15. BÖLÜM: BİRKAÇ GÜN MUTLU

2 1 0
                                    

*All I Want – Olivia Rodrigo*

Bazen hayatınıza biri girer. Sanki hep varmış, sanki hep onunlaymışsınız gibi hissedersiniz. Ona muhtaç olduğunuzu düşünürsünüz. Onsuz yaşayamayacağınızı... İşte bu kişiler sizin elzeminizdir. Elzem: en gerekli olan, vazgeçilmez anlamına gelmektedir. Hayatta kimse vazgeçilmez değildir diyebilirsiniz ama hepimizin vardır bir elzemi. Bir vazgeçilmezi...

William Ivanov benim elzemim. Bu kâinatın bana verebileceği en güzel hediye. En büyük şans. Ve en güzel hayal.

............................................................................

Saatler, onunlayken su gibi akıp geçiyordu. Sirius doğmak üzereydi. Uykum gelmişti ama uyumak istemiyordum. Odamızdaydık. Odamız. Bizim. İkimize ait ortak bir alan.

''Biliyor musun?'' Uzun süren sessizliği bozmuştum.

''Neyi?''

''Birkaç ay öncesine kadar bana böyle bir şey yaşayacağımızı söyleseler hayatta inanmazdım.''

''Bunu bana söyleyen sen olsaydın ben inanırdım.''

''Hadi ama William, herkesin her söylediğine inanmak aptallığa girer.'' Kaşlarını çattı.

''Herkesin her söylediğine inanmıyorum Milan. Senin her söylediğine inanıyorum.'' Gülümsedim. Cevap vermedim. Başımı yana doğru yatırıp göğsüne koydum. Kalp atışlarını duyabiliyordum. Kolunu arkaya atıp sırtımı sıvazlamaya başladı. Uzun parmakları arada sırada omzuma gidip daireler çiziyordu. Ve bu daireler nedense bazen kalp şeklini alıyordu. Onu seviyordum. Onun kalbini seviyordum.

''Uyusak mı artık?'' Yeterince rahattım ve keyfimi bozmak gibi bir niyetim yoktu ancak böyle uyursak boynu tutulurdu. Usulca kalkıp yanağına bir öpücük kondurdum. Banyoya gittim ve saçlarımı toplayıp pijamalarımı giydim. Odaya girdiğimde William çoktan uyumuştu. Sessizce yatağa uzandım ve gözlerimi kapattım. Huzurun üzerime sinen kokusuyla hemen uyumuştum.

Huzurun sözlükteki tanımı, kişinin içinde duyumsadığı rahatlık duygusu, gönül rahatlığı, iç rahatlığı, baş dinçliği, rahatlık içinde bulunma durumu, dinginlik, çekişmesizlik, olsa bile benim dilimde huzurun tanımı William Ivanov'du.

Öğlen olmuştu ancak biz daha yeni uyanabilmiştik. Kahvaltı için hazırlanırken bir yandan da William ile konuşuyordum.

''Sence bundan sonra nasıl olacak William? Koskoca tanrı ve tanrıçaların savaşacağı düşüncesine hala alışamadım.''

''O koskoca tanrı ve tanrıçalar kategorisine biz de giriyoruz yalnız Milan Hanım.''

''Doğru söylüyorsun.'' Aynanın karşısına geçtim ve üzerimdeki koyu kırmızı elbiseyi ellerimle düzelttim. Kısa, göğüs ve sırt kısmı v şeklinde, dekolteli, saten bir elbiseydi. William, kol düğmelerini takarken uzun süre elbisemi inceledi.

''Biraz açık mı olmuş sanki?'' Ona ters bir bakış attım.

''Bence güzel.'' Yanıma yaklaştı ve tam arkamda durdu. Aynadan onu görebiliyordum. Biraz eğildi. Nefesi, kulağımın arkasına çarpıyordu. Dudaklarını ıslattı ve konuşmaya başladı.

''İstediğini giyebilirsin, o konuda hemfikiriz. Ama. Eğer o it heriflerden birinin gözü senin tenine değerse, olacaklardan ben sorumlu değilim, Milan. Karıma sadece ben bakabilirim. Sana sadece ben dokunabilirim.'' Yavaşça yüzümü ona döndüm. Siyah gömlek onu gereğinden fazla çekici gösteriyordu. Tahrik edici şekilde dudaklarını yeniden yaladı.

ALIENTOWhere stories live. Discover now