five

37 9 23
                                    

"Dinçer a-abi?" anlık uğradığım şeyle yüzüne bakarken onun da bana baktığını farkettim. "Hala aynısın" gözlerimin içine bakarken valizi tek hamlede yerden kaldırıp basamakları hızlıca çıktı.

Kalbim çok hızlı atıyordu lanet olsun.

Hilal'in kapıdan çıkıp bana göz kırpmasıyla içeri girip gözlerimi büyüttüm "yapma olm"

"Sen yaparken iyi ben yaparken yapma olm. Yok ya. Sen kaşındın " kaşlarını kaldırıp bana öylece baktığında güldüm. "Eğlence başlasın" Başlasın bakalım.

Evin içindeki merdivenleri de hızlı hızlı çıkıp odama gireceğim sırada kapıda Dinçer abiyle çarpmışmıştım.

Bu adam niye bu kadar büyük ya.

Maşallah

"Pardon!" Diyerek bir adım geri çekildim.

"İyi misin?" Gözlerim yeşilimsi gözlerini bulurken kafamı salladım. "İyiyim ya bir şey yok. Valizleri nereye koydunuz?"

"Ben içeri koydum ama izinsiz girmiş bulundum kusura bakma. Abin içerde sandım. Değilmiş" kaşlarımı çatıp önünde durduğumuz kapıyı açtım. "Nasıl ya? Nerde o zaman?"

"Burdayım olum" içerdeki tuvaletten çıkmasıyla güldüm. "Sen görmemişsin Dinçer abi"

"Yine de özür dilerim. Kapının önüne koymalıydım"  merdivenlerden beraber inerken sadece merdivenlere bakarak konuşuyordu. "Eşyalarım karışılmadığı sürece odama girilmesi sıkıntı değil. Rahatsız olmam."

"O odasının kapısını kapatmaz bile takma yani Dinçer" abi bi araya girmesen ölürsün değil mi?

"Yine de doğru değil"

"Tamam lan abartma" dışımdan söylemem biraz kaba olmuştu sanırım. "Gece argo kimliğini açtıysa tamam olmuş bu iş Dinçer. Artık sende tescilli abiler kategorisindesin"

Derin bir iç çekip onların da sofraya oturmasını bekledim. Dinçer'in annesi ve kardeşi de gelmiş zaten. "Annem sende otur ben koyarım yemekleri" Hilal ben ayaktayken değişik imalar yapıyordu. Sıcak çorba koyayım da görsün o.

"Çorba ne çorbası Gece" Deva'nın sorusu üzerine elimde çorba kasesi ve kepçeyle Deva'ya döndüm. "Mercimek. Yer misin?"

"İçinde havuç varsa Dinçer yemez de ondan dedim" Dinçer?

Anında önce Hilal'le ardından Dinçer abiye baktım. O gözlerini dikmiş Deva'ya bakıyordu. "Yok Deva, annem mercimek çorbasına havuç koymaz." Derin nefes alıp çorbayı doldurdum kaselere sırasıyla. En son Dinçer'e uzattığımda " Elinize sağlık" demişti.

"Afiyet olsun" diye cevaplayıp çoktan çorbasını bitirenlerin çorba kaselerini alıp ana yemek olan kırmızı etten doldurdum. "Kızım sen otur çorbanı iç. Kalanları ben doldururum" annemin kalkmasına engel olup yaptığım şeylere devam ettim.

"Abi kolaları doldurur musun?" Eline kolayı verip isteyenlere doldurmasını izledim. "Askim ben yemeyeceğim. Mevsim teyze eline sağlık çok güzel olmuş her şey" Hilal'im sofradan kalkarken ekledi "ben bi' annemleri arayayım merak etmişlerdir" kafamı sallayıp etrafa baktım. Herkesin son yemeğini önüne koymuştum. Şimdi oturabilirdim.

"Gece bana bardak ve su verebilir misin?" Oturacağım sırada söylediği şeyle geri ayağa kalktım. "Gece otur yemeğini ye. Deva kalk kendin al. Kaç yaşındasın" Berk'in beni savunmasıyla gülümsesem de bizim evde misafire iş yaptırılmazdı. Uzanıp bardaklıktan bardak çıkarıp sürahiden su doldurdum ve eline verdim.

Bu esnada üç erkek de bana bakıyordu.

Abim, Berk abim ve Dinçer abi.

"Hadi içeri geçelim. Kızım çay suyunu koyarsın sen. Ben içeri geçiyorum."

 CimcimeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin