3.2 MOULIN ROUGE

1.2K 122 166
                                    

01.11.2024

Dört ayın ardından herkessslere merhabalar. Wattpade üç aydır VPN'siz erişilemiyor ülkemizde. Çok öfkeliyim bu konuda ve dürüst olmak gerekirse motivasyonumu büyük oranda kaybettim bu süreçte. Kaybetmiştim yani. Fakat engellemelere rağmen bırakmamalıymışım, bunu geri döndüğümde daha iyi anladım. Benimle Oynama her şekilde bana çok iyi geliyor, umarım okuduğunuz bu bölüm size de çok iyi gelir.

OY ve YORUMLARINIZ benim açımdan çok motive edici. YILDIZA basarsanız çok mutlu olurmuşum yanisi!

Otuz beş bin kelimelik, çoook uzun bir bölüm oldu. Bol keyifli okumalar sizlere!!

bölüm şarkıları:

sertap erener - ateşle barut

virane - kal benimle

welcome to the moulin rouge

can ozan - acıtır gibi severek

göksel - dudaklarında arzu


"Kalbinizde yeşil bir ağaç bulundurun. Belki şarkı söyleyen bir kuş konar." -Loa Tzu

3.2 MOULIN ROUGE

🎬

"Delireceğim amına koyayım, senin yüzünden delireceğim." diye bağırdı Armağan telefonun diğer ucundaki Selim'e. Uzun saçlarını toplamasına rağmen kış gününde ensesinden sıcak sıcak terler akıyordu. Sebebi, yaşadığı sinir harbiydi şüphesiz.

Uyku mahmuru olan Selim, tek gözünü açarak sıkıntıyla tavana baktı. Esas sinirlenen kendisiyken Armağan yavşağı ona hangi hakla bağırıyordu? Daha uyuyalı belki üç saat bile olmamıştı, başı ağrıdan deli gibi çatlıyordu ama bunları bile umursayacak durumda değildi o an. Sinir sistemini tamamen alt üst eden durum, Masal'ı gördüğü ateşli rüyanın en kritik noktasında kalmasıydı. Tam da böyle bir rüyanın ortasında ve aslında en güzel yerindeyken, Masal dalgalı saçlarını savura savura çıplak bedeniyle üzerinde kıvranırken sesini en son duymak istediği gereksiz menajerinin yersiz aramasıyla uyanmak zorunda kalması nasıl bir işkence, nasıl bir zulümdü?

Başının ağrısı en şiddetli haliyle kendini hatırlatınca dişlerini sıktı ve her ne kadar işi çok zor da olsa gördüğü ıslak ve sıcak rüyadan aklını uzaklaştırmaya çalıştı.

Söylenip durmaya devam eden Armağan ise baş ağrısını katlama konusunda adeta ustaydı. Şakaklarını baş parmağı ve işaret parmağının arasına kıstırarak ovaladı Selim. "Ne oluyor lan?" diye sordu en sonunda uykulu, boğuk sesiyle.

"Ne oluyor diye soruyor bir de!" diye adeta kükredi Armağan. "Dün telefonda sana hayatında biri mi var, diye sordum, bana evet dedin, dinlemedin bile sana diyeceklerimi, siktir oldun kapattın telefonu şimdi arkanı toplamakla ben uğraşıyorum." Sinirden delirmemek adına derin bir nefes alıp verebildi. "Senin ben amına koyayım." dedi sonra dolu dolu. Yüzündeki bütün damarlar belirginleşmiş, alnındaki birkaç çizgi buruşturduğu yüzü sebebiyle derinleşmişti. Avucunun içini üst üste alnına, o izlerin üzerine çarptı. "Sen ne yapıyorsun Selim lan, ne yapıyorsun oğlum sen lan?"

Selim yatakta oturur pozisyona gelerek ayaklarını sıcak zemine bastı. Eşzamanlı olarak başını geriye atarak sıkıntılı da bir nefes vermişti. Dün nasıl uyanmıştı, bugün nasıl uyanıyordu, şu iki gün arasındaki ne boktan, ne saçma bir uçurumdu böyle? "Sabah sabah siktin kafamı. Hırlayıp durma kuduz köpekler gibi de sadede gel." diye söylendi sabırsız bir sesle.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 01 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BENİMLE OYNAMA | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin