29.Bölüm

834 34 24
                                    

Pazar akşamına özel 3k'lık bölüm attımmm ve bugün attığım ikinci bölüm🙈
Ama bu yüzden bölümü öyle bi yerde kestim ki... kudurun beee😂😂💅🏼💅🏼
Oy vermeyi unutmayalımmm aşkımlar

Zeus’un oğlu Işık Tanrısı Apollon, ırmak kenarında genç ve güzel bir kız görür. Bu eşsiz güzelin adı Daphne (Defne)’dir. Apollon onunla konuşmak ister. Fakat Defne, Işık  Tanrısı'ndan kaçmaya başlar. O kaçar, Apollon kovalar bir taraftan da “kaçma seni seviyorum” diye bağırır. Defne ise korkuya kapılır ve kaçmaya devam eder. Apollon’a gelince, bu güzel periyi mutlaka yakalamak istemektedir. Aralarındaki mesafe gittikçe kısalır ve bir an gelir ki Defne, Apollon’un nefesini saçlarının arasında duyar. Artık kurtuluş imkanı kalmadığını anlayan Defne, birden durur ve ayağı ile toprağı kazıyarak şöyle bağırır: “Ey toprak ana, beni ört, beni sakla, beni koru.” Bu içten yalvarış üzerine Defne organlarının ağırlaştığını, odunlaştığını hisseder. Göğsünü gri bir kabuk kaplar, kokulu saçları yapraklara dönüşür, kolları dallar halinde uzar, körpe ayakları kök olup toprağın derinliklerine dalar, bir defne ağacı oluverir.Bu manzara karşısında şaşıran Apollon, Defne’nin ağaç oluşunu hayret ve üzüntü ile seyreder. Sonra da sarılır ve sert kabukları altında hala çarpmakta olan kalbinin sesini duyar ve şöyle seslenir: “Defne, bundan sonra sen, Apollon’un kutsal ağacı olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yaprakların, başımın çelengi olacak. Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar, hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler. Şarkılarda, şiirlerde adımız yanyana geçecek." Bu tatlı sözler üzerine Defne, dallarını eğerek Apollon’u saygı ile selamlar. Defne ne kadar kaçarsa kaçsın, nereye kaçarsa kaçsın, Apollon'a yâr olmuştur.

                           ***

Abimlerin yanından ayrılıp eve geldikten sonra soğuk bi duş aldım. Akşam için hazırlanmaya başladım. Babayla hâlâ konuşmuyor, anneme de soru sorarsa cevap veriyordum. Bana yaptıkları her şeyi affederdim. Zaten benim üstüme çok gelmemişlerdi. Ama abimin arkasında durmamalarını abim affetse ben etmezdim. Babam bana yine arada güzel söz söylerdi, tamam onun istediği gibi bir evlat olduğumda söylerdi, ama söylerdi sonuçta. Abime ise hiç güzel söz ettiğini, ardında durduğunu hatırlamıyordum. Abim yine bu yaşa iyi gelmiş, kendini iyi yetiştirmiş, beni yetiştirmiş, her şeyi kendi yaptığı yetmezmiş gibi yuvasını da kendi kuruyordu. Güçlü adam tanımından bahsedecek olursak benim lügatımda bu abim ve Canerdi. İkisi de tüm olumsuzluklara rağmen birbirlerine omuz vermiş, birlikte iş kurmuş, kendi geçimlerini, benim yükümü sırtlıyorlardı küçük yaştan beri. Onlara yük olmamak için defalarca çalışmayı teklif etsem de abimden de Canerden de izin çıkmamıştı. Yiyip içip gezecekmişim ben. Onlar çalışıyormuş ya yetermiş.. iyikilerim benim..🧡
Caner aklıma geldi bak yine.. öfkem hâlâ diriydi ama onu gördüğümde dudaklarına yapışmamak için çok mücadele verdim! Kendini affettirmeyi de hiç bilmiyordu. İki çiçeğe kanacak kız mıydım ben? Tutup öpsene oğlum! Manyak ya!

Bunları düşünürken siyah, sırtı açık elbisemi giymiştim bile. İçine de siyah braletimi giydim. Boyundan askılıydı, sırtı açık elbisemden görünmezdi.
Odamın camına atılan taş ise saçlarıma maşa yaparken beni yerimden sıçrattı. Kim olduğunu biliyordum. Sinirle açtım camı..

"Ne var? Ne taş atıyorsun serseri gibi?"

"Serseri de olduk... siyah mı giyeceksin?"

Siyah giyeceğim tabii. En yakın arkadaşım evleniyor benim be! Yastayım ben!

Abin de evleniyo
Kız onun niye yasını tutayım anaaa!
Doğru diyon..

"Ne zaman geçer öfken tahminen?"

Abimin Arkadaşı +18 (Devam Ediyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin