16: Neysem O

791 71 27
                                    

Nikahtan sonra herkes odadan çıkmış, Cüneyd ve beni yalnız bırakmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nikahtan sonra herkes odadan çıkmış, Cüneyd ve beni yalnız bırakmıştı. Ben sedir şeklindeki koltukta otururken, Cüneyd de çaprazıma oturmuş, bir ayağını altına alıp, diğerini de toplamış bir şekilde karnına çekmişti.

"Pişman mısın?" sorusuyla halıda gezdirdiğim bakışlarım yüzüne çıkmıştı.

"Neyden?"

"Evlendiğimiz için..." derin bir nefes aldım.

"Ben değil ama, galiba sen pişmansın, ha bire sorup durduğuna göre." sözlerimle bakışları mahzunlaştı. Ke gibi bir şey oluveriyordu, böyle zamanlarda.

"Ben ondan demedim. Sadece korktuğumdan..." haline dayanamayıp gülümsedim. Şu halini sarıp sarmalayasım vardı ama, kızgınlığım dahası kırgınlığım ağır basıyor, hareketlerimi sınırlıyordu.

"Neyden korkuyorsun?" bilsem de sormuştum.

"Pişman olmandan." göz göze gelmeye çalıştım.

"Pişman etme o zaman." duraksadı sözlerimle.

"Bazen aklıma ilk gelen doğruymuş gibi hissediyor, ve onu gerçekleştirmek için çabalıyorum. Bu uğurda harcadıklarımı ise anca elimden uçup gidince fark ediyorum." onu anlıyordum. Yıllarca bir dediği iki edilmemiş, el üstünde tutulmuş ve fikirlerine müdahale edilmeden doğru kabul edilmiş biri için, bu alışkanlıklarını değiştirmek zor olmalıydı. Üstelik ben ona duygularım konusunda bu kadar kapalıyken, ondan boşanmak istediğimi düşünmesi de normaldi. Yine de içimde bu durumu hazmedemeyen bir yer vardı.

"Bundan böyle aklına bir şey geleceği vakit, sana zahmet iki kişilik düşün. Dahası bizimle ilgili bir karar alacağın vakit, beni zorlamak yerine gerçek isteğimi, fikrimi sor." deyip ayaklandım. Ayaklanınca bakışları da benimle birlikte yukarıya çevrildi.

"Ayrıca, bu söküğü tamir etmek senin vazifen. Yine önüme bir cübbe falan getireyim deme." deyip odadan çıktım.

***

Hava kararmış, herkes dinlenmek için odalara çekilmeye başlamıştı. Herkes Cüneyd ile aynı odaya gireceğimi sansa da, Feyza ile konuşmuş ve onunla kalmamda bir sakınca olup olmadığını sormuştum. O da sorun olmasığını belirtince, üst kattaki boş odalardan birine geçtik. Bu süreçte Cüneyd ile ne konuşmuş ne de yüz yüze gelmiştik.

Odaya girdiğimizde, iki günün yorgunluğu da üzerime işlemişti. Yatak resmen bana 'gel gel' yapıyordu. Yine de Feyza ile konuşmadan, uyumaya niyetim yoktu.

"Neden yaptın?" daha fazla duramamış ve açtığım yatağın kenarına oturarak yüzimğ, yatağın diğer tarafına yerleşen Feyza'ya dönmüştüm.

"Neyi?" anlamazdan gelmesiyle, oturduğum rahatsız edici pozisyonu bozup yüzümü tamamen ona döndüm ve bağdaş kurarak oturdum.

"Neyi olduğunu biliyorsun." dediğimde bakışları kucağındaki ellerine kaymıştı. Onun için ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyordum. Bitkaç aydır tanıdığım halde, Cüneyd ile yaşadıklarım benim içimi parçalarken, onun çocukluğundan beri bu acıyı tadıyor olması çok üzücüydü.

"Sadece olması gereken buymuş gibi hissettim."

"Hissetmek mi? Sadece hissettiğin için mi böyle bir karar aldın?" anlamayan bakışlarım yüzünde gezinirken güldü.

"Şaşırma buna. Hislerim yüzinden ne kadar delice şeyler yapabildiğimin birinci elden şahidisin neticede." söylediğine gülmekle, gülmemek arasında kalmıştım.

"Özür dilerim." diyebildim sadece. Bakışları yüzüme çıktı. Gözleri dolmuştu.

"Ben de, özür dilerim. Her şey için." dediğinde benim de gözlerim doldu. Ağlamamak için konuşmamaya çalışarak sadece başımı sallayabilmiştim.

"Her şeyi ardımda bırakmak istiyorum Zeynep. Hırsım, öfkem, nefretim... Bunlar beni öylesine yıpratıyor ki, geleceğe dair umut besleyemiyorum." deyip, gözünden bir damla firar etmişti bile.

"Unutsak olmaz mı?" dediğimde ağlayarak başını salladı o da.

"Olur." deyip kollarını açtığında, kayıtsız kalmayıp sarıldım. Allah ki, en büyük günahlar karşısında kendisine samimiyetle el açanı geri çevirmezdi; şimdi samimiyetle bana yönelen bu kalbi geri çevirmek benim haddime miydi?

Sarılı kaldığımız süreçte, biraz da omzumda ağlamış ben de bir yandan sırtını sıvazlarken, bir yandan da sessiz gözyaşlarımla eşlik etmiştim.

Ayrıldığımızda usulca başörtümü açmış ve, yatağa girmiştim.

Gözlerim kapanmadan önce, her zaman ettiğim duayı mırıldandım yine;

Allah'ım sen beni, neysem o yap.

Amin!

***
Aşağıya bir video bırakıyorum. Videoyu izledikten sonra Cübbo'ya sempatim arttı. Bazı şeyleri istemeyerek, aslında birçok kişinin zoruyla yapıyor olması kalbime dokundu.

İki BalıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin