Çağla ile sohbet ederken kapının açıldığını duydum. Başımı çevirdiğimde, Aylin ve Begüm'ün içeri girdiklerini gördüm. Aylin her zamanki umursamaz tavrıyla yatağına doğru ilerledi, Begüm ise ders kitaplarını taşıyarak çalışma masasına geçti.
Aylin, “Hey millet, bugün neler yaptınız?” diye sordu, yatağına uzanırken.
Gülümseyerek, “Can’la kafeye gittik, biraz sohbet ettik,” dedim.
Begüm, gözlerini kitaplarından ayırmadan, “Can’la mı? Ne konuştunuz?” diye sordu.
Gözlerimi kısarak biraz daha meraklı bir tonla, “Ah, çok ilginç şeyler öğrendim,” dedim. Sonra bir anda aklıma geldi, biraz da şaka yollu ekledim: “Aslında, Can’ın birine aşık olduğunu öğrendim.”
Çağla hemen dikkat kesildi, Aylin ise merakla başını kaldırdı. “Ciddi misin? Kime aşıkmış?” dedi Aylin.
Kahkahamı tutmaya çalışarak, “Bunu söyleyemem, sır. Ama gerçekten çok güzel bir şeyler olacak gibi,” dedim, göz kırparak.
Çağla, biraz daha ciddileşerek, “Gerçekten mi? Kim olduğunu söylemeyecek misin?” diye sordu.
Başımı iki yana salladım. “Hayır, bunu söylemek benim işim değil. Ama Can’ın cesaretini toplaması ve açılması gerektiğini düşünüyorum. Eğer bunu başarabilirse, çok mutlu olacak,” dedim.
Begüm, derslerinden başını kaldırarak, “Bence kim olduğunun bir önemi yok. Önemli olan, Can’ın mutlu olması. Ona destek olmalıyız,” dedi.
Başımı sallayarak, “Kesinlikle katılıyorum, Begüm. Hepimizin mutlu olmasını istiyorum. Can’ın da doğru kişiyle birlikte olmasını,” dedim.
Aylin, bu konuşmaların ortasında derin bir nefes aldı. “Umarım her şey yolunda gider. Can iyi biri ve mutluluğu hak ediyor,” dedi.
Çağla’nın yüzündeki ifadeyi incelerken, onun da meraklandığını ve biraz heyecanlandığını fark ettim. Belki de Can’ın hislerine karşılık verebilirdi.
Bu sırada, Aylin gözlerini kısarak bana baktı. “Elif, sen neden bu kadar mutlu görünüyorsun? Senin de mi aşık olduğun biri var?” dedi, alaycı bir şekilde.
Gülerek, “Hayır, Aylin. Sadece arkadaşlarımın mutlu olmasını istiyorum. Onların mutluluğu beni de mutlu ediyor,” dedim.
Bir an için Aylin'in gözlerinde bir şüphe belirdi, ama sonra hafifçe gülümsedi. Sonra, kolumdaki bilekliği fark etti. "Bu bileklik nereden geliyor, Elif?" diye sordu merakla.
Kolumdaki bileğe baktım ve gülümseyerek anlattım, "Bu, Kerem'den. Annesinin şans bilekliğini bana verdi. Bana onun şans getireceğini söyledi. "Aylin, gülümseyerek, "Ne kadar güzel bir jest," dedi. "Gerçekten harika bir arkadaş grubumuz var."
Sabah gözlerimi açtığımda odama süzülen güneş ışığı ile yeni bir günün başladığını hissettim. Çabucak giyinip aynada kendime son bir kez baktıktan sonra kahvaltı salonuna yöneldim. Merdivenleri inerken midemde hafif bir heyecan vardı. Kerem'i görecek olmanın verdiği bir heyecandı bu.
Kahvaltı salonuna girdiğimde, Kerem’i hemen fark ettim. Her zamanki köşesinde, kahvaltısını yapıyordu. Onunla konuşmak için sabırsızlanıyordum. Hızla yemeğimi alıp onun yanına gittim.
"Kerem, günaydın!" dedim, yanındaki sandalyeye otururken.
Gülümsedi. "Günaydın, Elif. Nasılsın?"
"İyiyim, teşekkürler. Sen nasılsın?" diye sordum.
"Ben de iyiyim. Bugün hava güzel, değil mi?" dedi, dışarıdaki güneşe işaret ederek.
Başımı salladım. "Evet, gerçekten harika bir gün. Bugün ne yapmayı planlıyorsun?"
"Belki biraz kitap okurum. Sonra da çocuklarla bahçede oyun oynayabiliriz," dedi, yüzünde her zamanki sıcak gülümsemesiyle.
Biraz daha sohbet ettikten sonra, Can’ın bize doğru yaklaştığını gördüm. Gülümseyerek yanımıza oturdu.
"Günaydın, Elif! Günaydın, Kerem!" dedi, enerjik bir sesle.
"Can, günaydın!" dedim. "Nasılsın?"
"Harikayım. Bugün çocuklarla yapacağımız resim etkinliği için sabırsızlanıyorum," dedi Can, gözleri parlayarak. "Bu arada Elif, dün akşam çocuklarla oynadığınız oyun gerçekten çok eğlenceliydi. Herkes seni çok sevdi."
Gülerek cevap verdim, "Teşekkürler Can. Onlarla vakit geçirmek benim için de çok keyifliydi."
Kerem’in yüzünde hafif bir gerginlik sezdim ama bunu görmezden geldim. Can yanımıza oturdu ve sohbetimize katıldı.
"Elif, dün gece seninle ilgili komik bir rüya gördüm," dedi Can, gözlerinde muzip bir ifade ile.
"Güldür bakalım, ne gördün?" dedim merakla.
"Rüyamda sen bir dondurma arabasını sürüyordun ve hepimize dondurma dağıtıyordun," dedi Can gülerek. "Ama her seferinde bana en son dondurmayı veriyordun ve hep erimiş oluyordu."
Kahkaha attım. "Demek rüyanda bile sana eziyet ediyorum, ha? Ama dondurmacı Elif fikri fena değil."
Kerem hafifçe kaşlarını çattı ama bir şey demedi. Can ile şakalaşmamız onu biraz kıskandırmış gibiydi.
Can ciddileşerek, "Elif, seninle okuldan sonra özel bir şey konuşmam gerek," dedi.
"Tabii Can, konuşuruz," dedim, merakla. "Ne hakkında?"
"Şimdi söylemek istemiyorum. Okuldan sonra görüşürüz," dedi.
Kerem, Can’ın bu isteğini duyunca kaşlarını biraz daha çatmıştı. Onun bu halini görünce içimden gülmek geldi ama belli etmedim. Kerem’in bu kıskançlık hali sevimliydi.
Kahvaltımızı bitirdikten sonra, Kerem’e dönüp, "Kerem, seninle biraz yürüyüş yapalım mı?" dedim.
"Tabii, Elif. Hadi bahçeye çıkalım," dedi.
Kerem ile birlikte bahçeye doğru yürürken Can arkamızdan seslendi, "Elif, konuşmayı unutma, okuldan sonra!"
Geri dönüp gülümsedim, "Tamam Can, söz!" dedim.
Kerem, biraz sessizleşmişti ama onun bu haline alışkındım. Yanına yürürken, onun bu kıskanç hallerini düşündükçe içimden gülümsemek geçiyordu. Kerem’in yanımda olması, Can’ın şakaları ve günün güzel havası, bu sabahı benim için unutulmaz kılmıştı. Sabah gözlerimi açtığımda pencereden süzülen güneş ışığı ile yeni bir günün başladığını hissettim. Hızla giyinip aynada kendime son bir kez baktıktan sonra kahvaltı salonuna doğru yöneldim. Merdivenleri inerken midemde hafif bir heyecan vardı. Kerem’i görecek olmanın verdiği bir heyecandı bu.
Kahvaltı salonuna girdiğimde, Kerem’i hemen fark ettim. Her zamanki köşesinde kahvaltısını yapıyordu. Onunla konuşmak için sabırsızlanıyordum. Hızla yemeğimi alıp onun yanına gittim.
“Kerem, günaydın!” dedim, yanındaki sandalyeye otururken.
Gülümsedi. “Günaydın, Elif. Nasılsın?”
“İyiyim, teşekkürler. Sen nasılsın?” diye sordum.
“Ben de iyiyim. Bugün hava güzel, değil mi?” dedi, dışarıdaki güneşe işaret ederek.
Başımı salladım. “Evet, gerçekten harika bir gün. Bugün ne yapmayı planlıyorsun?”
“Belki biraz kitap okurum. Sonra da çocuklarla bahçede oyun oynayabiliriz,” dedi, yüzünde her zamanki sıcak gülümsemesiyle.
Biraz daha sohbet ettikten sonra, Can’ın bize doğru yaklaştığını gördüm. Gülümseyerek yanımıza oturdu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Ailem
TeenfikceElif, yetimhanede büyüyen, zorluklara rağmen umut ve sevgiyle dolu bir kızdır. Annesine dair belirsizliklerle mücadele ederken, Kerem ile arasındaki karmaşık ilişki onu derinden etkiler.