24-Beklenmedik Öpücük

1K 173 218
                                    

Oy sınırı 110, yorum sınırı 150. İyi okumalar.

Violet

"Ne zamandan beri Sirius'un evinde yaşıyorsun?" diye sordum Jasmine'e. Evi terk etmeden önce Rose için hazırladığımız odadaydık ve Rose halının üzerinde oyuncaklarla oynarken biz de Jasmine'le onun yanında oturuyorduk.

"Mezun olduğumdan beri." diye mırıldandı Jasmine.

"Sevgilisiniz o zaman herhalde değil mi?" diye sordum. "Bana hiç söyleme gereği duymadın ama."

"Söyleyecektim." dedi Jasmine çabucak. "Ama bana kızmandandan korktum. Sirius da başta sana kötü davranmıştı o yüzden ona aşık oldum diye bana kızarsın diye düşündüm."

Sözlerini uzun bir sessizlik takip ettiğinde Rose bana doğru emekleyip, "Kaki." dedi. Bu onun dilinde Katerina demekti.

"Kaki yok kızım." dedim yorgun bir sesle. Daha Katerina'nın ihanetini hazmedememişken şimdi de kardeşimin benden Sirius'la sevgili olduğunu sakladığını öğrenmiştim. Üstelik biz birbirimizden hiçbir şeyi saklamayacağımıza dair söz vermiştik.

Jasmine bile bana verdiği sözü tutmadıysa ben bu saatten sonra kime güvenecektim ki?

"Kaki." dedi Rose yeniden ve dizime vurdu. "Kaki. Kaki. Kaki."

"Kaki ne? En sevdiği oyuncağı falan mı?"

"Katerina'ya Kaki diyordu." dedim boğuk bir ses tonuyla. Ağlayasım vardı ama bunu kızımın yanında yapmak istemiyordum. "Onu çok seviyordu, o yüzden şimdi yanına gelmesini istiyor."

"Kaki yok ama teyze var Rose." dedi Jasmine ve ellerini Rose'a doğru uzattığında Rose ondan korkarak bana sığındı.

İlk kez yüz yüze geliyorlardı, bu yüzden James gibi Jasmine de onun için bir yabancıydı ve benim kızım yabancılardan çok korkuyordu.

Rose'u kucağıma alıp bebek kokusunu içime çekerken, "Yine de birlikte yaşayabiliriz." dedi Jasmine. "Sirius bunu sorun etmez."

"Teşekkür ederim ama burada kalsam daha iyi olacak." dedikten sonra gözlerimi kapayıp titrek bir nefes aldım. Aslında burada kalmak istemiyordum ama başka bir yere gidecek gücüm de kalmamıştı artık. Hem Rose'la birlikte Rusya'ya gitmek konusunda hatalı olduğumun da farkındaydım ve aynı hatayı bir kez daha yapamazdım.

"Violet." dedi Jasmine yumuşak bir ses tonuyla. "Sen iyi misin?"

"İyiyim." Değilim. Ben o kadına kızımı emanet etmiştim. "Sen biraz Rose'un yanında kalır mısın? Ben duş alacağım. Ağlarsa asandan baloncuk çıkarırsın, onlarla oynamayı çok seviyor."

"Tamam." dedi Jasmine. Sonra da yeniden halının üzerine bıraktığım Rose'a peluş bir at uzattı. Rose'sa uzattığı atı almak yerine emekleyerek ondan uzaklaştı. Sonra da peluş geyiğini alıp onunla oynamaya başladı.

Odadan çıkıp çabucak eskiden bana ait olan misafir odasına yöneldiğimde ağlama isteğimi güçlükle bastırdım. Ben buydum işte bu evde. Misafir.

Katerina'nın evinde de misafirdim. Babamın evindeyse bir mahkum. Mezun olup kendi evime çıktıktan sonra bile o eve ait hissetmemiştim kendimi.

Bir evim olmasını çok istiyordum ama hiçbir yer bana ev gibi hissettirmiyordu.

İçimi çekerek misafir odasına girdiğimde bakışlarım yatağın üzerinde oturan James'i buldu. Beni görür görmez ayağa kalkıp üzerime yürüdüğündeyse istemsizce geriye doğru gidip sırtımın kapıyla buluşmasına sebep oldum.

"On bir ay." dedi göğsü hızla inip kalkarken. "On bir aydır yoksun. Niye? Sırf ben aptallık edip sana verdiğim sözü tutmadım diye."

"Potter-"

"Yapma." dedi James acı çekermiş gibi. "Potter deme bana. İsmimle seslen."

Bir şey söylemek yerine sessiz kaldığımda saçlarımın bir tutamını tutup dudaklarına götürdü. "Benden kızımı kaçırdın Violet." dedi sonra da. "Ama ben senden nefret etmek yerine hâlâ seni seviyorum."

"Sen de benim gibi aptalsın." dedim James'in yakınlığından dolayı kalbim deli gibi çarparken. "Umarım Rose zekasını bizden almaz."

"Zekasını kimden alır bilmiyorum ama görünüşünü senden almış." dedi James. "Çok güzel bir bebek. Daha önce hiç baba dedi mi?"

"Hayır, yanında baba kelimesini kullanmıyordum."

Yeniden bir şey söylemesini bekledim ama James bunu yapmak yerine aniden dudaklarıma kapandı.

Bunu beklemediğim için ilk başta bir tepki veremedim. Sonra James'i itmek için ellerimi göğsüne götürdüm ama onu itmek yerine tişörtünden kavrayıp kendime doğru çektim.

Gerçekten de aptalın tekiydim. James'i öpüyordum ve bu kez bahane edebileceğim hamilelik hormonlarım bile yoktu.

Dudaklarımı aralamamla birlikte adeta dudaklarıma savaş açarken ellerimi bir eliyle kafamın üzerinde birleştirip duvara yasladı. Diğer eliyle de kalçamı kavrayıp beni kendi bedenine yapıştırdı.

Daha sonra pişman olacağımı bilmeme rağmen yüzünü boynuma gömüp tenimi dudakları arasına aldığında inledim.

"Dersimi aldım." dedi James nefesleri boynuma çarparken. "Yemin ederim aldım. Bir daha beni bırakıp bir yere gitme. Beni süründüreceksen bile yanımda süründür. Yokluğunla cezalandırma."

Bir şey söyleyemedim çünkü James yeniden dudaklarıma kapandı. Beni on bir ayın acısını çıkartmak istermiş gibi öpüyordu ve ben ona karşı koyamıyordum.

Beni aniden kucağına alıp yatağın üzerine bıraktığında vakit kaybetmeden üzerime çıktı.

"Potter." dedim nefes nefese. "Abartma istersen."

"Bana Potter demeyi kes." dedi James sertçe ve "Kesmezsem ne yaparsın?" dedim ben de ona dik dik bakarak.

"Adımı haykırmanı sağlarım."

"Biraz zor sağlarsın. İki öpüştük diye seninle sevişeceğimi mi sanıyorsun?"

İkimizin de göğsü hızla inip kalkarken duyduğum ağlama sesiyle James'i üzerimden itip hızla doğruldum. "Violet." diye seslendi sonra da Jasmine kapının dışından. "Müsait misin? Rose çok ağlıyor."

"Müsaitim gelebilirsin."

Jasmine cevabımla birlikte odaya ağlamaktan kıpkırmızı olmuş Rose'la girdiğinde Rose beni görür görmez minik kollarını bana doğru uzattı. Onu kucağıma aldığımdaysa ağlaması iç çekişlere dönüştü.

"Anne." dedi Rose başını boynuma yaslarken. Sonra da hızlı hızlı ne dediğini anlamadığım şeyler söyledi.

"Haklısın kızım." dedim ben de yanağına minik bir öpücük kondururken. "Çok haklısın."

İSTENMEYEN 【James Potter】Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin