Biz eşim Gül ile Almanya’da yaşıyoruz. Kendi halinde, mütevazi insanlarız. Eşim dışarıda bir hayli kapalı, bir o kadar da güzel bir kadın… İnce belli, geniş kalçalı, dikkat çekici bir güzelliği var. Çok seviyorum eşimi...
İkimiz de burada doğduk, genciz, 30 yaşındayız. Almanların arasında yaşamanın verdiği rahatlıkla, çoğu konuda daha esnek hareket edebiliyoruz. Gül, ailesinden aldığı yetişme tarzı, biraz etraftaki yoğun akraba ilişkileri, çevre baskısıyla diyebilirim, dışarıda örtülü kapalı gezmesine rağmen, evin içinde çok rahattır.
Benimse karımın tam tersi, pek o taraklarda bezim olmadığından daha havai, daha eğlenceye düşkün, yemeyi içmeyi, gezmeyi seven biriyim. Tanıştığımız günden beri hiç sıkmam karımı, hatta açılması, daha rahat davranması için teşvik ederim.
Hani, deyimin tam anlamıyla dışarıda hanımefendi, yatakta tam bir fahişe diyebilirim onun için… Evin kapısından içeriye girer girmez o ağırbaşlı Gül gider, yerini sikişken bir orospu alır. Yatakta yapmadığını bırakmaz bana... Öyle seksi seven, sevişmekten hoşlanan bir kadın ki... Dostlar başına...
Kapı komşumuz olan Hans, karısını uzun yıllar önce bir kazada kaybetmiş, elli altmış yaşlarında bir Alman… İleri yaşına rağmen gençliğinde çok spor yaptığından dinç görünümlü, atletik yapılı biri…
Karşılıklı oturduğumuz Hans ile aramda hem komşuluk, hem de yaş farkımıza rağmen bir arkadaşlık ilişkisi var. Yalnız başına yaşamasını izlemek üzer beni, her gördüğümde davet ederim. Ona bizim geleneksel yemeklerimizden ikram eder, uzun uzun sohbet ederiz.
Tabi, bu yemeklerde rakı ikramı da rutin bir olay... Bizim rakılar, Hans’ın biraları derken, çok güzel sohbetlerimiz olur. Gül de bize sofrayı hazırlar, fırsattan istifade, kendi bayan arkadaşlarına kaçar, o da kafasına göre takılır.
Karımın evde olmadığı böyle bir akşam rakı kadehlerini yuvarlayıp, konuşur gülüşürken konu sekse geldi. Açık fikirli, hoş sohbet, neşeli bir adamdı, rahatlıkla konuşuyorduk. Fıkralar, dedikodular, semtimizdeki kadınlar vesaire...
“Hans… Bir şey sormak istiyorum izin verirsen…” dedim.
“Ne istersen sorabilirsin arkadaşım...” dedi.
“Karın öleli yıllar oldu, evlenmedin de… Evine kadın girip çıkmıyor gördüğüm kadarıyla… Kadınsız nasıl yaşıyorsun, çok merak ediyorum.”
Şakayla karışık, gülerek sormuştum bu soruyu, ama gerçekten merak ediyordum. Bu dinç görünümlü adam seks yapmayı bırakmış olamazdı. Bir kahkaha patlattı. Eliyle mastürbasyon işaret yaparak yanıt verdi,
“Ne yapıcam dostum, elimle idare ediyorum.”
“Yahu Hans, elle nereye kadar gider? Böyle olur mu hiç? Orospulara filan gitmiyor musun gerçekten?”
“Ben orospularla yapamam, asla… İtici geliyor bana... Ben evli kadınlardan ve özellikle değişik, özellikleri olan kadınlardan hoşlanırım.”
“Değişik derken... Nasıl yani?”
“Bak, açık açık anlatayım mı? Zaten konuyu sen açtın, sonra kızmak, gücenmek yok…”
“Yok canım, niye kızayım? Aramızda teklif mi var? Neyse doğrusu söyle işte Hans… Nasıl değişik kadınlarmış onlar? Merak ettirdin, anlat şunu...”