3

4.3K 116 44
                                    




Tekrardan merhabalar, umarım önceki bölümleri beğenmişsinizdir. Keyifli okumalar. Umarım severek okursunuz.

Cevap veremeden odamdan çıktıktan sonra ben de işime döndüm. Ne kadar uzun zamandır çalıştığımı telefonuma baktığımda fark ettim ve mola vermeye karar verdim. Masal'ın yanına gideyim dedim kendi kendime. Odasına baktığımda orada değildi. Herhalde fotoğraf çekiyordu. Ben de antrenman yapılan alana, yanlarına gittim. Kimseyi rahatsız etmeden tribünlere oturdum. O an dikkatimi çeken bir şey oldu. Masal futbolculardan biriyle gülüp eğleniyordu. Sürekli onun fotoğrafını çekiyordu. Onun bu hali beni sevindirmişti. Gerçekten birinden etkilenmeyeli baya uzun zaman olmuştu. Onları kendi halinde bırakıp diğerlerini incelemeye başladım.

Barış'ı aradım demiyor da.

Hayır onu aramadım. Sadece taraftarı olduğum takımın antrenmanını incelemek istedim.

Kendini kandırmayı bırak artık. Onunla öpüşmek için yanıp tutuşuyorsun.

Hayır hiç de bile. Umurumda bile değil. N'apıyorsa yapsın bana ne canım. Az sonra Masal beni görüp yanıma gelip oturdu.

"Nasılsın peri kızım?"

"İyiyim Masal'ım. Sen nasılsın?"

"Çok iyiyim."

"Hmm, gördük onu canım." dedim imayla. İkimiz de gülerken ne demek istediğimi anlamıştı.

"Yok, öyle bir şey yok. Gerçekten yok."

"Niye canım? Yakışırsınız da." utanmıştı. Hafif kızaran yanakları ona tatlılık kattı. Gerçketen yakışırlardı. Kerem ve Masal. İsimleri bile uyumlu. Elimdeki su şişesinden bir yudum su almak için kapağını açarak ağzıma götürdüm.

"Ya Peri, yapma şöyle. Ben Barış ile senin hakkında bir şey söylüyor muyum?" sorduğu soruyla ağzımdaki suyu dışarı püskürttüm istemsizce.

"Barış ve ben ne alaka be? Belki adamın sevgilisi var?" utanmaya başlamıştım. Suyumdan bir yudum daha içtim.

"Su yanaklarındaki kızarıklığı almıyor canım. Dün aranızdaki çekimi ikimiz de hissetmiştik."

"Evet, var. Ama basit bir şey bu. Abartmaya gerek yok. Ayrıca konu niye bana geldi? Keremle seni konuşuyorduk." diyerek konuyu kapattım. Ufak bi etkileşimi bu kadar büyütmeye gerek yoktu.

"Ya benim de ortada bir şey yok ki. Tatlı, sempatik biri. Çok saygılı ve komik. Hoşuma gitti sadece."

"Ay çok sevindim senin adına." deyip boynuna sarıldım. Gerçekten çok sevinmiştim. Birbirlerine çok yakışırlardı. Saate baktığımda molamın uzadığını fark ettim.

"Bebeğim benim şimdi çalışmaya dönmem gerekiyor. Akşam konuşalım bunları."

"Tamam canım. Kolay gelsin sana."

Yanağından öpüp odama geçtim. Masama oturup çalışmaya başladım. Arda'ya cevap vermeyi unutmuştum. Çok ayıp oldu çocuğa. Arayayım madem dedim kendi kendime. Gönlünü almam gerekiyordu. 3. çalışta açtı telefonu.

"Efendim, Peri."

"Nasılsın Arda?"

"İyiyim, sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim. Şey kusura bakma dün sana dönemedim. işim uzadı biraz. Sonra da uyuyakalmışız."

"Sıkıntı yok ya cano. Olur öyle şeyler. Sıkma canını."

"Valla kendimi kötü hissettim ya."

"Sıkıntı yok. Telafi ederiz. Nasıldı ilk iş günü?" aklıma Barış'ın gelmesiyle sırıttım.

BAŞ HARFİ B | Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin