44

596 27 1
                                    

Bazen bir saattin sanki hiç ilerlemiyormuş gibi olduğunu hissettiniz mi ? sanki saatlerdir aynı saatte, aynı dakikada, aynı salisedeydik, fakat saat öyle bir geçmişti ki biz okuldan apar topar çıkmış boş bulduğumuz bi park kaldırımına oturmuş sokak lambasının bizi aydınlatmasına izin veriyorduk.

Biz sekiz arkadaş, biz sekiz kişilik bir aile...
Bugün biraz daha birimizin acısına ağlamıştık onunla.

Karşımızda bize biraz uzakta bankta oturan adam sanki bizden yaşça büyük değildi bugün, tam tersiydi bizden yaşça küçük, savunmasız, ne yapacağını bilemez bi halde bakıyordu, gözleri çaresizlikle Umay'a bakıyordu. Umay ise kızarmış gözleriyle bomboş yola bakıp elinde ki sigaranın zehrini içine çekiyordu.

Saatler öncesine gidersek, Umay'ın babasını, yani  Zeynel amcayı ilk gördüğümüzde Umay ne yapacağını bilemez halde apar topar çıkmıştı okuldan, arkasından gidecektik Güney gitmememiz gerektiğini biraz kendi halinde kalması gerektiğini söylemişti. Savaş hâlâ aynı yerinde bizi izlemişti daha doğrusu Zeynel amcayı, Zeynel amca ise sanki düşmanına bakar gibi bakmıştı ona hatta okulda olmasaydık ya da Savaş yaşça küçük olmasaydı o an öldürebilirdi Savaş'ı bunu iliklerime kadar hissetmiştim. Güney kalkıp Zeynel amcayla başka masaya geçmiş kalan derslere girmeyip saatlerce konuşmuşlardı, ne konuştuklarını bilmiyordum sormak da istememiştim Umay için olduğunu biliyordum, Umay isterse anlatırdı.

Dersler bittiğinde Umay'ın çantasını alıp Zeynel amca iler birlikte hepimiz en yakın bomboş parka gitmiştik ve onu görmüştük en köşede kaldırımda oturmuş sırtını duvara yaslamış kafasını ise Oğuz'un göğsüne koymuş, elinde ki küçük kare şeklinde fotoğraf kağıdına bakıyordu. O fotoğraf da Umay vardı küçük Umay ve yanında babası. Zeynel amca fotoğrafı uzaktan gördüğünde gözlerinden birer damla yaş aktığını gördüğümde derin bir nefes almıştım Güney Zeynel amcaya ileride ki boş bankı gösterirken bizde Umay'ın yanına ilerlemiştik.

Oğuz'la göz göze geldiğimde onun ağlamamak için kızaran gözlerine gülümseyip yanında ki boşluğa otururken kafamı Umay'ın dizlerine yaslamıştım Güney de Umay'ın yanına oturduğunda elinde ki tuttuğu fotoğrafı aldığında Umay hepimize göz gezdirip gözlerini uzağa dikmişti ve onu görmüştü babasını...

sahi, kaç sene geçmişti aralarında ?

ikisi birbirini izliyordu, tanıdık yabancı gibi...

Erkin aramızda en duygusal biri olarak ağlamamak için arkasını dönerken Nisan da yanıma oturmuştu, Eda buraya gelirken belki iyi gelir diye aldığı çikolataları Umay'a verirken Umay şiş ve kızarmış gözleriyle tebessüm etmişti.

"O,neden gelmis?"

Baba demeye çekinir gibi hali vardı sanki baba derse yenilirmiş gibi duruyordu.

"Bunu kendisine sormak ister misin kardeşim ?"

Güney bir abi gibi önüne düşen saçları kulağının arkasına sıkıştırırken onun da gözleri sanki bir anıyı hatırlar gibiydi aklına o an Işıl'ın geldiğini hissettiğimde yutkundum.

"korkuyorum"

Hepimiz Umay'a bakarken o ise babasına bakıp derin nefes alıp verdi.

"ondan değil, o bana zarar vermez o bana hiç bir  zaman kıyamaz eminim ki gitmesinin de nedeni vardır kendince ama ben en kötü günümü getirdiğimde yanımda onun olmasını isterdim o gün kaldırımda sana ağlamak yerine ona koşmak isterdim"

Kafasını dediklerine zıt bir şekilde gülerek iki yana salladı.

"Gerçi o olsaydı öyle bir olaya izin vermezdi dimi ?"

Oğuz, Umay'ın saçlarıyla oynarken ikizimin içinin parçalandığını hissediyordum.

Eda derin bir nefes alıp Umay'ın önünde diz çöktüğünde tebessüm ederek elinin üstüne elini koymuştu.

"Bence" diyip sustuğunda gözleri ayakta bizi izleyen Buğra'ya kaydığında gülümseyip tekrar Umay'a döndü.

"Bence, ne yapmış olursa olsun herkes ikinci bir şansı hak eder Umay, insanlar değişebilir, ya da bazen arkasında çok daha farklı gerçekler yatar sen şu an gitti diye suçluyosun çünkü bildigin tek gerçek onun seni bırakıp gitmesi ama belki de bildiğin sandığın gerçeklerin ardında enkazlar vardır, baban senin o ve şu an çok kötü gözüküyor, gitmelisin gerekirse bağır, çağır, ağla ama gitmelisin yarının garantisi yok"

Eda, otoriter ve sevecen sesiyle konuşurken Umay uzakta ki adamı izliyordu, Zeynel amca kızarık gözlerle ama yüzünde ki yorgun tebessümle kızına özlemle bakarken Umay derin nefes alarak Oğuz'a döndü, Oğuz olumlu anlamda kafasını sallarken Umay'ın yüzünü ellerinin arasına alarak gülümsedi.

"Eda haklı bebeğim,  söz veriyorum baban bile olsa kimse en ufak zarar veremez sana, ben burdayım, biz burdayız, yalnız hissetme olur mu ? git hadi ben sana güveniyorum seni çok seviyorum ama yalvarırım ağlama artık içim gidiyor için gidiyor diye"

Umay gözünden akan yaşları elinin tersiyle silip kollarını Oğuz'un boynuna sardığında Oğuz da ellerini Umay'ın beline sarmıştı.

Güney, Zeynel amcaya bakıp kafasını olumlu anlamda sallarken Umay kalkıp derin bir nefes aldığında korkak ama bi o kadar da cesur adımlarla babasının yanına giderken biz yedi arkadaş burda kardeşimizi bekleyecektik.

Sizde yapın bir salaklık, yarın ölecekmiş gibi bugünü yaşamaya devam edin...

...

Sinav gectigine (icimizden) gore bolumlere devam edebilirim ve sona yaklasiyoruz finale... bu zamana kadar en sevdiğiniz karakter kim ?

yeni bir kurguya baslamayi düşünüyorum bir tik gercek hayatimla ilgili baglantili bir kurgu yari kurgu yari gerceklik gibi diger yazdıklarımdan farkli ama nasil olur bilemedim...

Seversen Islık Çal / texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin