3.1 BİR İPLİKTE İÇ SÖKÜŞ VE EN BAŞA DÖNÜŞ

3.1K 257 275
                                    

30.06.2024

Uzun bir bölüm oldu. OYLARINIZI ve YORUMLARINIZI özellikle bekliyorum. Keyifli okumalar. 🫠

bölüm şarkıları:

gripin - aşk nerden nereye

gripin - nasılım biliyor musun?

neyse - kırık

tarkan - hepsi senin mi

tarkan - ölürüm sana

sertab erener - koparılan çiçekler

dolu kadehi ters tut - 22

3.1 BİR İPLİKTE İÇ SÖKÜŞ VE EN BAŞA DÖNÜŞ

🎬

Ankara, 2000

"Bir, iki, üç, dört, beş..." Kahverengi gözlerinden birini kısarak devamını hatırlamaya çalıştı ama hatırlayamadı Ozan. Neydi? Daha sabah öğretmeninin karşısında eksiksiz saymıştı. Hem de ona kadar. Şimdi, beşten ilerisini nasıl hatırlamayabilirdi? Bu, bu kadar kolay unutulacaksa eğer, en başta neden öğrenmişlerdi?

"Altı." dedi yanındaki Selim.

Ozan'ın kıskanç bakışları Selim'e çevrildi. "Biliyorum ki! Okulda eksiksiz saydım ben öğretmenime." Kıskanç bakışı alay dolu bir bakışa dönerken kahkahalarla gülmeye başladı sonra. Öyle çok güldü ki tombul yanakları pespembe oldu, nefesi kesik kesik bir hal aldı.

"Neye güldün?" diyen Selim'in yüzünde ise hiç mutlu bir ifade yoktu.

"Öğretmenin karşısında nasıl da kekeledin. Dö-dö-dö-dört." Selim'in taklidini yaptıktan hemen sonra az öncekinden çok daha şiddetli bir kahkaha attı. Selim, babasının kopyası olan kehribar gözlerini kırgın bir bakışla arkadaşından çekerek ona arkasını döndü ve ayağının altındaki topu öylesine sağa sola döndürmeye başladı. Gözünden düşen bir damla yaşı ellerinin kir içinde olmasını umursamadan sildi. Ozan bunu görürse onunla daha beter dalga geçerdi.

Zaten okulda arkadaşları yeterince dalga geçmişti ve onunla böyle alay etmeleri küçücük bedenindeki kocaman gururu çok kırmıştı. Öyle ki gururundan onca yüz ona bakıyor diye ağlayamamıştı bile. Kıpkırmızı bir suratla kalakalmıştı. Öğretmeni müdahale etmese daha kötüsünü de söylerlerdi. Neyse ki öğretmeni oradaydı ve bunun önüne geçmişti. Esasında daha kötüsünü söyledikleri, daha beter alay ettikleri zamanlar da oluyordu ama öğretmeni ya da bir büyük yanlarında yokken yapıyorlardı bunu. Selim anlatamıyordu ona söylenenleri kimseye. Öğretmenine de söyleyemiyordu.

O kimseye bir şey yapmıyordu ki ama. Geçen hafta beslenmesinin yarısını verdiği Dilara da dalga geçmişti üstelik kendisiyle. Yüzüne karşı gülmüş, alay eder gibi parmağıyla onu işaret edip dalga geçmişti.

Düşündükleriyle dudakları daha çok titredi ama zor da olsa ağlamamayı başardı.

"Ağlıyor musun yine zırıl zırıl?" diye dalga geçti Ozan onunla. Sanki kendisi hiç ağlamıyor diye düşündü Selim. Daha geçen gün topu patladı diye ağlayan o değil miydi? Yine de cevap vermedi, hiçbir şey söylemedi. Ayağının altındaki topu sağa sola döndürmeye devam etti. İçinden de sayıyordu. "Bir, iki, üç, dört, beş..."

BENİMLE OYNAMA | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin