"Tamam iniyorum şimdi aşağı az daha bekle" Şuanda Arelle şirkete gidecektik. Şu günlerde aramızdaki buzlar eriyordu. Ve bu süreçte Areli ne kadar özlediğimi bir kere daha fark ettim. Çocukluk aşkı olayını ise o günden sonra hiç konuşmadık daha doğrusu ben sormadım. Zaten zamanı geldiğinde o anlatır diye düşünüyorum.
Şuan şirkete gitme nedenimiz ise şirketin düzenlediği bir yemek yani Arelin düzenlediği. Normalde böyle yerlere gitmeyi hiç sevmezdi şimdi kendisinin bir şeyler hazırlmasına çok şaşırmıştım ama hiç sorgulamadım. Nazar mazar değer sonra Allah korusun.
Üstüme çok klasik bir mavi kot şort üstümede beyaz bir crop almıştım. Saçlarıma çok hafif maşa yaptım. Makyaj aslında daha güzel yapacaktım ama Arel acele ettirince nomakeup-makeup oldu.
Aşağı indiğimde Arel tüm yakışıklılığıyla beni bekliyordu. Aynı sahneyi daha ne kadar yaşarız bilmiyorum ama tek bildiğim ben her bu manzarayla karşı karşıya kaldığımda kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor.
Arel aşağı indiğimde baştan aşağı süzdü tam bir şey diyecekken işaret parmağımla dudaklarını kapattım ve konuşmasına engel oldum "Sakın yok çok güzel olmuşsun falan deme ağzına çakarım iki tane elbise bile giymedim tüm elbiselerim hepsi bol oldu makyajı da senin yüzünden yapamadım" Arel güldü ve dudağında olan işaret parmağımı öptü "Sende bugünlerde bir sinir var Ece anlamadım ama hoşuma gitti."
Ben manyak diyorum ama boşuna demiyorum yani yine haklıyım yine
Arabaya doğru yürümeye başladık. Arabaya bindiğimizde yine benim saçma sorularıma maruz kalıyordu.
"Arel"
"Efendim"
"Şimdi butterfly kelebek demek ya. Butter "yağ" demek, fly "uçmak" O zaman kelebekler "uçan tereyağlar" mı demek?"
"Ece sen bu soruları nereden buluyorsun "
"Cevap verecek misin?"
"Hayır Ece öyle bir anlam falan olmuyor"
"Haa tamam o zaman"
"Sen nasıl doktor oldun Ece ya valla helal olsun"
"Nasıl olduysam oldum ya sanane" Sonra anlık bir aydınlanma yaşadım "Arel ben artık mesleğime dönmek istiyorum doktorum ben ya alıkoydun resmen beni mesleğimden"
"Tamam yarın başlarsın"
"Nerede başlıycam pardon iş başvurusu bile yapmadım"
"Benim hastanemde başlayacaksın hem gözümün önünde olursun"
"Sen orada mı olacaksın"
"Hayır ama Aysimada orada asistan olarak başlayacak ondan alırım ben haberlerini"
"Arel demeyeyim diyorum ama Aysima beni sevmedi sanırım yüzüme her baktığında suratını asıyor yanlış bir şey mi yaptım diyorum ama o gün Selinlere ilk geldiğinizde de öyle yapmıştı" Arel derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı "Aysima tanımadığı insanlara karşı hep öyledir Ece bir de sen benim sevgilim olunca kıskandı sanırım yoksa öyle bir kız değil ben bugün onunla yine konuşurum"
"Okey o zaman sorun çözüldü de biz ne zaman varıcaz"
"Geldik bile" dedi ve arabayı tek seferde park etti. İçeri girerken belimdeki tutuşunu sertleştirdi ve beni kendine daha yakın tuttu. İçeri girdiğimizde Enes ,Selin ve Aysima, Ayaz dörtlüsünü gördüm. Bize ayrılan masa oydu anlaşılan. Selin ve Aysimada aynı benim gibi sade giyinmişlerdi.
"Nasılsınız gençler" Selin gülerek cevap verdi "Nasıl olalım aşkım ya yemek var dediler geldik, bir dakika bir dakika sen niye elbise falan giymedin"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikenin Adı
Novela Juvenil"Sizden korkmalı mıyım Bay Tehlike"diye sormuştum karşımdaki adama "Korkmalısınız küçük hanım bu hayatta en çok benden korkmalısın" "Eğer duymak istiyorsanız söyleyim sizden korkmuyorum" dedim hiddetli bir şekilde Ertesi gün başıma gelenleri bilsem...