32-Ayaklanma Planı

912 154 118
                                    

Oy sınırı 120, yorum sınırı 150. İyi okumalar.

Violet

James eve Cisimlendiğimiz an buna ihtiyacım olduğunu hissetmiş gibi kolunu belime dolayıp beni kendine doğru çektiğinde başımı omzuna yasladım. Rose'sa Cisimlenmekten nefret ettiği için aynı anda ağlamaya başladı.

"Sakin ol Rosie." dedi James, kucağımdaki Rose'un alnını öperken. "Cisimlenmekten nefret ettiğini biliyorum ama psikopat büyükbabandan kurtulabilmemiz için bunu yapmamız gerekiyordu."

Rose'un ağlaması durmadığı için içini çekerek beni bıraktığında, "Onu emzirsem iyi olur." diye mırıldandım. "Bu ağlamasını durdurur. Yemeğini de bitiremedi zaten."

James başını tamam anlamında salladıktan sonra ağlarken gözlerini ovuşturan Rose'a içi gidiyormuş gibi baktı. Sonra da ellerinden birini tutup dudaklarına götürürken avuç içini öptü. Ama bu kez Rose gülmek yerine ağlamaya devam etti.

Gerçekten de Cisimlenmekten nefret ediyordu.

"Ben de yiyecek bir şeyler hazırlayacağım. Aynı yemeği pişirmemi ister misin?"

"Olur." diye mırıldandıktan sonra Rose'la birlikte odama yöneldim. Sonra da yatağımın üzerine oturup kızımı emzirmeye başladım.

Rose sütünü içerken uyuyakaldığında onu beşiğine yatırıp ayakkabılarımdan kurtuldum. Siyah topuklu ayakkabılarım elbisemle çok uyumlu olsalar da rahat olduklarını söyleyemezdim.

James'in yemeği pişirmesi zaman alacağından sonrasında banyoya girip duş aldım. Duştan sonra da üzerime en rahat pijamalarımı giyinip ayaklarıma da tavşan panduflarımı geçirdim.

Saçlarımı da büyüyle kurutup aşağıya indiğimde James'in de benim gibi ev hâline geçtiğini gördüm.

Biraz fazla ev hâline geçmişti ama çünkü üzerinde yalnızca gri bir eşofman vardı.

"Rose uyuyakaldı."

Dediğim şeyle birlikte bakışları beni bulduğunda bana yüzünde tedirgin bir ifadeyle baktı. "Şey..." diye mırıldandı sonra da. "Restoranda olanlar için bana sinirlendin mi?"

"Sinirlenmedim ama söylediklerini kimse ciddiye almayacak."

"Belki de içlerinden sadece birkaç kişi bile olsa ciddiye alan olur Violet." dedi James. "Hem Dumbledore şu anki Bakan'a karşı bir ayaklanma planlıyor. Çünkü Bakan Voldemort'la iş birliği yapıyor. Eğer Bakan'ı indirebilirsek baban da hak ettiği cezayı alacak. Alması için elimden gelen her şeyi yapacağım."

Bir şey söylemeden önce James'e doğru yürüyüp kollarımı beline doladığımda bu kez topuklu ayakkabılarım olmadığı için başımı omzuna değil göğsüne yasladım. "Gerçekten ceza alma ihtimali var mı yani?" diye sordum sonra da boğuk bir ses tonuyla.

"Evet Violet var." dedi James beklemeden sarılışıma karşılık verirken. "Ve onu ele geçirdiğimiz zaman bizzat senin cezalandırmanı sağlayacağım. Ama bunu yapmak istemezsen senin yerine ben cezasını çekmesini sağlarım."

"Teşekkür ederim."

Yeniden boğuk bir ses tonuyla konuştuğumda James eğilip saçlarımı öptü. "Çok korktum Violet." diye mırıldandı sonra da. "Yine her şeyi mahvettim sandım."

"Mahvetmedin." diye mırıldandım. "Umarım hiçbir zaman da mahvetmezsin."

Kollarımı belinden ayırıp ellerimi göğsüne yasladığımda o da kollarını belime sarılı hâlde tutmaya devam etti.

"Evde yarı çıplak dolaşmayacağın konusunda anlaştığımızı sanıyordum."

"Rahatsız olduysan tişört giyebilirim."

"Gerek yok, boş ver." dedikten sonra ondan ayrılıp sandalyeye oturdum. James karşımdaki sandalyeye oturduğundaysa manzaramın tadını çıkararak James'in benim için küçük küçük doğradığı etleri yemeye başladım.

"Violet." dedi James ve bakışlarımı ona çevirdiğimde, "Lily, Marlene ve Mary de Yoldaşlıktalar." diye devam etti konuşmasına. "Onlarla olabildiğince az görüşüyorum ama olur da Mary yine Lily'yle konuştuğumuz zaman falan fotoğrafımızı çekerse Yoldaşlıkla ilgili konuşuyoruzdur."

"Tamam." diye mırıldandıktan sonra dudağımı ısırdım. "Biz gittikten sonra  hiç Evans'la yeniden bir araya geldiniz mi?" diye sordum sonra da kendime engel olamayarak.

"Hayır." dedi James. "Siz gittikten sonra hayata küsmüştüm. O süreçte Lily yanımda olmak istedi ama ona izin vermedim. Ama sana sürekli mektup gönderen psikopat kadar inatçıydı. Sanırım Mary'yle Marlene onu ben onun peşinden çok koştuğum için onun da benim peşimden koşmasını istediğime inandırmışlar. Ama öyle bir şey yok. Ben seni seviyorum."

Sözlerini uzun bir sessizlik takip ettiğinde, "Hiç vazgeçmeyi düşündün mü?" diye sordum. "Bizi aramaktan vazgeçmeyi yani?"

"Hayır." dedi James. "Düşünmedim. Hayatımın sonuna kadar sizi aramak konusunda kararlıydım."

Cümlesinin peşi sıra masanın üzerindeki ellerimi tuttuğunda, "Artık sana Rusya'ya gittiğin için kızmıyorum." dedi James. "Ben bunu hak etmiştim. Bebeğimi en başında kabul etmediğim için on bir ayını kaçırdım. Seni hamile hâlinle ortada bıraktığım için aylarca seni aramak zorunda kaldım. Ben uzunca bir süre Rose bir başkasının bebeğiymiş gibi davrandığım için Rose beni yalnızca bir yabancı olarak gördü. Ama sizi aramaktan hiç vazgeçmedim. Ve sonra hak etmememe rağmen size yeniden kavuştum."

Ne diyeceğimi bilemediğimden sessiz kaldığımda James içini çekti. "Seni o kadar çok öpmek istiyorum ki." diye mırıldandı sonra da. "Bana kızma." diye ekledi peşi sıra da çabucak. "Ben seni sadece arzulamıyorum, yemin ederim. Öyle olsaydı on bir ay boyunca seni aramazdım. Sana çok aşığım. Bu da seni öpmek istememe sebep oluyor."

"Bu hâldeyken bile mi öpesin geliyor?" diye sordum şaşkın bir ses tonuyla. Üzerimdeki pijamanın hiç de çekici bir yanı yoktu.

"Violet seni öpmek istememin kıyafetinle hiçbir ilgisi yok. Rahibe elbisesi de giysen seni yine öpmek isterim."

"Şey... peki..." diye mırıldandım. "Ama bunun için biraz daha beklemen gerekiyor. Biz bugün daha ilk randevumuza çıktık."

"İlk randevudan on bir aylık bebeğimiz oldu desene."

"Rose bir yıllık sevgiliğimizden sonra olmuştu." dediğimde James içini çekti. "Öpüşme aşamasına geçmek için kaç randevu var?" diye sordu sonra da.

"Yaklaşık bir ay flört etmiştik. Yani o kadar beklemen gerekiyor. Tabii bu süreçte başka bir hata yapmazsan."

İSTENMEYEN 【James Potter】Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin