nine

26 6 30
                                    

"Kanka hazırsan çıkalım" ayakkabılarımı giyerken bir yandan büyük kol çantamın düşmemesi için gayret sarf ediyordum. İçinde tabletim ve bir tane defterimden harici normal kişisel eşyalarım vardı. Oldukça ağırdı.

"Bulut abi bırakmayacak mı yani şimdi?" Kafamı negatif anlamda salladım. "Sabah 4 gibi şehir dışına çıkması gerekti. Akşama döner"

"Neden çağırdılar ki, diş doktoru sonuçta?"  Omzumu silktim "Cerrahi eğitimler de aldığı için seminerlere katılması gerekiyor. Ondan olsa gerek"

Şimdi biz bir saat otobüs yolculuğu artı 2 vesaire yapacaktık.

"Bazen yatay geçiş yapmasa mıydık diyorum" diye söylendiğimde Hilal'de ayakkabılarını bağlıyordu. "Biliyor musun, bende"

"Kızlar hadi iyi dersler. Dikkat edin" anneme sarılıp veda ettiğimiz gibi hızlıca durağa doğru yürümeye başladık. Saat 6.45 civarıydı. Ders 8.30 da başlıyordu.

"Dinçer abi evdeyse bizi bıraksa keşke" Hilal'in düşüncesine hızla kafamı iki yana salladım. "Geç kalmayı yeğlerim"

"Saçmalama istersen askim. İlk günden"

"Üniversitede ya da lisede ilk günümüz değil sonuçta askim boşversene "

"İnşallah Dinçer önümüze denk gelir de görürüm ben seni"  Hilal'e gözlerimi kısarak baktığımda gülerek kolumu tuttu. "Allahım amin" diye kendi duasına kendi amin dedi. Ah be

Durağa bir sokak kadar yürüdüğümüzde ellerimiz ayaklarımız çoktan buz tutmuştu bile. Ankara'nın ayazı insanı mahvediyordu gerçekten.

"Allah'ım Dinçer abiyi önümüze çıkar ya rabbimmm" demesiyle önümüzde araç durması bir oldu. Ön kapının açılmasıyla kapıyı açan kişiye baktım.

Dinçer eğilip kapıyı açmıştı.

Hilal'in dualarının kabul olma hızı halis miydi?

"Atlayın"

"Yo-" lafımı kesip arka kapıyı açıp binmesi bir olmuştu. "Hadi askim" Hilal'e binbir türlü bakışımı atıyordum.

"Öne gel istersen" şoför iması olmaması için öne bindim. "Normalde bu saatte evden çıkmazdım. Daha çok erken"

Kapıyı kapattığım an sıcaklıkla uykum gelmişti. Bugün mart ayına girmemize rağmen hala Ankara'nın soğuk olması çok üzücüydü.

"Seni bu saatte evden çıkaran şey ne Dinçer abi?" Hilal'in sorusuyla gülümsedim ve cama başımı koydum. Emniyet kemerimi bağlamıştım çoktan.

"Bulut aradı" kafamı camdan çekip arkama döndüm ve Hilal'e gülümsedim. "Şöyle düşünenimiz olmadı ki" dediğimde Hilal arka koltuktan koluma vurdu.

"Düşünen çok da sen istemiyorsun Gece" Hilal bana ima yaptığında gözlerimi büyüttüm. Bilerek yapıyorduuu.

"Neden acaba askim?"

"Çünkü erkolara güven olmaz balımm" elimi şıklatıp Hilal'i işaret ettim. (İşte sen busun der gibi)

"Bir erkek olarak alınmalı mıyım?"

"Bir abi olarak alınmamalısın Dinçer abicim" aitlik ekini bastıra bastıra söylerken kendisi gülmüştü.

"Alınmıyorum o halde abicim" yandan bana bakarken gülmeye devam etmişti. Bir insan nasıl kendisine abicim denmesini bu derece isterdi ki?

"Alınsaydın iyiydi aslında" Hilal resmen bıyık altından gülüyordu şuan. "Nasıl?" Işıklarda durduğumuz an Dinçer arkaya dönmüştü.

"Erkolara güven olmayacağı konu aşk konularıdır Dinçer abiciğim, tabi diğer konularda var ama genel olarak aşk. Eğer birisi sana abi gözüyle bakıyorsa erko olmuyorsun. "

 CimcimeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin