Selamlaaar ben geldimmn
Lütfen vote vermeyi unutmayalım
Yorumlarda buluşalım🩷
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Şok içinde yerde ağlayan Sedef'e baktım. Resmen bütün kollarını ve yüzünü yırtmıştı. Bir insanın kendine bunu nasıl yapabildiğini aklım almıyordu. Akıl sağlığı yerinde olan hiç kimse kendine bunu yapamazdı. Acilen tedavi olması gerekiyordu.
Ömer hızla kardeşinin yanına giderken, Aslan benim yanıma geldi. "Elzem, ne oldu? İyi misin?"
Ben cevap veremeden Sedef çığlık atarak konuştu. "Aslan bana neler yaptığını görmüyor musun? Nasıl hala onun yanına gidersin?" krize girmiş gibiydi.
Aslan ise sadece bana bakıyordu. Ona dönerek konuştum. "Aslan, ben yapmadım."
Girdiğim şokun etkisiyle hafifçe titriyordum. Sedef ise bağırmaya devam ediyordu. "Sen yaptın! Bugün öpüştüğümüzü gördüğün için, üstüme saldırdın!"
Geri kalan herkes şok içinde bir bana bir Sedef'e bakıyor ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Kızlar bana doğru gelecekken Aslan eliyle durdu. Bu sırada Eymen hızla mutfaktan çıktı. Aslan bir elini omuzuma koydu, diğer eliyle yüzümü kendine çevirdi. Sakin bir ses tonuyla konuştu. "Elzem, sana inanıyorum. Senin böyle bir şey yapmayacağını biliyorum. Sadece sakinleş ve bana ne olduğunu anlat, olur mu?"
"Aslan hiçbir şey anlamadım. Konuşuyorduk, ben onu yıllardır seviyorum elimden almana izin vermeyeceğim gibi şeyler söyledi. Sonra kollarını ve yüzünü çizdi tırnaklarıyla. Kendini yere atıp çığlık atmaya başladı. Allah aşkına, onu bu kadar hırpalamış olsam ben de nasıl hiçbir yara, kızarıklık olmasın. Öylece durup onu dövmeme izin verecek hali yok ya?"
Ben konuşmayı bitirdiğimde içeri elinde bilgisayarla Eymen girdi. "Eve yeni bir kamera sistemi taktırmıştım. Hem ses hem görüntü kaydediyor. Madem Sedef ona Elzem'in saldırdığı konusunda ısrarcı, izleyelim bakalım doğru mu söylüyor?" derken ters ters Sedef'e bakıyordu.
Sedef'in ise rengi tamamen atmış korku içinde bilgisayara bakıyordu. Aslan yerinden kıpırdamamıştı. Onu elinden tutarak bilgisayarın önüne götürdüm. Herkes bilgisayara bakarken Ahsen ve Melek ellerini omuzlarıma koymuştu. Ahsen fısıldayarak konuştu. "Elzem, iyi misin?"
Başımı sallayarak onayladım. "İzleyin, lütfen." Eymen kaydı başlattı, 10 dakika öncesine sardı. Kızlar mutfaktan çıktığında Sedef bana doğru yaklaşıp konuşmaya başlıyordu. Ne söylediği net olarak anlaşılıyordu. Daha sonra kendine yaptıklarını izledik hep beraber. Herkes dehşet içinde bakıyordu bilgisayara.
İlk konuşan Aslan oldu. "Ömer kardeşini de al evimi terkedin."
Ömer hala ağlayan kardeşini yerden kaldırdı. Sedef bize doğru geldi. "Aslan seni sevdiğim için yaptım. Neden anlamıyorsun? Neden sevmiyorsun beni? Elzem'de olup ben de olmayan ne var?" ağlayarak bağırıyordu. Aslan ise sadece izledi. Ne söyleyebilirdi ki zaten? Bazı şeylerin açıklaması yoktu. Sevdiğimiz herkes bizi sevmek zorunda değildi ki.
Ne diyordu Nazım Hikmet şiirinde;
Seversin dünyayı dolu dizgin
Ama o bunun farkında değildir.
Ayrılmak istemezsin dünyadan
Ama o senden ayrılacak!Yani sen elmayı seviyorsun diye
Elmanın da seni sevmesi şart mı?Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
Yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şûrîde
General FictionŞûrîde: Farsça bir kelimedir. Yanık, yanmış olan, tutuşmuş, perişan, karışık anlamlarına geldiği gibi tutkun, aşık, meftun için de kullanılır. Elzem&Aslan