Bölüm şarkısı: Söyleyemedim Enstrümantal (Fon müziği olarak dinleyin. Bölümün hakkından gelen bir fon ılur kendisi.)
Saatler birbirini kovalamaya devam ederken, hüznün baş gösterdiği o gün gelmişti.
Cüneyd'in dedesi ve de selefi olan Mürşid Hazretlerinin cenazesi bugün defnedilecekti. Ölümündeki şüphelerden ötürü, detaylı otopsi vesaire yapıldığı için naaşı elimize dün ulaşmıştı. Bugün de cenaze ve defin işlemleri mevcuttu.
Cüneyd'in iki gündür üzerinde olan durgunluğu, dedesine olan düşkünlüğüne yoruyordum. Önceden de öldüğünü biliyordu, ama önünde somut bir şey yoktu. Sadece sözden ibaretti. Şimdi ise naaşını görmüş, helallik almıştı.
Memlekette bir komşumuz vardı, bir cenazeden söz edildiğinde 'ölünün yüzü soğuktur, yakınlarına gösterin ki, kabullensinler.' derdi. O zaman ne demek istediğini anlamamıştım ama şimdi anlıyordum.
Cüneyd dedesinin öldüğünü, yeni kabulleniyordu. Çünkü görmüştü.
Ayıkladığım mercimeği tencereye döktüğümde, merdivenlerden gelen ayak sesleriyle başımdaki yazmayı düzeltip, mutfağın kapısına doğru ilerledim.
Yine aynı durgun ifadeyle iniyordu basamakları. Üzerini değiştirmiş, önemli günlerde giyindiği cübbesini giyinip, sarığını takmıştı.
Bakışları yerden kalkmıyordu. Böyle bir günde yanında olamamak canıma okuyordu. Ona gitmek ve tam arkasında durup, 'buradayım' demek istiyordum.
Kapının karşısına gelip, ayakkabılarını giyindiğinde elini kapının kulpuna attığında dayanamadım.
"Cüneyd..." kapının kolunu indiren eli, geri kalkmış lakin ardını dönüp bana bakmamıştı. "...gelsem ben de. Olmaz mı?" buğulu gözlerini omzunun üstünden çevirdi bana.
"Burada kalman evladır." dedi sadece. Sonra bıraktığı kolu tekrar eğdi ve açtı kapıyı, bir daha dönüp bakmadı bana.
"Selametle." sözü ise ağzından çıkan son kelamdı.
İçimi parçalayan hali karşısında yapabildiğim tek şey ise kapanan kapının ardından bakmaktı.
Bir yanım her şeyi bir kenara at, ve onun yanında ol derken; diğer yanım, ya işler sarpa sarar ve onu yeni sınavlara sürüklersem diye korkuyordu.
Ne yana gideceğimi bilemeden, mutfağa döndüm. Akşam gelirse, en azından içecek bir kap çorbasını yapmış olayım diye düşündüm.
Elimden başka hiçbir şey gelmiyordu.
***
Saatler ilerlemiş, gün yerini yavaşça geceye bırakmıştı. Ne gelen vardı, ne giden.
Gelsin istedim. Ben ona gidemiyordum ama, o bana gelsin istedim. Onu teselli etmek için gereken adımları bile yine ondan bekliyordum. Onun bana gelmesini, günlerdir yaptığı gibi dizlerime yatmasını bekliyordum.
Yatak odasına çıkıp, ona ait olan yastık ve battaniyeyi aldım. Tekrar aşağıya indiğimde, onları koltuğun üstüne bırakıp, beklemeye devam ettim.
Yavaş yavaş kapanan gözlerime direnmeye çalışıyordum ama nafileydi. Saat de epey geç olmuştu zaten. Gelen giden yoktu.
Başımı yavaşça Cüneyd'in yastığına bırakıp, biraz olsun gözlerimi dinlendirmeyi diledim. En ufak seste uyanmak adına kendime telkinler verdim ki, gelirse duyayım.
Gözlerim tamamen karanlığa teslim olduğunda, rüyalar alemine çoktan giriş yapmıştım bile.
****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Balık
FanficKızıl Goncalar 2. sezondan itibaren, özellikle cünzey içerikli yazılacaktır.