Sabah uyandığımda yatakta çırılçıplaktım. Üzerimde hiç bir şey yok, yılan gibiyim… Gecenin tüm yorgunluğu üzerimde… Kolumu kaldırmaya çalıştım, yatağa düştü. O derece…
Sonra beni uyandıranın ne olduğunu buldum. Kızarmış ekmek kokusu, yeni demlenmiş çay, nescafe kokusu… Kapıda kocam, üzerinde bir baksır şortla durmuş bana bakıyor…
“Uyandın mı orospum?” dedi sert sert… İpek sabahlığımı fırlattı üstüme… “Hadi mutfağa gel, kahvaltı hazırladım.”
Sabahlığı geçirip önce duşun, sonra mutfağın yolunu tuttum. Ilık su biraz kendime getirmişti beni… Islak saçlarımla, yer yer ıslak bedenime yapışan ince sabahlığımla masaya oturdum.
Kocamın masanın üzerine dizdiği kahvaltılıklardan gönülsüzce bir kaç çatal aldım. Sessiz sedasız kahvaltımızı yaptık. Çayı koyuyor, ekmeğime tereyağ sürüyor, kendine bal, kaymak hazırlıyordu.
Adeta arı gibi, pek çalışkandı bu sabah tembel kocam, hiç olmadığı kadar… Pek anlayamasam da bir nedenle neşeli diyebilirdim. Suskun, durgun, olacakların tedirginliği içinde rahatsız, keyifsizdim ben de, onun tam tersi… Çatalı bıçağı masaya bırakıp,
“Eveet…” dedi sonunda… Yüzüne baktım, bana bakıyordu,
“Evet?” İçten içe korkudan titreyerek çayımdan bir yudum aldım. Meraktan ölüyordum. Aklından ne geçiyordu bu adamın?
Bir şey yapacaksa dün gece neden yapmadı? Tam aksine, ceza olarak onu nasıl boynuzladığımı anlattıra anlattıra sikti beni saatlerce… Neden?
“Hasar tespiti yapalım diyorum.” Benden ses gelmeyince devam etti. “Benim güzel, seksi karım beni aldatıyormuş… Beni boynuzluyormuş bir güzel sevdiceğiyle…”
“Bak Murat… Aşk filan değil bu… Anlattım ya sana dün gece… Biraz hoşlanma belki… Ama aşk yok… Sadece seks… Nasıl olduysa bir hata yaptım. Bir macera gibi başladı her şey… Biliyorum zor ama… Affet beni nolur kocacım… Sadece seni seviyorum ben…” Sözümü kesti elini sallayarak,
“Tamam canım. Sikicine aşık değilsin. Bir değişiklik, hayatında bir heyecan, bir macera yaşamak istedin, yaşadın. Oğlanı görünce dibin düştü, altına yatıverdin, sikiştiniz. O da muhtemelen kalkmış sikini indirecek orospunun teki gibi gördü seni… Şu benimkinden uzun ve kalın sikini… Amcığına koydu senin… Anladım ben konuyu… Kendini zorlama hiç…”
“Biraz, kabaca oldu ama… Tam da dediğin gibi… Peki, nereye gidiyor bu konuşma Murat? Ne yapmak istiyorsun, anlayamadım.”
“Bu Emre, senden on yaş küçük değil mi karıcım? Kaç yaşında bu piç?”
“Bilmiyorum ki… Gülay’ın okul arkadaşı, ondan bir iki yaş büyük herhalde… Ondokuz filan, bilmiyorum…”
“Hah… Ben de lafı oraya getirecektim zaten… Gülay’a…” Şaşırdım,
“Ne alaka? Gülay nerden çıktı şimdi?”
“Bak canım… Ben aldatılan kocayım. Ağır tahrik altındayım. Namus belası… Cezada indirim nedeni… Sana şiddet olarak ne yaparsam yapayım, bana verecekleri ceza, sana yapacağımın yanında hiç kalır. Elimde delillerim var, bilgisayarın, telefonundaki resimler, gidip arasam şahitler… Aşk yuvanıza girip çıktığınızı görenler… Bir şey yapmasam bile seni rezil etmek benim elimde… Mahkemeler… Sana ve sikicine tazminat davası, evli olduğun halde beni aldattığın için… Her şeyi açık açık anlattığım bir boşanma davası… İnsan içine çıkamaz hale gelirsin.”