak bir şekilde, gözlerimi ondan kaçırarak.

Kerem derin bir nefes aldı, gözlerini benden ayırmadan, “Elif, açık konuşmalıyız. Son zamanlarda çok dalgınsın ve bana karşı soğuk davranıyorsun. Bu durum beni endişelendiriyor. Gerçekten neyin var?” dedi, sesinde ciddi bir ton vardı.

Kerem’in ciddiyeti ve kararlılığı beni şaşırttı. Ona ne söyleyebilirdim? Ona hissettiklerimi nasıl açıklayabilirdim? Gözlerimi tekrar ondan kaçırarak, “Kerem, sadece biraz düşünceliyim. Her şeyin bu kadar üst üste gelmesi beni yoruyor,” dedim.

Kerem başını sallayarak, “Ben de yorgunum, Elif. Öğleden sonra doktorla konuştum ve annemin durumu kötüleşiyor. Ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum,” dedi, sesi titreyerek. Gözlerindeki çaresizlik ve acı beni derinden etkiledi.

Kerem’in annesinin durumu beni de endişelendirmişti, ama onunla olan bağımızın karmaşıklığı bu durumu daha da zorlaştırıyordu. “Kerem, bunu duyduğuma üzüldüm. Annenin durumu hakkında elimden gelen bir şey varsa, lütfen söyle,” dedim, sesimde samimi bir yardım etme arzusu vardı.

Kerem, başını ellerinin arasına alarak, “Sadece... çok zor. Onu kaybetmek istemiyorum. Onu kaybetmek düşüncesi bile dayanılmaz,” dedi.

Ona nasıl destek olacağımı bilemiyordum. Onun acısını hafifletmek için elimden gelen her şeyi yapmak istiyordum, ama içimdeki karmaşa beni frenliyordu. “Kerem, burada olduğumu bilmeni istiyorum. Ne zaman konuşmak istersen, ne zaman yardıma ihtiyacın olursa, yanındayım,” dedim, gözlerimdeki kararlılıkla.

Kerem, gözlerindeki yaşları silerek, “Teşekkür ederim, Elif.” dedi.

Bu sessizlikte, aramızdaki bağın ne kadar derin ve karmaşık olduğunu bir kez daha anladım. Kerem’le aramızdaki bu yeni gerçeği kabullenmek zorunda olsam da, onun yanında olmak ve ona destek olmak benim için önemliydi. Belki de zamanla bu durumu kabullenip, birlikte üstesinden gelebilirdik. Kerem’in üzgün ve çaresiz hali içimi acıtmıştı. Ona yardım etmek ve biraz olsun neşelendirmek için bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim. Yanında oturup sessizce ağlamasını izlemek istemiyordum.

Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin