Buğra Oflaz:
Karşımda ki, evrenin tüm güzelliklerini vücudunda, yüzünde, saçlarında, kokusunda benimsemiş kadını izliyordum.
Üzerine elbise gibi olan tişörtümle dağınık topuzuyla bana şarkı eşliğinde kahvaltı hazırlıyordu, bizde kalmıştı, Sarp dün arkadaşında kalmıştı zaten, bugün de kontrolü vardı hastanede.
O salatalıkları keserken arkasından ilerleyip beline sarıldığımda kafasını yana yatırıp gülümseyerek bana bakmıştı.
"Günaydın sevgilim" dediğinde, sevgilim kelimesinin kafamın içinde tekrarı dönerken dudaklarımı boynuna bastırdığımda karşılık verdim.
"Günaydın bebeğim"
O gülümseyip salatalıklardan birini ağzıma uzatırken eğilip elinde ki dilimi aldığımda rahat olması için arkasından çekilip yanında tezgaha yaslandım.
"Çocukken de mi yaramazdın ?"
Ani sorusuyla gülüp kaşlarımı çattım.
"O niye şimdi ?"
O dilimlediği salatalıkları tabağa koyarken köşede ki duvarda asılı olan çerçevenin içinde ki fotoğrafı gösterdi.
Kahkaha atarak kafamı olumlu anlamda salladım.
"Kaç yaşındaydık hatırlamıyorum ama küçüktük Güney'i bekliyorduk Erkin ile canımız çok sıkılmıştı, orda ki zillere basmaya karar verdik ama adım atar atmaz yeri boylamamız bir oldu meğer çamur varmış ayağımız kaydı, Güney geldiğinde bizi yerde çamura boyanmış suratımıza çok gülmüştü onu hatırlıyorum sonra kıskanıp o da kendini çamura yatırmıştı yanımıza"
Fotoğrafa bakarak gülerek anlattığım anıya kafamı sallarken Eda'nın bana olan masum tebessümüyle karşılaştım.
"Onlara hâlâ kendini suçlu hissediyorsun değil mi ?"
Eda'yı kucağıma alıp tezgaha oturturken kafamı salladım.
"Onlar benim ilk oyun arkadaşlarım, ilk maceram, ilk korkum, ilk cesurluğum Eda ama bazen öyle bir an olur ki hayat sana iki seçenek sunar ya hayata kötülük yapıcaksın ya da hayat sana bir kötülük yapacak, ben zorundaydım"
Kızaran gözlerime inat gülümsediğimde Eda gözlerini boşluğa dikmişti.
"Kardeşimi üzdüğün için senden nefret etmiştim, nefretimi aşka dönüştürdün"
İtirafına göz kırptığımda omuz silktim.
"Söz konusu annemdi, emin ol ben ne Işık ve Sarpın birlikteliğinden hatta Sarp'ın bir şeylere bulaştığından bile bir haberdim o derece tüm odağımı annem yapmıştım ona bir şey olsaydı ben kendimi o zaman affetmezdim Eda, her şey telafi edilirdi bir annenin ölümü dışında"
Haklı olduğumu düşünmüş ki dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı.
Nisan Tekin
"Evet sevgilim, solucan olsaydın bile sana çok aşık olurdum"
Gözlerimi devirerek söylediğim cümleye Erkin alkışlayarak beni kucağında alıp etrafında döndürdüğünde kahkaham kulaklarıma geliyordu.
Erkin'i çok seviyordum, bazen annesi gibi, bazen küçük bir kız çocuğu gibi, aşıktım, onun o masumluğuna, çocuksu tavırlarına, belki çoğu kişi Erkin'in dış görünüşüne tav olurken ben onun ilk kalbiyle tanışmıştım.
"Bak sana ne aldım"
Şaşırmış halde ona bakarken o çekmeceden çıkardığı hediye poşetini bana uzattığında odasında ki pufa bağdaş kurarak oturmuş meraklı gözlerle benim açmamı bekliyordu.
Ben hediye poşetini açtığımda içinden lego çiçek çıktığında bu çiçeğin öylesine bir çiçek olmadığını anlamıştım, isimlerimizin birleşiminden oluşuyordu, aylar öncesinde atmıştım bunu ona.
Kollarımı, boynuna dolayıp saçlarına dudaklarımı bastırırken bir kere daha ne kadar şanslı olduğumu anladım.
Çiçeklere bitkilere alerjim vardı, o da bunu bilerekten lego almıştı zaten severdi legoları, odasının bir bölümü komple çizgi film karakterlerinin figür legosuyla doluydu.
"Sana belki şarkı söyleyemem, belki çocukça tavırlarımla seni bunaltırım, belki bazen çok darlarım, bazen çok saçma konulara triplenirim ama çiçeğe alerjin olduğu için üzülüp hiç çiçeğim olamayacak mı diye ağlamana izin vermem giderim legolarla saatlerce uğraşıp seni yine mutlu ederim güzelim"
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seversen Islık Çal / texting
Chick-LitBirine öyle gülünmez, mezarımın yeri dudağın / Güney Borat