Selamlaaar ben geldiiim
Lütfen vote vermeyi unutmayalım
Yorumlarda buluşalım🩷
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Herkesin Aslan'ı benim evimden çıkarken görmesinin üzerinden 2 gün geçmişti. 2 gündür Aslan'la hiç konuşamamıştık. Askeriyede yoğun olduğunu duymuştum Ahsen'den.
O gün ki konuşma rahatlamamı sağlamıştı. Düşünmemeye çalışsam da aklımın bir köşesinde benim evlenip, ayrılmış olmamı sorun edip etmeyeceği vardı. Verdiği samimi cevap aklımda ki soruları silmişti. Birbirimizi tanımamız için önümüzde hiçbir engel yoktu.
Çalan telefonumla düşüncelerimden sıyrılarak aramayı yanıtladım.
"Irmak hanım siz beni arar mıydınız? Hayret, kafanıza taş falan mı düştü acaba?"
Bir kaç gündür hiç konuşmamış olmamızın sitemiydi bu. Çünkü biz her gün mutlaka birbirimizi arardık.
"Yok tatlım benim başıma taş düşmedi. Ben taş olup, senin başına düşmeye geldim. Askeriye lojmanının önündeyim, gel beni al buradan."
Çığlık atarak konuştum. "Şaka yapıyorsun!"
"Ya kızım ne şakası gelip beni al buradan! İçeri girmeme izin vermiyorlar."
Yüzüne kapatıp, evin anahtarını aldığım gibi aşağıya indim. Lojmanın girişine doğru koşmaya başladım. Arkamdan ismimin seslenilmesi bile umrumda olmamıştı.
Irmak gerçekten yanında valiziyle orada dikiliyordu. Çığlık atarak ona doğru koştum. Aylardır görüşemiyorduk ve onu çok özlemiştim.
Irmakta bana doğru gelirken ortada buluştuk. Hızla sarıldığımızda Irmak beni havaya kaldırarak etrafında dönmüştü. Kahkahalarla gülerken bu kızın gücü her seferinde beni şok ediyordu. En sonunda ayrıldığımız da koluna hafif bir tokat attım.
"Neden haber vermedin? Havaalanından alırdım seni."
"Sürpriz yapmak istedim. İstifa ettim ve soluğu burada aldım. Biliyorsun ki kafama ne eserse onu yaparım."
Evet, biliyordum. Irmak aklına nasıl eserse öyle davranırdı. O ani kararların kadınıydı. Tam konuşacakken yanımıza yaklaşan beşli ile duraksadım.
Aslan'ın kaşları çatıktı. "Elzem niye koşuyorsun? Seslendim durmadın da, bir şey oldu sandık. Aklımı aldın."
"Ya çok heyecanlıydım, duymadım ki." diyerek masumca gözlerine baktım. Bakışları yumuşamıştı.
Hemen konuyu değiştirdim. "Sizi Irmak ile tanıştırayım. Benim en yakın arkadaşım. Irmak Aslan, Hakan abi, Eymen, Yiğit ve Mert."
Irmak hepsiyle el sıkışarak tanıştı. Mert ona şaşkınlıkla bakıyordu. Nedenini tahmin edebiliyorum. Irmak gösteriden ve göz dağı vermekten çok hoşlanırdı. Büyük ihtimalle el sıkışırken gereğinden fazla güç uygulamış, onları kendi çapında, ufak bir teste sokmuştu.
Hepsi yüzünü sabit tutmuştu sadece Mert acı değil ama şaşkınlık belirtisi göstermişti. Dudakları kıvrılmış, hafif gülümsemeye başlamıştı. Sanırım Irmak'ın yaptığı hafif güç gösterisi hoşuna gitmişti.
Onları kendi haline bırakarak Aslan'a döndüm. O zaten beni izliyordu. Onu ilk kez üniformasıyla gördüğümde baştan aşağıya süzmekten kendimi alamadım. Üniforma aşırı yakışmıştı. Tekrar yüzüne bakmayı becerebildiğim de gülümsemesini bastırmaya çalıştığını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şûrîde
Ficción GeneralŞûrîde: Farsça bir kelimedir. Yanık, yanmış olan, tutuşmuş, perişan, karışık anlamlarına geldiği gibi tutkun, aşık, meftun için de kullanılır. Elzem&Aslan