"Ne oldu Cüneyd'e?" telaşım sesimden çok rahat anlaşılabilirdi.
"Kendini odaya kapattı." içeriden kapıyı zorlayan Sadi Hüdayi efendinin sesi geliyordu. Hızla içeriye doğru koşturduk.
Onu yatırdığım odanın kapısının önündeydiler.
"Cüneyd aslanım, haydi aç kapıyı." adım seslerimizle bakışları bize döndü. Yüzüne oturan rahatlama büyük ihtimalle Levend amcayı gördüğü içindi.
"Bak aslanım, Zeynep geldi." dediğinde ben anlamayarak yüzüne baktım.
"Yine başladın yalanlara efendi!" uyarıcı ses tonu bir an bana, annesinin mezarını kazarken amcasıyla yaşadığı münakaşayı hatırlattı.
Olayın daha fazla büyümesini istemediğimden usulca kapıya yaklaştım. Karı koca bana geçebilmem için yer açmıştı.
"Cüneyd... Efendi?" alıştığını yok saymak insana zul gelirdi.
"Niye gittin?" sesi kapıya yakın geliyordu.
"Levend amcayı getirmeye gittim." başımı kapıya doğru usulca yasladım.
"Sen niye kilitledin kapıyı?" derin bir nefes aldığını işittim.
"Aslan olmamak için." hatırladığı ve hatırlattığı anıyla buruk bir şekilde gülümsedim.
"Unuttun mu, aslan ya da ceylan yok. İki balık var sadece suyu arayan." zamanın beni hapsettiği andan çıkmak istemiyordum. Sırtımdaki gözler hançer niyetine batsa dahi, bu andan sıyrılmak istemiyordum.
"Suyun aradığı..." görmesem de onun da kapının ardından küçük bir tebessümü misafir ettiğini sesinden sesinden hissetmiştim. O zaten hiçbir zaman yüksek sesli gülmezdi. Sünnet olduğu üzere, dişlerini göstermeden tebessüm ederdi. Bazen gülüşü tutamayacağı raddeye gelirse başını eğer, haya ederdi.
"Avlanan bilir." dedim sırayı bozmayarak.
"Biz biliriz." dedi fısıltıdan biraz yüksek bir sesle. Söylediğiyle gözlerimin dolduğunu hissettim. Elim yine o günkü gibi kapıya uzanmıştı.
"Biz biliriz." diye fısıldadım. İlk gözyaşı damlası firar ederken gözümden.
Bir süre başım ve elim kapıya yaslı bir şekilde öylece kaldım. Arkadan gelen yalancı bir öksürük sesiyle kendime geldim. Varlıkları zihnimden silinmişti.
Başımı uzaklaştırıp, kapıya yaslı olan elimle kapıyı tıklattım.
"Hadi Cüneyd, aç kapıyı. Levend amca görsün seni." deyip bir adım geriye attım ve kapıya baktım. Az önce olanlardan sonra kimsenin yüzüne bakmaya cesaret edememiştim.
Anahtarın çevrilme sesi geldiğinde, tuttuğum nefesimi bıraktım. Kapıyı usulca çevirip açtığında, açılan aralıktan ilk benimle göz göze geldi. Onun da benim gibi gözleri hafif kızarmıştı.
Bir ateş vardı herkes etrafına toplanmış ellerini ısıtırken, Cüneyd ve ben yanıyorduk.
Kapıdan tamamen çıktığında gözlerini zorla gözlerimden çekti ve arkamdaki insanlara baktı.
Bıraktığımdan daha dinç görünüyordu. Sanırım uyumak ona iyi gelmişti, hem zihnen hem de bedenen biraz olsun toparlanmış gibiydi.
"Cüneyd biraz konuşalım mı?" Levend amcanın konuşması ortamı biraz daha çekilir kılmıştı. Çünkü sessizlik arttıkça az önce yaşananlardan ötürü hem Feyza'ya, hem de ailesine karşı hissettiğim mahcubiyet de artıyordu.
Cüneyd eliyle az önce çıktığı odanın kapısını işaret edip, Levend amcaya yol gösterdi. Levend amca önden yürüyerek odaya girdiğinde Cüneyd önce diğerlerine, ardından da bana kısa bir bakış atıp arkasından içeriye girmişti.
"Gelin haydi, biz de içeriye geçelim." diyen hoca efendinin arkasımdan hep birlikte oturma odasına doğru adımladık. Her ne kadar kendimi tutsam da, omuzumun üzerinden arkamda kalan kapıya birkaç küçük bakış atmama engel olamamıştım.
****
Ay biliyorum kısa, ama bir sorun niye kısa...Vallahi ben de bilmiyorum.
İlham geldikçe yazıyorum, ve bölümlerin arasını çok açarsam soğuyacağımı biliyorum bu yüzden kısa kısa ama çabuk yazmaya çalışıyorum 🙈
Ha bu arada yorumlarınıza bayılıyorum. Bir şey beklediğimden değil, öyle bilin diye...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Balık
FanfictionKızıl Goncalar 2. sezondan itibaren, özellikle cünzey içerikli yazılacaktır.