26-Tutulmayan Sözler

1K 177 144
                                    

Oy sınırı 120, yorum sınırı 130. Sınır hızlı dolarsa bugün bir bölüm daha gelebilir. İyi okumalar.

Violet

"Rose'un benim soyadımı almasını istiyorum." dedi James kapıyı çalmadan pat diye odaya girerken. Onu büyülü gazla tehdit ettiğim için bana epey sinirliydi ve birkaç gündür birbirimizle konuşmuyorduk.

Tamam büyülü gaz konusunda abartmıştım ama başka türlü beni öpmesine nasıl engel olacağımı bilmiyordum. Gerçekten yüzüne o gazı sıkmak gibi bir niyetim de yoktu zaten. Sadece blöf yapıyordum.

"Tamam."

"Violet cidden benimle her konuda inatlaşmak zorunda değilsin."

"İnatlaşmıyorum ki tamam dedim zaten."

James dediğim şeyle birlikte bir an için duraksarken, "Tamam mı dedin?" diye sordu şaşkın bir ses tonuyla.

"Evet tamam dedim. İkinci isim olarak Euphemia'yı da ekletebilirsin."

Sözlerimi uzun bir sessizlik takip ettiğinde, "Ben gittiğim için özür dilerim." diye mırıldandım. "Ama bizi arayacağını hiç düşünmemiştim. Biz gittikten sonra Evans'la evlenirsin diye düşünmüştüm aslında. Sonuçta başından beri istediğin şeydi. Bizden kurtulunca bunu yapmak için önünde hiçbir engel de kalmayacaktı."

Bakışlarım yatağımda etrafında yastıklarla uyuyan Rose'u bulduğunda içimi çektim. "Beni onun ilk kelimesini duyamamakla suçluyorsun ama eğer ben düşük tehlikesi atlatmasaydım sen Rose'u hiçbir zaman bebeğin olarak kabul etmeyecektin ki. Aslında ben düşük tehlikesi atlattıktan sonra bile onu hemen bebeğin olarak kabul etmedin sen. Evet benim yüzümden doğumunu göremedin. Ama ilk kez kalp atışlarını dinlemeye kendi isteğinle gelmedin."

"Tamam hamileliğinin başlarında iğrenç herifin tekiydim kabul." dedi James. "Ama sen de hatamı telafi etmem için bana hiç şans vermiyorsun."

"Aylarca seninle birlikte yaşadım ben Potter. Bana yaptığın onca şeye rağmen seninle birlikte yaşadım. Ama senin yaptığın tek şey bana fiziksel olarak yakın olmak için çabalamaktı. Kendini affettirmek için hiç çabalamadın ki sen. Bana sürekli sözler verip hiçbirini tutmadın. Şimdi de bana hatamı telafi etmem için hiç şans vermiyorsun diyorsun. Ben sana daha kaç kez şans vereceğim?"

James bir şey söylemeden önce yatakta yanıma oturduğunda elini yatağın üzerindeki elimin üzerine koydu. "Seni seviyorum Violet." dedi sonra da. "Bana inanmayacağını biliyorum ama gerçekten çok seviyorum. Şimdi sana başka bir söz vermeyeceğim çünkü haklısın verdiğim hiçbir sözü tutmadım. Bu yüzden sadece seni geri kazanmak için çabalayacağımı bil olur mu?"

Sözlerine karşılık sessiz kaldığımda dudaklarını alnıma bastırdı. Sonra da beni kollarının arasına alıp başımı göğsüne yaslamamı sağladı.

"Rose'un ilk kelimesi neydi?"

"Anne." dedim yorgun bir ses tonuyla.

"İlk kime doğru emekledi?"

"Bana doğru emekledi."

"Volkov denen adamla evlenmeyi hiç düşünmedin değil mi?"

"Düşünmedim."

Cevabımı Rose'un ağlama sesi takip ettiğinde James ayağa kalkıp onu kucağına aldı. Sonra da Rose'u kucağıma verip bana tereddütlü bir şekilde baktı. "Onu emzirirken yanında kalsam rahatsız olur musun?"

Başımı hayır anlamında sallayıp sağ göğsümü açığa çıkardığımda Rose hemen göğsüme saldırdı. James yeniden yanıma oturup elini usulca Rose'un yanağında gezdirdiğindeyse sütünü içmeye devam ederken mavi iri gözlerini James'e çevirdi.

"Çok güzel." dedi James, Rose'un onu izlediği gibi o da Rose'u izliyordu ve yüzünde hayranlık dolu bir ifade vardı. "Bana hiç benzemiyor." diye ekledi sonra da hafiften üzgün bir ses tonuyla. "Az da olsa benzeseydi keşke."

"Ben bana benzediği için mutluyum." dediğimde Rose bakışlarını bana çevirdi. James, "Ben de sana benzediği için mutluyum." dediğindeyse bakışları yeniden onu buldu. "Sadece biraz da bana benzesin isterdim."

Cümlesinin peşi sıra parmağını Rose'a uzattığında Rose minik eliyle parmağını sardı. "Baban seni çok seviyor güzel Rosie'm." dedi sonra da James yüzünde büyük bir gülümsemeyle. "Bazı sebeplerden geç tanışmak zorunda kaldık ama bundan sonra hep yanında olacağım. Umarım yakında annen kadar olmasa da beni de seversin."

Rose, babasının sözlerine karşılık süt içmeye ara verip hızlı hızlı konuşmaya başladığında James gülerek minik elini dudaklarına götürdü. Kızım da babasının öpücüğüyle birlikte kıkır kıkır güldü.

Lütfen James diye geçirdim ben de aynı anda içimden. Lütfen beni bir kez daha hayal kırıklığına uğratma. Başka bir hayal kırıklığını daha kaldıracak gücüm kalmadı artık.

İSTENMEYEN 【James Potter】Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin