22. BÖLÜM: BANA SEVMEYİ ANLAT

3 1 0
                                    

*War of Hearts – Ruelle*

Siyah taytımın üzerine mürdüm rengi bir kazak geçirdim. Uzun, siyah kabanımı giyerek boynuma bir atkı doladım. Alien dağları soğuk olurdu, özellikle şu an olduğu gibi akşam saatlerinde, ve hastalanmak istemezdim. Oturma odasına gittiğimde William koltukta oturuyordu. Üzerinde siyah, kaslarının her ayrıntısını gözler önüne serecek kadar dar bir uzun kollu vardı. Siyah eşofmanıyla tamamladığı kombini onu olması gerekenden daha çekici gösteriyordu.

"Üşümeyecek misin?"

"Soğuğa karşı dayanıklı olduğumu unuttuğunu söyleme."

"Hayır, unutmadım. Ama orası fazla soğuk. Sadece hasta olursun diye endişeleniyorum." Ayağa kalktı ve yanıma geldi.

"Kocasını da düşünürmüş." Dedi sesini incelterek. İkimiz de kıkırdadık. Mutfağa ilerlemeye başladığında onu takip ettim. Sürahide kalan suyu tezgâhın üzerindeki bardağa döktü ve tek seferde kafasına dikti. Gözleri gözlerimle buluşunca beni kaldırıp tezgâha oturttu.

"Biraz da aynı boydayken konuşalım. Aşağı bakarken boynum ağrıyor." Ona ürkütücü bakışlar attığımda belimden tutup dudaklarımdan öpmeye çalıştı. Kendimi geriye doğru atıp "Sen konuşurken başını eğmek zorunda kalmayacağın kızları öp." Dediğimde afallamış bir şekilde beni serbest bıraktı. Ben de çıkış kapısına doğru yürüdüm.

"Ee, gelmiyor musun?" Kalas gibi durduğu yerde hareketlenerek koşarak yanıma geldi.

"Neden böyle yapıyorsun, Milan?"

"Karıcığıma ne oldu?"

"İlk ben sordum. Soruma cevap ver."

"Ne yapıyorum, William?"

"Sürekli olarak sanki seni bırakmamı istiyormuşsun gibi şeyler söyleyip duruyorsun. Gitmek mi istiyorsun Milan? Bitsin mi istiyorsun? Evet, ben de istemezdim bu şekilde evlenmemizi. Mesela... Sana evlenme teklifi etmeyi çok isterdim. Kalbimin, senin cevabını beklerken evet diyeceğine emin olsam da ne kadar hızlı attığını bilmek isterdim. En azından senin," Kısa bir an duraksadı. "Senin, benimle evlenmeyi gerçekten isteyip istemediğini öğrenmek o kadar rahatlatıcı olurdu ki..." Yürümeye devam edemedim. Olduğum yerde durakaldım. "Bana cevap ver, Milan. Gerekirse seni sevmiyorum de ama sessiz kalma." Sesinin çaresizliğini duymak ve bakışlarındaki umutsuzluğu görmek yüzüme sert bir tokatmışçasına çarptığında bir damla gözyaşımın asfalt zeminin üzerine düşmesine izin verdim. Ruhumun izin verdiği kadar derin bir nefes aldım.

"Yetersizim çünkü." Başımı yerden kaldırmadan konuşmaya devam ettim. Gözlerine bakmaya yüzüm yoktu. Devam ettim. "Sen... Sen daha iyi bir eşi hak ediyorsun William. Baksana bana," histerik bir kahkaha attım. "Henüz bir ebeveyn olmaya bile hazır değilim. Ben... Ben, sana istediklerini veremem William. Sana bir çocuk veremem. Mutlu bir hayat veremem, umut, sevgi, heyecan... Bir gün, beni bırakıp gideceğini bildiğim için çocuğumuz olmasını istemiyorum. Mutlu değilim ki seni mutlu edeyim. Umudum yok ki seninle paylaşayım." Gözleri dolmuştu. Sertçe yutkundu.

"Peki ya sevgi?" Başımı yerden kaldırıp kendimi zorlayarak yüzüne baktım.

"Seni seviyorum William. Ama..."

"Ama ne Milan? Ne amasından bahsediyorsun sen?" Parmaklarını saçlarının arasından geçirdikten sonra boynunda kenetledi.

"Bir gün gideceğini bile bile seni sevmek çok zor. Canım çok yanıyor. Seni seviyorum ama seni sevmek artık beni ürkütüyor." Ağlamalarım hıçkırıklara döndü.

"Gideceksin deyip durma Milan! Hiçbir yere gitmiyorum. Koyduğumun evreninde senden uzakta bir kere bile nefes almam ben, alamam. Bunu bize yapma. Parmağındaki yüzüğün bile mi bir anlamı yok? Öyleyse çıkar onu. O yüzüğü çıkar Milan!" Bağırıyordu. Delirmiş gibiydi ve onu ben delirtmiştim.

Bazen, birini kaybetmekten çok korkarsınız ve gitmemesi için yaptığınız her şey onu sizden uzaklaştırır. Bu zamana kadar kimi kaybetmekten korktuysam ya beni terk etmişti ya da ölmüştü. Beni sevmelerinin bedeli buydu belki de. Belki de benim onları sevmemin bedeli.

"Herkes gitti William." Sesim bir fısıltı gibi çıkıyordu ama o beni duyardı. O; beni hiç konuşmazken, uyurken, baygınken, kilometrelerce uzağımdayken, beni dinlemezken bile duyardı çünkü bizim kalplerimiz birbirine bağlıydı. Duyardı, görürdü, hissederdi.

Beni anlardı.

Beni severdi, her halimle...

"Herkes gitti ve kimse kalmadı. Yalnızca sen kaldın. Ama ben her şeyi berbat ederken, seni sürekli hayal kırıklığına uğratırken sen de uzun süre kalmazsın. Korkuyorum ve korktuğum ne varsa hayatımda bir yer ediniyor. Seni kaybetmek, bu evrende beni en çok korkutan düşünce ve bu düşüncenin gerçek olma ihtimaliyle yaşamak beni öldürüyor. Ölü birini sevebilir misin William? Ölü bir ruhu sevebilir misin?" Gözlerime baktı. Kan çanağına dönmüş gözleriyle kan çanağına dönmüş gözlerime baktı. Ona her baktığımda yansımamı görüyordum.

O an, evren bize bir şarkı bahşetti. Bunu ara sıra yapardı. Bize Dünyalıların şarkılarını dinletirdi. Bu sefer ki biraz farklıydı, Türkçeydi. Doğduğumuz an evrendeki tüm diller zihnimize kodlanmıştı. Bunun sebebi ise bizi olabildiğince güçlü kılmak istemeleriydi.

*Rüzgâr – Barış Akarsu*

"Biz bir aileyiz Milan. Ailemsin benim. Aldığım nefes, içtiğim su, okuduğum kitap... Her şey sensin. Sen, benim her şeyimsin. Hiç olmak uğruna yanıp tutuşmuyorum ben. Seni bırakıp gitmem. Evet, şimdiye kadar birçok kişi senden gitmiş olabilir. Ama farklı bir durumda değiliz ki. Baksana şu halime, ne annem var ne de babam. Sen ne kadar yalnızsan ben de o kadar yalnızım. Ve kimsesizliğime herkes olmuş senden vazgeçemem. Bunu istemem ama istesem de yapamam." Sol elimi aldı ve kalbinin üzerine koydu. "Kalbim senin adını sayıklayarak atıyor Milan. Sen, bana kalbimin attığını hissettiriyorsun."

"Seni seviyorum William Ivanov." Başımı göğsüne yasladım.

"Ben de seni seviyorum Bayan Ivanov." Saçlarıma bir öpücük kondurdu. Bana sevmeyi anlat...

..................................................................................................................

Alien Dağlarındaydık. Başımı William'a çevirdiğimde ona rekabet dolu bir gülümse gönderdim ve dikliği göz korkutacak derecede olan dağa koşarak tırmanmaya başladım. Biz Alienler tıpkı vampirler gibi olağanüstü derecede hızlı koşabiliyorduk. William yanımda belirdi ve bana göz kırpıp önüme geçti. Ona yetişmek için her şeyi yapsam da benden önce zirveye ulaşmıştı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 13 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ALIENTOWhere stories live. Discover now