Buraya gelirken serviste müdür bu tatil sürecini çok iyi kullanmamız gerektiğini söylemişti ama geldiğimizden beri bizi salmıyordu.
Şu anda da tutturmuştu doğruluk cesaretlik diye ve bizi kumsalda daire şeklinde oturtturmuş kendisi de bize uzak bir yerde bir kadınla cilvelişiyordu.
Hayır, kendin aşkını yaşıyorsun bırak bizde yaşayalım ya.
İşin garip tarafı Buğra ve Savaş'ın olduğu ortam beni geriyordu, tamam Buğra her ne kadar artık uğraşmasa da Savaş vardı ve ne kadar boş boğaz olduğunu en az benim kadar sizde biliyorsunuz.
"Gülçin soruyor Buğra cevaplıyor" dendiğinde kollarımı göğsümde birleştirerek eski sınıfımdan olan kıza baktım kız ise Buğra'ya muzip bir bakış atarak derin bir iç çekti.
"Güneş'e zamanında gerçekten ne hissettin ve hâlâ bir hissin var mı ?"
Al işte.
Kafamı yasladığım omuz dikleşince Güney'in gerginliğini hissederek elini tuttum.
Buğra kimseye bakmadan bana bakıp tebessüm ettiğinde kıza olumsuz anlamda kafasını salladı.
"Biz Güneş ile en başta her şeyden önce o zamanlar cidden çok yakın arkadaştık, beraber yiyorduk, beraber dolaşıyorduk ben güneşi hep küçük bir kız çocuğu olarak gördüm sanki bir kardeş o zaman da aslında öyle bir aşk anlamında bir şey hissetmedim ve eminim ki o da hissetmemiştir sadece çocuktuk işte sonra bir şeyler oldu birilerinin ardı arkası kesilmeyen heveslerinin günahları bana eziyet olarak kaldı, şu an ise bir şey hissetmiyorum aksine gerçekten mutlu olmasını ve sonunda gerçekten aşkı bulduğunu görmek benim hoşuma gidiyor"
Şaşkınlıkla ona bakarken o konuşmasını bitirdikten sonra dudaklarını ıslatıp önünde ki kumla oynamıştı, Güney'in gerginliği giderken yerine şaşkın bakışları kalmıştı sanki bir şeyleri anlamaya çalışır gibi Buğra'ya bakarken aslında herkes şaşkındı, Savaş bile. Evet biz gerçekten çocuktuk ve haklıydı biz her şeyden önce yakın arkadaştık hislerim de gerçek değildi bunu da çok iyi anlamıştım ama nedensizce onun pislik yapacağını düşünmüştüm ve o neyden bahsetmisti kimin hevesleri ona günah olarak kalmıştı, neyin eziyetini çekmişti ?
Şişe tekrardan ortada dönerken şişe bu sefer Buğra ile Eda arasında kaldığında Buğra soruyor Eda cevaplıyordu.
'dofruluk" dediğinde Buğra'nın meraklı bakışları Eda'nın üzerinde dolaşmıştı.
"Aşık oldun mu hiç ?"
Eda omuzlarını silkerek güldü.
"Aşık olmak için fazla neşeliyim ben"
Buğra da gülerken kafasını iki yana sallamıştı.
Eda şişeyi çevirirken yanımda ki bedenin beline sarıldığımda kokusunu ciğerlerime kadar çektim.
"Doğruluk mu cesaretlik mi?"
Başka bir şubeden olan çocuk Erkin'e sorarken Erkin gururla göğsüne vurduğunda "Cesaret" dedi.
Çocuk bir iki dakika düşündükten sonra ayağa kalkıp cebimden çıkardığı küçük paketi Erkin'e attığında Erkin havada kaparak pakete güldü.
"O ne?"
Umay meraklı bakışlarla pakete bakarken Erkin heyecanla "Kaşıntı tozu" dedi.
"Bunu müdürün ensesine döküp gel"
Erkin ellerini birbirine vurduğunda ayağa kalkıp bizden bir kaç adım uzaklıkta olan müdürün yanına gittiğinde bir kaç şey konuştuktan sonra bir şekilde müdüre sarılıp müdürün ensesine paketin yarısını boşaltmış yetmemiş yanında ki kadının da kafasına döküp koşarak yanımıza geldiğinde hepimiz heyecanla onları izliyorduk, onlar ise bir on dakikanın ardından deli gibi kaşınmaya başlayınca oturdukları yerden kalkıp otele doğru gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seversen Islık Çal / texting
Romanzi rosa / ChickLitBirine öyle gülünmez, mezarımın yeri dudağın / Güney Borat