6

4.3K 97 24
                                    


Merhabalar arkadaşlar umarım severek okuyorsunuzdur. Görüş ve önerilerinizi yorum olarak yazarsanız çok sevinirim. Keyifli okumalar.💕


Kurduğum cümleden sonra kalakalmıştı. Arkamı döndüm ve gitmeye başladım.

"Ne?"

Sırıtmama sebep oldu. Komikti gerçekten. Duymamış gibi yaparak odama geçtim. Artık gerçekten çalışmam gerekiyordu. Kendime bir kahve aldım işimi yapmaya başladım. Uzun süren odaklanmamı sırtımda başlayan ağrılar böldü. Kafamı biraz arkaya yasladıktan sonra işime döndüm. 

Bir süre sonra kahvemden bir yudum alıp camdan dışarı baktım. Galiba dinleniyorlardı. Benim ise dinlenecek bile vaktim yoktu. Hızlıca tekrar odaklandım ve işimi yapmaya devam ettim. Yok bu ağrı geçecek gibi değildi. Elini boynuma atarak biraz ovuşturdum. Kafamı kaldırdığımda açık olan kapıma yaslanmış beni izleyen Barış'ı gördüm.

"Ne oldu sana?" 

Soru sorarken hareketlenip masamın önündeki koltuğa oturdu. Ben de kalkıp yanına oturdum. Pansumanı için.

"Boynum ve sırtım ağrıyor biraz." 

"İstersen masaj yapabilirim. Mutlu sonlu."

Sanırım şaka yaptığımı sanmıştı. Gerçekten dokunmasına izin vermeyecektim. Barış böyle masaj yapmayı nerden öğrendi?

"Kime yaptın masaj? Çok iyi biliyor gibisin."

"Takımdakilere yapıyorum yavrum kime yapcam?"

"Hıı. Sadece onlara yani."

"Noldu sen kıskandın mı?"

"Yoo, ne kıskancam. Bana ne canım."

Cümlemi bitirdikten sonra saçlarımı arkaya doğru savurdum. Barış bu hareketimden sonra burnunu boynuma yaklaştırıp kokumu içine çekti. Daha da yaklaşmaya başladığında durdurdum. 

"Kavga sebebini anlatmadan dokunamazsın dedim." 

"Kavga değildi. O iki taraf da birbirine vurursa olur. Ben ikisini de dövdüm."

"Neden Barış ya?"

"Öyle gerekti."

"Bu bir sebep değil."

"Kendime göre sebeplerim vardı işte. Söylemeye gerek yok."

"İyi uzat elini. Uzun bir süre için tek temasımız bu olacak gibi. Tadını çıkarmaya bak."

O gelmeden koltuğun önündeki sehpaya koyduğum ilk yardım çantasını aldım. İçindeki malzemeleri çıkarıp masaya yerleştirdim. Daha sonra tentürdiyotu bularak aldım. Bir pamuğa dökerek elinin üstündeki kurumuş kanların üzerine sürmeye başladım.

"Üff, çok acıdı. Yakıyor."

Tepkisiyle eline üflemeye başladım. Gülme sesi geldiğinde dalga geçtiğini fark ettim. Yüzüne baktım ve pamuğu yaralarına daha çok bastırarak sürmeye başladım. Bu sefer acımıştı canı belliydi. Hak etmişti bunu. Kirli pamuğu kenara koyup sargı bezini aldım. Yavaşça ve biraz sıkı bir şekilde sardım. Bezi yapıştırdığımda işimiz bitmişti. 

"Peri, gerçekten dokunmama izin yok mu?"

Kaşlarımı kaldırarak "Yok." Dedim.

"Şimdi seni tutup öpsem, ne yapabilirsin ki?"

Öyle bir söylemişti ki gerçekten yapmasını istedim. Ama güçlü durmam lazımdı. Yaklaştım, yaklaştım ve dudaklarımızın arasında milim kalacak mesafede durdum. Konuşsak dudaklarımız değecekti. 

BAŞ HARFİ B | Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin