@darkghost000 sen Zehra'ya sövdürdün ben de Hande'de eksik kalmasın bari dedim hehehehe. Bir sen bir ben bebeğimmm.....
- Önemsiz bir nedenden dolayı huzursuz olmanı istemedim.
Bu dürüstçe, doğru bir cevaptı. Hande, bu küçük basit cümlenin bütün hayatını değiştirebileceğini fark etmedi bile.
Bazı küçük gerçekler, çölde kumların arasında kıvrılarak dolaşan yeşil siyah hareli küçük yılanlar gibi, bazen en büyük yalanlardan bile daha zehirleyici olabiliyordu. Bu cümle, büyük porselen bir Çin vazosuna bir demir parçasıyla vurulduğunda çıkan sesi andıran bir çınlamayla yankılandı Zehra'nın zihninde.
İlişkileri hakkında o güne dek düşündüğü her şeyin yanlış olduğuna karar verdi.
O, bütün huzursuzluklarını, mutsuzluklarını da paylaşabilecekleri, birbirlerinden hiçbir şey saklamayacakları bir duygusal bütünlük içinde olduklarını hayal etmişti hep. Bir huzursuzluğu ya da mutsuzluğu Hande'yle paylaşmaktan asla gocunmaz, tam aksine, bundan kendisini güçlendiren bir sevinç duyardı, mutsuzlukları da paylaşabilen bir aşkta mutluluğu bulacağına inanıyordu çünkü.
O güne dek bütün düşüncelerini, duygularını, en anlamsızlarını, önemsizlerin:bile, Hande'den saklayacağı en sıradan düşünceyle birlikte bu büyü bozulacak korkusuyla daima ona söylemişti. Şimdi Hande'nin ona söylemediği düşünceleri, duyguları olduğunu öğreniyordu.
"Benden sakladığı şeyler var," diye geçirdi aklından,
"başka bir kadın benim bilmediklerimi biliyor."
İlk yarayı almıştı,
onun kuşkulanmaya yatkın zihni bir bebek teni gibi çabuk yaralanıyor ve süratle cerahatleniyordu:
- Beni huzursuz edeceğini düşündüğün bir şeyi neden yaptın? dedi. O kadar önemsizse beni huzursuz etmeye, yalan söylemeye değer miydi?
Eğer o anda zamanın o karanlık duvarı sadece bir anlığına delinse ve Hande geleceğinin nasıl değişmekte olduğunu, ona çok önemsiz gözüken bu konuşmanın içinde bütün hayatlarını mahvedecek nasıl zehirli tohumlar taşıdığını görebilseydi hemen susar, Zehra 'ya sarılır ve bir daha Ece'ye gitmezdi.
Bunu göremedi ve lanetli bir kör gibi ikisini de mahvedecek bir yola doğru yürümeye başladı,.
Zehra'yı sevmediği için saklamamıştı olayı, tam aksine, bir daha hiç kimseyi onu sevdiği kadar sevemeyeceğini biliyordu.
Ona duyduğu yoğun sevgi, böylesine yoğun bir duyguya alışkın olmadığı için zaman zaman ruhunu zorluyor, bütün duyguları bazen ağır bir yükle havalanan bir uçak gibi titriyordu. Korkuyordu. Zehra'yı kaybedeceği için değildi korkusu, onu kaybetmekten korkmaya başlayacağını düşündüğü için korkuyordu.
Ruhunun en derinlerindeki herkese ve her şeye yabancı, o yalnız ve hastalıklı gizli evren, doğasında derin bir iç değişikliği olduğunu hissediyor, kuşatılmış, yakında teslim alınacağını bilen kibirli bir şehir gibi kendini yakmadan önce son saldırılarını yapıyordu.
Eğer Zehra biraz daha güvenli ve biraz daha olgun bir kadın olsaydı Hande'nin sandığından daha hasta olduğunu, iyileşmesinin beklenenden uzun bir zaman alacağını hisseder ve ona iyileşmesi için gereken zamanı tanırdı ama Zehra aynen duyduğu aşkın kendisi gibi sabırsızdı. Hayatı boyunca kendini böyle bir aşka hazırlamış, bunu hayal etmiş, bunun kendisini olmayı çok istediği huzurlu ve sadık kadına dönüştüreceğine inanmıştı, onun bu aşkın içine sokuluşu çok doğal ve kolay olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Yeter Mi?
FanfictionSeni seviyorum beni seviyorsun peki bu biz olmaya yetecek mi Hande?