Ben geldimm 20. Bölüme ulaştııık
Lütfen vote vermeyi unutmayalım
Yorumlarda buluşalım🩷
Bu bölüm Aslan'ın anlatımından yazılmıştır.~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Saatlerdir bekliyorduk. Elzem'in ameliyatı çok uzun sürmüştü. 4 saattir hepimiz ameliyathanenin kapısına dizilmiştik. Ahsen ve Melek sürekli ağlıyordu. Benim sinirlerimi daha fazla bozuyorlardı.
Bu hastanede bir çok insanı beklemiştim. Hepsi için çok üzülmüş, korkmuştum. Ama bu farklıydı. Bu acı bütün ruhumu, bedenimi ateşler içinde yakıyordu. Biri kalbimi avucunun içine almış tüm kuvvetiyle sıkıyordu sanki.
Geçen her saniye bana saatler gibi geliyordu. Kapı açılmadıkça her geçen saniye korku zihnimi ele geçiriyordu. Kötü düşünmemek için kendimi zorluyordum ama bir işe yaramıyordu. Melek haber almaya çalışsada 'ameliyat devam ediyor' cümlesinden ötesini duyamamıştık.
Ne kadar uzun sürerse tehlikenin o kadar fazla olduğunu biliyordum. 2 kurşun. Elzem'in bedenine tam 2 kurşun isabet etmişti. Biri sol boşluğundaydı. Diğeri ise kalbine çok yakındı. Tek duam kalbine isabet etmemiş olmasıydı.
Yıllardır gerek sınır içinde, gerekse sınır dışında yüzlerce yerde görev yapmıştım. Yüzlerce insanın hayatına dokunmuştum, hayatlarını kurtarmıştım. Ama en sevdiğime gücüm yetmemişti. Elzem'e yetişememiştim. Çok kanıma dokunuyordu.
Onu yine kanlar içinde görmek, ruhumu derin bir azaba sürüklemişti. En çok ona zarar gelmesin istiyordum. Bir tek ona zarar gelmesini engelleyemiyordum. Üstelik o şerefsiz kendi kafasına sıktığı için hesabını sorabileceğim kimse kalmamıştı.
Onun canını kendi ellerimle almak isterdim. Elzem'e çektirdiği her acıyı katlayarak ona çektirmek isterdim. Bu kadar kolay bir şekilde ölmemeliydi. Elzem hala hayatta kalma savaşı verirken, o huzura ermemeliydi.
Altıncı saatin sonuna yaklaşırken ameliyathanenin kapısı açıldı. 2 doktor çıktı içeriden. Hemen ayağa kalktım.
"Elzem Tekin'in yakını siz misiniz?" diye sordu doktor başından bonesini çıkartırken.
"Evet, biziz. Durumu nasıl?" Sabırsız bir sesle konuştum.
"Çok zor bir ameliyattı. Vücudundan iki kurşun çıkardık. Biri sol karın boşluğuna saplanmıştı. Diğeri ise kalbine oldukça yakındı. Tek avantajımız kalbine zarar gelmemesi oldu. Ameliyatta 2 kere kalbi durdu. Geri getirdik ama bundan sonrası ona kalmış. Yoğun bakıma alacağız. Hayati tehlikesi devam ediyor." diye tamamladı cümlesini doktor.
Yaşıyor olması bile içime bir nebzede olsa su serpilmesine neden olmuştu. Ama hayati tehlikesi devam ediyordu. Elzem benim hayatımda gördüğüm en güçlü kadınlardan biriydi. Beni bırakmayacaktı. Biliyordum.
Bilinci kapanmadan hemen önce beni affettiğini söylemişti. Buna sevinebilecek durumda bile değildim. Beni affetmesede olurdu. Yeter ki yaşasın. Yeter ki nefes alsın. Benim yanımda olmasada olurdu. Tek önceliğim onun hayatıydı.
Kabullenemiyordum. Bu olanları kabullenemiyordum. 5 dakika erken gidebilmiş olsaydım eğer Elzem bu durumda olmayacaktı. Hayatı için savaşmak zorunda kalmayacaktı. Benim yüzümden olmuştu. Çiçek almak için durmasaydım eğer yetişebilirdim ona. Ama yetişememiştim. Çok geç kalmıştım.
Duvara dayadığım başımı kaldırmadan birkaç yumruk attım bağırarak. Ahsen yanıma gelip sarıldı. Ablamın sarılmasıyla zorla tuttuğum o güçlü duruşum kırıldı. Gözümden yaşlar süzülmeye başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şûrîde
General FictionŞûrîde: Farsça bir kelimedir. Yanık, yanmış olan, tutuşmuş, perişan, karışık anlamlarına geldiği gibi tutkun, aşık, meftun için de kullanılır. Elzem&Aslan