Özel Bölüm 2 = Dizinin Senaryosu ( 23 Part II)

429 35 14
                                    

Ertesi Gün

Elif'i Feyza'ya bırakmış, yine kütüphanenin yolunu tutmuştum. Her ne kadar Cüneyd'e gözükmemem gerektiğini bilsem de, yine de uzaktan da olsa iyi olduğunu görmeye ihtiyacım vardı.

Dün geceki hali gözümün önünden gitmiyordu.

Beni getiren araçtan inip, peşimdeki La Edri ile birlikte kütüphanenin merdivenlerini arşınladım.

Ona durması gerek yeri söyleyip, arkamda bırakarak tarihi binaya girdim. Tedirgince etrafta dolaşmaya başladığımda, onu görememiş olmak omuzlarımı düşürmeme sebep oldu.

"Beni mi arıyorsun?" arkamdan gelen sesle hafifçe yerimde sıçramış, yakalanmanın verdiği utançla gözlerimi kapatmıştım. Böyle durmanın bana bir şey kazandırmayacağını bildiğimden yüzümü ona döndüm.

"Ben... sadece..." kelimeler ağzımdan dökülmüyordu. Baştan aşağı onu süzdüğümde düne göre daha iyi olduğunu ve üzerinde kendi kıyafetlerinin olduğunu gördüm.

"Sen sadece ne? Artık konuşabilir miyiz?" korktuğum başıma geliyor, bir şeyleri sorgulamaya başlıyordu.

"Benim gitmem gerek!" yanından geçmek için bir adım atmıştım.

"Zeynep!" dediği an durdum. Bedenlerimiz yan yanaydı. İkimizde bir birimize omzumuzun üzerinden bir bakış attık ve ben o bakışla teslim oldum.

"Yapamam." diyebildim sadece.

"Neden?" omuzlarımı düşürüp, attığım adımı geri çektim ve tekrar karşısına geçtim.

"Sonradan pişman olacağım çünkü."

"Hangisi daha iyi? Hatırladığımda pişman olacaksan eğer; canavar olduğumu hatırlamak mı, yoksa her şeyi unutup yaşamak mı?" söyledikleri gözlerimin dolmasına sebep oldu. Demek ki başka şeyler de hatırlamaya başlamıştı. Kendine canavar yaftası yapıştıracak şeyler üstelik.

Cevap veremedim, sustum. Gözlerimi raflara dizilmiş kitaplara değdirdiğimde, Levent amcanın sözleri canlandı yine kulağımda.

"Aradığım bir kitap var, yardımcı olur musun?" konuyu değiştirmem üzerine öylece yüzüme bakmış, daha sonra derin bir nefes vererek omuzlarını indirmişti.

"Hangi kitapmış o?" ellerini iki yana açarak sorduğu soruyla gülümsedim. Pes edişi çok tatlı gelmişti gözüme.

"Ömer Hayyam - Ruabiler." dediğimde bir süre düşünür gibi kaşlarını indirdi, daha sonra yerini hatırlamış olacak ki, kapıya doğru yürümeye başladı.

"Gel benimle." dediğinde ben de peşine düştüm yine.

Merdivenlerin yanındaki dolabın kapağını açıp, kitapları kurcalamaya başladı.

"Meşhur bir kitap mı?"

"Bilmem, niye sordun?" acaba hatırlıyor muydu?

"Burada bir arkadaşım var, Mira. O da aynı kitabı sormuştu." dediği an beynimden vurulmuşa döndüm. Gerçekten bu kadar ileriye gitmiş miydi?

Kitabı alıp bana uzattığında, sinirden titreyen ellerimle aldım.

"Hay Aksi! Aşık'ın suyunu vermeyi unuttum." deyip bana baktı. "Aşık benim-"

"Köpeğin, biliyorum." dediğimde tuhaf bir ifadeyle bana baktı.

"Burada bekle, birazdan döneceğim." deyip koşar adım merdivenleri çıkmaya başladı.

İlahi Bakış Açısı

Hayatındaki tüm karmaşıklıklardan kaçmak isteyen Mira, soluğu yine kütüphanenin önünde almıştı.

İki BalıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin