"Demek sen Demir Kabadayı"
Soyadı gerçekten bu muydu yani. Hiçbir insanın soyadıyla bu kadar özdeşleşebileceğini düşünmemiştim.
"Soyadın gerçekten bu mu" diyip gülmüştüm ve bu onun hiç hoşuna gitmemişti.
Kafamı hafif sol tarafa doğru çevirince Areli ve arkasında duran belki Enesi gördüm. Buraya korumasız gelmiş olması imkansızdı büyük ihtimal yine kendi işini kendi halletmeye çalışıyordu.
Karşımda sinirden kıpkırmızı olmuş adını yeni öğrendiğim Demir Kabadayı vardı ve bu hali beni öldürmek için can atıyor gibi duruyordu fakat unuttuğu tek şey vardı "Arel"
Arel ve Enes yavaş adımlarla yanımıza doğru gelmeye başladı Selinin korktuğu hala çok belliydi korkusunu hafif geçirmek için kulağına eğildim "Arel ve Enes geldi merak etme hiçbir şey yapamaz daha"
Bana emin misin der gibi baktı konuşamıyordu çünkü ağzını bile bantlamıştı bu Kabadayı denilen manyak.
Selinin dudaklarını örten bantı çıkardım canının acıdığı çok belliydi çünkü bantı çıkartırken hafif bir şekilde inledi.
"Oh be sonunda"
Selin karşımızdaki adama baktı ve tekrar konuşmaya başladı "Ya sen manyak mısın be adam ne yaptım ben sana"
Adam sessiz kaldı çünkü şuan bizim varlığımız onun için önemsizdi Arel Uluçay karşısında dururken bizi düşünmesi zaten aptallık olurdu.
Arel yanıma geldi ve belimi tuttu aynı şekilde Enesde Selinin yanına gitti ama tabi ki Arelin beni tuttuğu gibi tutmadı sadece yanında güven vermek için duruyordu.
Arel konuşmaya başladı "Bu mu lan senin karakterin?"
Karakter mi? Püf karakteri olmayan birine sorulacak en son soru bu.
"Tek taşla iki kuş vurmuş olacağım demek ki güzel sevdim bunu"
Arel adama sert ve dünyada ki en siyah gözlerle bakarken Enes konuşmaya başladı "Ne diyorsun lan sen ba-"
"Hiç konuşup zahmete girme ben Eceyle olan sıkıntımı size zaten anlatcağım"
Ben mi? Ben ne alaka şimdi? Bu adamı gördüğümü bile hatırlamıyorum bu bana sıkıntı diyor ya havle kafayı yiyeceğim birazdan.
Arel belimde olan elini çekti bana döndü ve ellerimi tutmaya başladı "Ece sen bu adamı tanıyor musun güzelim lütfen doğruyu söyle"
"Tanımıyorum Arel yemin ederim tanımıyorum"
Bu sefer lafa Demir girdi "Beni tanımaz zaten"
Artık bende sinirlenmiştim madem tanımıyorum benle ne diye sıkıntı var senin! Gerçekten kafam allak bullak olmuştu. Ve her şey yetmezmiş gibi ilaç saatim geçtiği için baş ağrılarım başlamıştı bu kadar hızlı bir şekilde etki edeceğini hiç düşünmemiştim.
"Benimle ne derdin var o zaman ruh hastası"
Derin bir iç çekti ve konuşmaya başladı
"Hatırlar mısın bilmem bundan 2 sene önce çalıştığın hastaneye oğlumu getirmiştim" Duraksadı ve tekrar konuşmaya başladı "Kanserdi Efe henüz 6 yaşındaydı ben de ünlü bir hastane diye getirmiştim keşke hiç getirmeseymişim oğlum belki yaşıyor olurdu"
Sanırım hatırlıyordum hastalarımı her zaman hatırlardım ama ebeveynlerini çok hatırlamazdım. Ama bu adam bir yerden tanıdık geliyordu.
"Sanırım hatırlıyorum Efe 6 yaşında Beyin Kanseriydi sanırsam"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikenin Adı
Genç Kurgu"Sizden korkmalı mıyım Bay Tehlike"diye sormuştum karşımdaki adama "Korkmalısınız küçük hanım bu hayatta en çok benden korkmalısın" "Eğer duymak istiyorsanız söyleyim sizden korkmuyorum" dedim hiddetli bir şekilde Ertesi gün başıma gelenleri bilsem...