Bölüm Şarkısı: Melike Şahin - Diva Yorgun
Başım göğsüne yaslı bir şekilde dururken, bir an ne yapacağımı şaşırdım. Hem uykudan, hem de Cüneyd'in ani hareketinden ötürü birazı açılan başörtüm yüzünden, elini saçlarımda hissediyordum.
Bir tarafım deli gibi göğsüne saklanmak isterken, diğer tarafım yine kaçmak istiyordu. Çünkü korkuyordu; ya Cüneyd bu dokunma işini daha üst seviyelere taşımak isterse diye.
Ben istemediğim sürece onun bana dokunmayacağını biliyordum. Benim korktuğum şey, dokunuşlarına kapılıp, daha fazlasını istemek ve ileride pişman olacağım bir durum yaşamaktı. Cüneyd'e güveniyordum ama, annemin 'erkek kısmı' şeklinde başlayan konuşmalarını unutamıyordum. Cüneyd bana her yaklaştığında, sanki birileri o sözleri özellikle kulağıma fısıldıyordu.
Yine o sözler ilmek ilmek işlerken, bir elimi göğsüne koyup oradan destek aldım ve kendimi uzaklaştırıp, yüzüne baktım.
"İnsan kaburgasından bu kadar kolay vazgeçmez Efendi." deyip kalktım koltuktan ve bir şey demesine müsaade etmeden yukarıya çıktım.
İstedim ki, uzaklaşmamın sebebini kırgınlığım sansın. Korkularımı göstermek istemedim. Bu kez içimdekini tüm çıplaklığıyla göstermekten de korktum. Beni anlama ihtimali bile utanmamı sağlıyordu.
Onu istemekten korktuğum için kaçıyordum çünkü.
Yatak odasına gidip, kapıyı kapattım ve başımdaki örtüyü çıkararak yatağa girdim yeniden.
İnsanlara karşı verdiğim savaşlar yetmiyormuş gibi, bir de kendimle savaşım başlamıştı.
Gözüm yatağın yanındaki saate kaydığında, sabah namazına az bir vakit kaldığını gördüm. Ezana kadar beklemeyi uygun bularak yine sırtımı yatak başlığına yasladım.
Biraz sonra duyduğum ezan sesiyle yataktan çıkıp, üzerimi giyinip, başıma örtümü takıp bir süre odanın içinde bekledim.
Evde tek banyo vardı; o da bu katta, yatak odasının hemen karşısındaydı. O yüzden önce Cüneyd'in abdest almasını bekledim.
Kapının kapanma sesiyle, bir süre daha bekleyip çıkmayı planlamıştım ama, yatak odasının kapısı yavaşça tıklandığında istemsizce gülümsemiştim.
Hem namaz için sesliyor, hem de işinin bittiğini haber veriyordu.
Onun basamakları inen adımlarının arkasından odadan çıktım ve banyoya gidip abdest aldım.
Banyodan çıkarken içimdeki tereddütleri silmek adına, hızla yatak odasına girip seccademi aldım ve merdivenleri arşınlamaya başladım.
Tahmin ettiğim gibi seccadesini yeni seriyordu. Şaşkın bakışları eşliğinde hızla bir adım arkasına seccademi serdim ve yüzüne bakmamaya dikkat ederek arkasında saf tuttuğumu gösterdim.
Kıbleye dönük adımları bana doğru döndü ve karşıma geçip, göz göze gelebilmek adına başını hafifçe eğdi. Ona istediğini verip, başımı kaldırdım ve gözlerimizi buluşturdum.
Gözlerindeki anlayamadığım ifadeyle elleri bana uzandı ve boynuma doğru - başörtümü tutsun diye taktığım iğneye - uzandı. İğnemi çıkardığında açılan boynum ile içimdeki heyecan karışımı bir utanç ile gözlerimi kaçırdım.
İğneyi kenara bırakarak, başımdaki örtüyü açtı ve eli gömleğindeki düğmeleri çözmeye başladı. Aklıma doğan ihtimaller yüzümü kızartmasın diye aklımı dağıtmak adına gözlerimi etrafta gezdirmeye başladım.
Açık saçlarım için ayrı, gömleğinin açılan düğmeleri için ayrı utanıyordum.
Birden görüş açıma giren siyahlık ile bakışlarım tekrar onu buldu. Göğsünden çıkardığı siyah başörtüyü acemi bir şekilde katlayıp başıma örttü.
Annesinin eşarbıydı.
Tereddütlü bakışlarımla hareketlerini incelerken, az önce çıkardığı iğneyle dikkatli bir şekilde başörtünün önünü tutturup hafif nir tebessümle gözümün en içine doğru baktı.
"Yüreğimi kanatsa da dikeni,
Gönlümü fetheden gülden vazgeçmem…
Baş tacı eyledim beni yakanı,
Leyla Mecnunuyum çölden vazgeçmem…"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Balık
FanfictionKızıl Goncalar 2. sezondan itibaren, özellikle cünzey içerikli yazılacaktır.