Bedenim tir tir titremeye başlamıştı. Gözlerim dolmuş neredeyse ağlayacaktım. Etrafta yeni yeni fark ettiğim geçmişe ait şeyler vardı. Tabelalar, arabalar, insanların üzerindeki kıyafetler bile...
Kaza yaparken duyduğum gibi bir korna sesi duydum, a...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Ölümün olduğu bu dünyada hiçbir şey çok da ciddi değildir aslında...
Franz Kafka
*
2 Aralık 1983
Bakışlarımı soğuk duvarda asılı olan takvimden çekemiyordum. Kenan'ın her gün itinayla yapraklarını kopardığı o takvimden...
Bugün o gündü.
Her şeyin başlangıcı olan, Halil'in tutuklandığı o gün.
Saat henüz sabahın on buçuğunu gösteriyordu. Yarım saat vardı. Halil'in o kapıdan içeri girmesine, polislerin peşinden gelip onu götürmesine otuz dakika vardı.
Kalbim göğüs kafesimi zorluyor, nefes almama engel oluyordu. En son Kenan vurulduğunda böyle hissetmiştim. Boğazım yanıyor, karnım ağrıyordu. Sanki bedenim kötü bir şeyler olacağını önceden hissediyordu gibiydi.
Engel olamamıştım. Ne kadar denersem deneyim, ne kadar çabalarsam çabalıyım olacak olanın önüne geçememiştim. Kaderi değiştirememiştim.
Dün gece Halil gittikten sonra Kenan beni sokakta tek başıma dururken bulmuştu.
"Gülüm, iyi misin sen?" Cevap veremediğimi görünce bana daha da yaklaştı. Çenemi tutup yüzüme dikkatle baktı. "Abim sana bir şey mi dedi? Bir şey mi yaptı, susma gülüm. Konuş, bir şey söyle."
Kendime geldiğim an onu kollarından tuttum. "Yarın sabah ne olursa olsun Halil abinin evden çıkmasına engel ol. Kapıları kilitle anahtarları kaybet, bilmiyorum. Ne yapıyorsan yap ama Halil abinin evden çıkmasına izin verme... Söz ver Kenan. Ne olur."
Kaşlarını çattı. Son zamanlarda gözlerince sıkça rastladığım o yabancı bakışı attı.
"İyi." Dedi. "Bu, o sakladığın saçma sırlar için yaptığım son şey olacak, haberin olsun."
Böyle demişti ama bu sabah erkenden evlerine geldiğimde onu durduramadığını hatta ufak bir kavga ettiklerini bile söylemişti. Kavga olayını Huriye teyze söylemişti. O söylemese bile sağ gözünün altındaki morluktan anlardım zaten.
Kenan abisini durduramamıştı. Ve benim Halil için yapacağım hiçbir şey kalmamıştı.
Bileğimdeki saate baktım. On elli ikiydi. Halil'in kapıdan içeri girmesine sekiz dakika kalmıştı. Biraz daha düşünürsem kafayı yiyecekmiş gibi hissediyordum. Bu yüzden oturdum. Takvim tam önümdeki duvarda asılıydı. Bugünün tarihiyle bakışıyor, zihnime paslı çivilerle kazınmasına izin veriyordum.
Bugün bir felaketin başlangıcıydı. Halil polis memurunu öldürmekten tutuklanacaktı. Ailesinin gözü önünde gerçek bir suçlu gibi kelepçelerle götürülecekti. Üstelik Gülsüm de buradaydı. O da bütün olaya şahit olacaktı. Çok üzüleceklerdi.