17-İki Yaralı

1.1K 160 165
                                    

Oy sınırı 100, yorum sınırı 150. İyi okumalar.

Not: Baştaki sahne, önceki bölümün son sahnesinin biraz öncesi.

Jasmine

Elimi uzattığım kitabı Sirius benden önce davranıp aldığında, "Sen de mi Hogwarts'a döneceksin?" diye homurdandım. Sırf beni gıcık etmek için Hogwarts kitaplarının olduğu bölüme gelmiş, dibimden ayrılmıyordu resmen.

"Evet, yedi yıl yetmedi, bir yıl daha okuyayım diyorum."

Sirius'un cevabıyla birlikte gözlerimi devirip diğer kitaba uzandım ama Sirius yine benden önce davranıp onu da aldı.

"Senin sorunun ne?" dedim ben de bu kez. "Rahat bıraksana bir beni ya."

"Asıl sen beni rahat bırak. Bir kitap alışverişi yapacağım, sürekli car car ötüp bir rahat vermiyorsun."

"Sen Hogwarts'ı bitireli iki yıl olmuyor mu?" diye sordum kaşlarımı çatarak. "Ne diye Hogwarts kitapları alışverişi yapıyorsun şimdi?"

"Canım Hogwarts kitapları almak istiyor belki. Sana ne ya?"

"Tuhafsın."

"Sen de kaçıksın."

"Ben kaçıksam sen zır delisin."

Sirius bir şey söylemek üzereydi ki bakışları önünde durduğumuz vitrin camını buldu. Tam ben de onun baktığı yere dönecekkense, "Lanet olsun." diye homurdanıp beni diğer kitaplığın arkasına çekti. Daha ne yaptığını soramadan da içeriye lanetler yağmaya başladı.

Gerçekten de lanet olsundu ama bu neydi şimdi.

Daha ne olduğunu anlayamadan yanımızdaki kitaplık parçalara ayrıldığında Sirius aniden belimi kavrayıp beni kendine doğru çekti. Sonra da elini başıma götürüp başımı göğsüne bastırdı.

Kalbim korkudan küt küt atarken bir an için ayaklarım yerden kesildi. Sonra da sırtım duvarla buluşurken, "Yere çök." dedi Sirius.

Dediğini yapıp yere çöktüğümde Sirius da benimle birlikte yere çöküp üzerime kapandı. "Sen." dedim nefes nefese. Kalbim hâlâ korkudan küt küt atıyordu. "Neden beni koruyorsun?"

"Seherbaz'ım ben." dedi Sirius. "Görevim bu. İnsanları korumak."

"O zaman sadece beni değil diğer insanları da koruman gerekmez mi?"

"Canım bugünlük seni korumak istedi." dedi Sirius, o da benim gibi nefes nefeseydi. "Var mı bir diyeceğin?"

"Evet var, beni az önce tek kolunla mı oradan buraya taşıdın sen?"

"Zaten yirmi kilo falan anca varsındır, abartılacak bir şey yok."

"Ben elli kiloyum."

"Jasmine her yanımızda lanetler uçuşuyor, sence şu an konumuz gerçekten senin kaç kilo olduğun mu?"

Sözlerine karşılık bir şey söylemezken, "Violet." dedim korkuyla. "Violet'i koruman lazım. Ben kendi başımın çaresine bakarım, onun yanına git."

"James onun yanındadır, sakin ol."

"Ya değilse? Violet hamile bir de."

Cümlemin peşi sıra duvarla Sirius'un arasından çıkmaya yeltendiğimde Sirius bunu yapmama engel oldu. "Dur şurada." dedi sonra da kızgın bir ses tonuyla. "Bir yerine lanet yiyeceksin."

Duvarla onun arasından çıkıp Violet'in yanına gitmek istesem de Sirius beni bırakmayacağı için olduğum yerde durmaya devam ettim. Sonunda lanetler kesildiğindeyse Sirius duvarla onun arasından çıkmama izin verdi.

Hızla etrafıma bakınıp Violet'i ararken bakışlarım paramparça olmuş vitrin camının arkasından bize bakan gri gözleri buldu. Çabucak asamı kaldırıp bir koruma büyüsü yapsam da karşı taraftan gelen lanet o kadar güçlüydü ki koruma büyüm kırılırken omzumda da derin bir kesik oluştu.

Omzumu tutarak dizlerimin üzerine çöktüğümde bu kez koruma büyüsünü yapan Sirius oldu. Onun koruma büyüsü benimkine kıyasla daha güçlü olacak ki karşı tarafın laneti koruma büyüsünden geri sekip beni lanetleyen kişinin karnında derin bir kesik oluşturdu ve kadın benim gibi dizlerinin üzerine çökerken onun gibi gri gözlü olan başka bir Ölüm Yiyen'le Cisimlendi.

Sirius etrafımızdaki kitaplardan birini bez parçasına çevirip omzumdaki yaraya bastırırken, "St. Mungo'ya gitmemiz gerekiyor." dedi.

"Önce Violet'i görmem lazım."

"Cidden birbirinizi çok seviyorsunuz değil mi?" diye sordu Sirius ve bakışlarımız buluştuğunda orada ilk kez rastladığım bir duygu gördüm: Özlem.

Acaba kardeşini mi özlüyordu?

"Sirius, James yaralandı!"

Duyduğum sesle bakışlarımı hızla Violet'e çevirdiğimde, "Kahretsin." dedi. "Sen de mi yaralandın?"

"Önemli bir şey değil." dedim çabucak. "Potter'ın nesi var?"

"Sırtından yaralandı. Çok kan kaybediyor. Sirius sen onlarla St. Mungo'ya Cisimlen."

"Potter'la ben Cisimlenirim." dedim. "Sirius senin yanında kalsın."

"James ayağa kalkamıyor. Sen de yaralısın. Sirius'un da sizinle gelmesi lazım."

"Violet seni tek başına bırakırsam James beni ölmekten beter eder." dedi  Sirius, ne yapacağını bilemiyormuş gibi görünüyordu.

"Tamam biz Violet'le burada bekleriz." dedim. "Sen de hemen Potter'la St. Mungo'ya Cisimlenip buraya dönersin."

"Senin de tedavi edilmen gerekiyor." dedi Sirius ve "Pati!" diye seslenen Remus'la birlikte derin bir nefes aldı.

"Tanrı'ya şükür. Tam zamanında geldin Aylak."

"Diğer Seherbazlar da Diagon Yolu'ndalar." dedi Remus. "Ama Ölüm Yiyen'ler her yerdeler, yetişemiyoruz. Neler oluyor? Çatalak nerede?"

"Çatalak yaralanmış. Jasmine de yaralı. Onları St. Mungo'ya götürmem gerekiyor. Sen de Violet'i güvenli bir yere götür. En iyisi Hayalbozan büyüsü yapın."

İSTENMEYEN 【James Potter】Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin