karanlık sırlar

1.1K 0 0
                                    

Adım Tan. Şu anda 30 yaşında olmama ve evli olmama rağmen halen çocukluğumda yaşadığım olayların etkisi altında kalmış biriyim.

Her şey ben 13 yaşındayken başladı. O zamana kadar gayet normal biriydim. Güzel bir çocukluk geçiriyordum. Babam yük gemisinde kaptandı, annem de ev kadını... Daha önce hemşireymiş ama ben doğduktan sonra işi gücü ben olmuşum.

Babam dünyanın her yerinden bana oyuncaklar getirirdi ve mahallemde kimsede olmayan şeylere sahiptim. Bir de aynı apartmanda oturan benden üç yaş büyük olsa da Şenol diye bir kankam vardı.

Beni mahalledeki diğer haydutlardan korur, kollardı. Karşılığında doğal olarak babamın getirdiği atariler, oyunlar, ıvır zıvır oğlanların hoşuna giden ne varsa aynı zaman da o da kullanırdı. Beraber vakit geçirirdik hep… Babamın olmadığı günlerde genelde bizde kalırdı ve onunla çok eğlenirdik. Ta ki her şeyin başladığı o güne kadar...

Yine evdeydik ve atari oynuyorduk. Şenol'un babası da marangozdu ve esrarkeşti. Herkes bilirdi bunu ama işinde ustaydı ve özünde iyi bir insan olduğundan adamı severlerdi.

Şenol babasından ot çalıp boşalttığı sigaralara koyardı, kırıntıları yakıp içerdik. Kafamız manyak gibi olurdu tertemiz ciğerlerle!! Neyse, yine hazır evde ikimiz yalnızken bir cigarayı beraber içmiş, benim odamda oyuna oturmuştuk.

İkimizin de geçemediği bir yerde takılı kalmıştık. Ben deli gibi takıldığımız bölümü geçmeye çalışıyordum, Şenol tuvalete gitmişti. Ne kadar sürdü bilmiyorum, ama bayağı bir uğraştan sonra bir anda orayı geçtim. Ondan küçük olmama rağmen ben başarmıştım level atlamayı…

Sevinçle koşarak banyoya gittim. Bu kadar zaman tuvalette olamazdı. Mutlaka aynada saçını tarayıp benim avrupadan gelmiş saç jölesiyle şekil yapıyordu kıptiyoz… Kapıyı bir anda açıp ağzım kulaklarımda,

“Kanka… Başardım. Geçtim…” diye bağırırken aynı anda şok geçirdim.

Çünkü tam o anda Şenol şortunu ayaklarına indirmiş, klozetin kapalı kapağının üstüne oturmuştu. Otuzbir çekiyordu!

İlk gördüğüm kremlere bulanmış, pırıl pırıl parlayan devasa siki oldu. Sonra bir de elindeki burnuna götürüp koklamakta olduğu annemin dantelli kırmızı tanga donu! Göz kapakları zevkten kısılmış, baygın baygın, tepki göstermeden bir eli o koca sikini kavramış, diğer eli annemin külodunu ağzına burnuna dayamış vaziyette, bana baktı sadece…

Hiç bir şey diyemedim. Bir an öylece kalakaldım donmuş vaziyette… Sonra da robot gibi, gözümü onun koca sikinden ayıramadan geri geri çekildim. Kapıyı kapatıp odama döndüm. Koltuğa çöküp anlamsız anlamsız ekranda dönüp duran oyuna bakıyordum. Gözümün önünden bir türlü o manzara gitmiyordu.

Benim penisimin neredeyse iki katı büyüklükteki, damarları kabarmış, başı mosmor kesilmiş o kocaman alet… Şehvetten, esrar dumanından kaymış gözler… Ve en önemlisi, elindeki kırmızı külot… Annemin giymeyi pek sevdiği o cıvıl cıvıl iç çamaşırlarından biri… Köpük gibi dantelleriyle, kırmızı parlaklığıyla…

Bir süre sonra yanıma geldi. Önce bir şey demedi. Yan yana, sessizce oturup kaldık. Sonra cebinden çıkardığı cigaralığı yaktı, bir nefes çekip bana da verdi. Hiç konuşmuyorduk. Başım dönmeye başlamıştı. Sonunda benden özür diledi.

can sıkıntısı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin