2. Bölüm

601 32 16
                                    

Titrekçe nefesimi verdiğimde Kerem evin önünde durdurmuştu arabayı.

"Kerem..teşekkür ederim tekrardan, yanımda olduğun için"

"Bende teşekkür ederim, bana farklı pencerelerden bakmamı sağladığın için"

Gülümsediğimde kafamı cama çevirmiştim, elimi atıp kapıyı açacağım sırada bileğimden tutmuştu.

"Nisa.."

"Efendim?"

Sakince ona baktığımda bir şey diyecekti ama çekiniyor gibiydi.

"Şey..eğer sorun olmazsa numaranı alabilir miyim?"

"Tabi"

Telefonunu uzattığında numaramı yazıp tekrar ona uzatmıştım ardından el sallayıp arabadan indiğimde siteye girmiştim, bahçede beni tanıyan çocuklar el salladığında bende onlara el sallayarak bina şifresini yazıp içeri girmiştim.

Berbat, yalnız bir hayatım vardı..ve benden geriye kalan tranvalarım.
Yalnızdım, ne annem ne de yanımda olacak bir babam vardı..akrabaları da sevmezdim bu yüzden yalnızlığa bürünmüştüm tek sohbetim bahçede gördüğüm şirin çocuklardı ve aynı zamanda tercümandım diye bazen insanlarla sohbetim oluyordu.

Zaten atılgan bir insan değildim bu yüzden tercümanlığı seçmiştim ama yeni iş yeri hala kendime seçmiş değildim.

Eve girdiğimde telefonumu kenara atıp giyecek birkaç kıyafet aldıktan sonra duşa atmıştım kendimi, galiba kendime gelmem gerekiyordu..Kerem bana onu öğretmişti..

*2 gün sonra~

~Kerem'den☆

Napmıştı bu kız bana? Nedense sürekli aklıma Nisa geliyordu..evde, antremanda, rüyamda her yerde aklım Nisa'ya takılıyordu.
Kendine zarar verir mi düşüncesi kaplıyordu bazense içimi, neden böyle olduğumu anlamıyordum bile sanki o kızda bana özel bir şey varmış gibiydi.

Numarası olmasına rağmen yazmamıştım, acaba beni çok umursamamış olabilir miydi?

Rehberime girip son kaydettiğim numaraya bakmıştım ama isim kaydetmemiştim..delibal..

Evet, Delibalım olarak kaydedecektim..delibalın fazlası zehir derlerdi ve Nisa'da öyleydi, kendini öldürmeye kıyabilecek zehire sahipti..

Siz
Merhaba Nisa
Kerem ben :))

Ne yazacağımı bile bilemez haldeyken mesajı atıp direkt çıkmıştım WhatsAppdan, etrafa baktığımda beni sırıtarak izleyen gözlerle karşılaşmıştım.

"Yunus, Barış hayırdır oğlum siz?"

İkisi hala sırıtarak bana bakarken bende sabır çekip ayağa kalkmıştım, yerdeki topu alıp sakin sakin sektirmeye çalışıyordum ama yok sürekli aklım başka şeylere kayıyordu.
Acaba Nisa şu an ne yapıyordur?
Düşünmemeliydim, kendimi fazla kaptırıyordum..

Topun düştüğünü yeni fark ettiğimde Barış enseme vurmuştu.

"Kero hayırdır oğlum sen dalıp gitmeler, telefona takılı kalmalar"

"Ne alaka oğlum bir şeyim yok"

Gergince tekrar topu ayağıma aldığımda bu sefer Yunus da dürtmüştü.

Delibalım | Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin