Ben geldiiimm
Lütfen vote vermeyi unutmayalım
Yorumlarda buluşalım🩷
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Gözlerimi açtığımda hala Aslan'ın göğsünde yatıyordum. Hafifçe doğrulup Aslan'a baktım. O da uyanmış beni izliyordu. Gülümseyerek saçımdan öptü.
"Günaydın, güzelim."
"Günaydın."
"Hadi, hazırlan. Seni işe ben bırakırım, araban gelene kadar. Bir daha dünkü gibi bir olay yaşamanı istemiyorum." Onaylayarak kalktım, yataktan.
Eve geçtiğimde hazırlanırken düşünmeye devam ediyordum. Evet, onun olanlarda bir suçu yoktu. Ama çok kırılmıştım. Günlerin kırgınlığını bir gecede söküp atamıyordum içimden. Affetmek istiyordum. Onu seviyordum. Ama zamana ihtiyacım vardı.
Üstüme bej rengi kalın bir elbise giydim. Belime kahverengi bir kemer taktım. Saçlarımı sıkı bir şekilde atkuyruğu yaptıktan sonra makyaj yapmaya geçtim. Dün ağlamaktan iyice morarmış göz altlarımı kapattım. Eyeliner çekip, bolca rimel, allık ve aydınlatıcı sürdüm. Dudaklarımı çerçeveledikten sonra kahverengi tonlarında bir rujla tamamladım. Altın rengi takılarımıda taktıktan sonra hazırdım. Çantamı ve kabanımı alarak çıktım.
Aslan kapıda beni bekliyordu. Arabaya bindiğimizde bana döndü. "Elzem, beni hala affetmedin değil mi?" diye sordu.
"Aslan seni anlayabiliyorum. Ama benim biraz zamana ihtiyacım var. Kafamı toparlamalıyım. Anlattıklarını hala tam olarak yerine oturtamadım."
Başını sallayarak onayladı. "Sedef'i dün tutukladık. Artık hayatımızda olmayacak. Seni anlayabiliyorum, ne kadar kırıldığını biliyorum. Beni hemen affetmeni zaten beklemiyordum. Sadece bil istedim. Sana isteyerek acı vermediğimi, seni her kırdığımda ilk önce kendimi paramparça ettiğimi bil."
Diyecek bir şey bulamadım. O da çok acı çekmişti. Gözlerine baktığımda anlayabiliyordum. Kırdığı kadar kırılmıştı. Üzdüğü kadar üzülmüştü. Üstüne birde hiç sevmediği bir kadınla vakit geçirmek zorunda kalmıştı. Empati yapabiliyordum. Ama kendi hissettiklerimi bir kenara bırakamıyordum. Onu affetmeyi çok istiyordum ama şu an elimde değildi.
Şirketin önüne geldiğimizde teşekkür ederek arabadan indim. Hızla şirketten içeri girip, odama çıktım. Bilgisayarımı açarak işime odaklanmaya çalıştım. Ama çalan telefonumla bu mümkün olmadı. Efsun abla arıyordu. Çok iyi olmuştu. Çünkü birinden akıl almaya ihtiyacım vardı.
Telefonu açtığımda konuştu. "Canım, nasılsın?"
"İyiyim ablacım, sen nasılsın?"
"İyiyim bende güzelim. Ne diyeceğim sana, acaba bir süre evden mi çalışsan?"
Söyledikleriyle duraksadım. Neden evden çalışmamı istediğini anlayamadım.
"Evden mi? Neden ki?" diye sordum, şaşkın çıkan sesimle.
"Elzem, dün Melih geldi şirkete. Sürekli arıyordu, yazıyordu ama ben sana söylemiyordum. Zaten yeterince yıprattı seni, birde bunu kafaya takmanı istemedim. Ama karşımda gördüğümde işler değişti. Kızım bu çocuk, deli bakıyor. Senin yerini öğrendiğinden şüpheleniyorum."
Söyledikleriyle derin bir nefes aldım. Irmak'ta, Efsun ablada aynı şeyi söylüyordu. Delirmiş gibi. Benim için korktuklarını anlayabiliyordum ama nereye kadar kaçacaktım?
"Efsun abla nereye kadar saklanabilirim ki? Bir şekilde bulacak, hayatımın sonuna kadar ondan kaçamam ya."
"Elzem en azından bir süre güzelim. Sen karşındakini hala eskiden tanıdığın adam sanıyorsun ama değil. Irmak'la da konuştuk biz, o da benim gibi düşünüyor. Zaman geçtikçe unutur belki ama şu an senin için çok tehlikeli. Benim hatırım için?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şûrîde
Fiksi UmumŞûrîde: Farsça bir kelimedir. Yanık, yanmış olan, tutuşmuş, perişan, karışık anlamlarına geldiği gibi tutkun, aşık, meftun için de kullanılır. Elzem&Aslan