Selamlaar 12. Bölümle geldiiimmm
Lütfen vote vermeyi unutmayalım
Yorumlarda buluşalım🩷
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Market alışverişini bitirip, eve geldiğimde ilk işim üstümü değiştirmek oldu. Rahat bir şort ve tişört giydikten sonra mutfağa geçtim. Yemek yapmak benim için terapi gibiydi. Çocukluğumdan beri mutfakta vakit geçirmeye bayılırdım.
Mutfakta ilk kez kendi başıma yaptığım yemek, ıslak kekti. Çok güzel olmuştu ve bunun heyecanıyla bütün mahalleye yaptığım kekten dağıtmıştım. Herkes tadına baksın istiyordum. Aldığım iltifatlarla yaşadığım mutluluk dün gibi aklımdaydı.
Bugün ise yemek yapmaya mezeleri hazırlayarak başladım. Haydari, havuç tarator, amerikan salatası, ve şakşuka yaptım. Marketten dönerken çiğ köfte almıştım. Böyle masa kurduğum zaman mezelere çok önem verirdim. Çünkü içerken asıl yenen meze olurdu.
Mezeleri hazırlayıp dolaba kaldırdıktan sonra ana yemeği yapmaya geçtim. Hızlıca patatesleri soyup, haşlanması için suya koydum. Islattığım pirinçleri iyice süzdükten sonra, kavurup suyunu ekledim. Haşlanan patatesleri süzüp tereyağı, süt, tuz ve kaşar peyniri koyarak, pürüzsüz bir kıvam alana kadar ezdim. Aslan geldiğinde etleri kızartacaktım sadece.
Orta sehpa oldukça geniş ve uzundu. Masayı oraya kurmayayı tercih ettim. Bütün gece sandalyede oturmaktansa, koltukta daha rahat ederdik. Hem daha samimi bir ortam olacağını düşünüyordum.
Masayı kurduktan sonra hızlı bir duş aldım. Dolabın önüne gelip kıyafet seçmek için bir süre oyalandım. En sonunda tayt ve kısa bol bir tişört giymeye karar verdim. Bugün daha rahat olmak istiyordum. Saçlarımı kurutup önüme gelmemesi için ön tutamlarını arkamda tutturdum. Parfüm sıkıp, içeri geçerken kapı çaldı.
Kapıyı gülümseyerek açtım. Aslan karşımda, elinde bir buket çiçek ile duruyordu. En son geldiğinde çiçeklerin kuruduğunu farketmişti. Bugün ise daha önce söylediği gibi elinde yeni bir demetle gelmesi, gülümsememin büyümesine neden oldu.
Çiçekleri elinden alarak, sarıldım. "Hoşgeldin. Çiçekler çok güzel, teşekkür ederim." dedim gözlerine bakarak.
"Hoşbuldum. Ve rica ederim, senden güzel değiller." Yüzümü incelerken söyledikleriyle, yanaklarım hafif yanmaya başladı. Ben iltifat alınca utanıp, ne diyeceğini bilemeyen insanlardandım. Bana her iltifat ettiğinde donup kalıyordum.
Tekrar teşekkür ederek, çıkardığı ceketini alıp astım. "Ben mutfakta etleri pişirip geliyorum. Sen içeri geçebilirsin."
"Yardım edilecek bir şey var mı?" diye sordu. En çok sevdiğim huylarından biri buydu. Kendiside, ekibide 'biz anlamayız' deyip kenera çekilmiyor, hizmet beklemiyorlardı. Hepsi yardımcı olmak için, elinden geleni yapıyordu.
"Rakıyı ve şalgamı içeri götürebilirsin. Bir de mezelerin üstünü açsan yeterli." Tabakları mutfakta hazırlayıp, içeri götürecektim. Ben etleri kızartırken, Aslan söylediğim işleri halletti. En sonunda içeri geçip oturduğumuzda Aslan rakıları, bardaklara doldurdu.
"Evet Elzem hanım hazır mısınız? Çok iddialı konuşuyordunuz." diye sordu, gülerek.
"Tabii ki, üsteğmenim. Ben söylediklerimin her zaman arkasındayım."
Bardağını kaldırıp bana doğru uzattı. "Şerefe." dediğinde ben de bardağımı uzatıp onun bardağına hafif çarptım. "Aşka."
Televizyondan kısık sesli müzik açtım. Sohbet etmeye başladığımızda, zamanın nasıl geçtiğini anlayamadan üç duble içmiştik bile. Aslan'ın sohbeti çok keyifliydi. Saatlerce konuşsam sıkılmazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şûrîde
Ficção GeralŞûrîde: Farsça bir kelimedir. Yanık, yanmış olan, tutuşmuş, perişan, karışık anlamlarına geldiği gibi tutkun, aşık, meftun için de kullanılır. Elzem&Aslan