twenty-six

24 4 6
                                    

...

Midemin aniden bulanması ve başımın dönmesiyle yavaşça indim arabanın içine. "İyi misin?"

"Abi sağa çeker misin?" Elimle ağzımı tutmaya başlamış ve araba durunca kapıyı hızlıca açtığım gibi kusmuştum. Ama kustuğum şey saf mide öz suyumdu.

Boğazımın yanmasıyla öksürmeye başladım. Açık olan saçlarımı Hilal tutarken boğazımın acısıyla gözümden yaşlar akıyordu. Nefret ediyordum kusmaktan.

"Ne yedin ne oldu sana?" Abim arabadan çıkardığı su şişesini dudaklarıma yanaştırırken yavaşça içtim. "Bir şey yemedim. Açtım"

"Üşüttün çünkü. Salak gibi oturdun betona" Dinçer abinin kızar gibi çıkan sesiyle ıslak gözlerimi gözlerine kilitledim. "Çok biliyorsun sen"

"Gece tamam. Hastaneye gidelim bizim evin ordaki. Serum falan yaparız evde. " başım zangır zangır dönüyordu. "Balım iyi misin? Noldu? Başın mı dönüyor?" Başımı salladım.

Abimin suyu eline döküp yüzümğ yıkamasıyla su boynumdan göğsüme kadar indi. "Siktir oğlum senin ateşin var. İki dakikada ne oldu sana"

"Abi. Üşüyorum" karşımda bir doktor bir eczacı ve bir ebe vardı. Ben ise hemşireydim. Ama mal gibi kalmıştık hepimiz şuan.

"Eve en az bir buçuk saat uzaklıktayız. " abimin kafasını sallamasıyla hepsi nefes alıp verdi.

"Arabada ilaç olabilir ben bir bakayım." Abim bagajı kurcalarken Hilal saçlarımı tokayla toplamıştı. "Badiyi çıkarman lazım. Ateşin çok yüksek Gece" Dinçer abi elinin tersiyle alnıma dokunmuş ardından boynuma değdirmişti elini.

"Üşüyorum"

"Askim çıkarman lazım. Havale geçireceksin" deri ceketimi çoktan Dinçer abi çıkarmıştı bile.

"İçinde atlet var mı. Yoksa sadece iç çamaşırınla mısın?" Dinçer abinin hiç çekinmeden sorduğu soruyla yüzüne baktım. "Zıbınım var. Sıkıntı olmaz"

"Sevindim. Kaldır kollarını" Hilal Dinçer abinin üzerimden badiyi çıkarmasına yardım ederken ben üşümenin verdiği etkiyle arabaya tamamen girmiştim.

"Hilal, Bulut'a bak bakayım bir varsa dekort getirsin bir ampul."

"Tamam. Başka bir şey lazım mı?"

"Arabada ne var bilmiyorum ki. Ne varsa getirin ben bakarım ilaçlara. Ama dekort lazım." Hilal başını sallayıp bagaj tarafına geçerken bir anda belimden çekilmem ile Dinçer abiyle göz göze geldim.

"Bakayım ateşine" dudaklarını anlıma bastırdığında yutkunmama engel olamamıştım.

"Yine çok ateşlisin bakıyorum"  boynumun belirli kısmına elinin tersiyle dokunuyordu.

"Boğazım acıyor"  sesim zor çıkmıştı. Keşke sanrufa çıkmasaydım. "Kustuğun için acıyor. Çok konuşmamaya çalış. Biraz imkansız biliyorum ama yapman lazım" göz devirip yüzüne baktığımda o ise bileğimi tutmuş nabzımı ölçüyordu.

"Dekort bulduk. Diğerleri de burada" onları duymasına rağmen cevap vermedi. Eğer cevap verseydi dakikada atan nabız sayımı unutabilirdi.

"120 ne kızım maratona mı çıktın?"

"Sen varsın diyedir" dalga geçerek söylediğim şeye gülümseyerek yüzüme baktı. Eliyle yanaklarıma dokundu. "Belliydi hastalanacağın. Bu kadar gülüp, bu kadar manyaklaşmanın başka bir açıklaması olamazdı zaten"

"Dinçer başka ilaç yok. Ben diş doktoruyum çok anlamıyorum bu ilaçlardan. " abimin bir saklama kabında getirdiği ampul ilaçlarla Dinçer abi her ampülün üstüne bakıp bazılarını kenara koyuyor bazılarını avcunun içine alıyordu.

"Tamam al sen şunları. " abime saklama kabını geri uzattı. "Araba da serum seti var mı?"

"Yeni aldım. Torpidoda Hilal alsana ordan. Bende şunları koyayım"

"Sanki özellikle hastalanmışsın gibi oldu Gece" çok kötü hissediyordum şuan kendimi.

"Bulut gel de damar yolunu aç. Ben açamam damar yolu"

"Size eğitim vermiyorlar mı?"

"Yok be oğlum eczacıların ne işi olur damar yoluyla. "

"Diş hekimleri de her gün damar yolu açıyor zaten."

"Çıkın ben açarım" Hilal'imin ortaya girmesiyle gülümsedim. "Sen de olmasan..."

"Ben her zaman buradayım balım" ampulleri kırıp serumun içine enjekte eden Dinçer abiyle anlık göz göze gelmiştik.

"Bu tamam. Al Hilal" intraketi eline verdiğinde koluma badimi bağlamıştı abim. Şuan bütün bunları arabanın açık kapısının kenarında oturmuş halde izliyordum.

"Kol mu el üstü mü açayım"

"El üstü aç" dediğimde kafasını salladı. Abim bantları hazırlamıştı. Dinçer abi ise düşmemem için belimden tutuyordu.

"Derin nefes al" intraketin derimin altında damarıma girmesiyle asıl intraketin iğne kısmını yavaşça çekmiş abim ise düşmemesi için güzelce elimi bantlamıştı. İntraket derime girdiği anda Dinçer abi kolumdaki badinin bağını gevşetmişti zaten.

"Açıyorum serumu" abim serumu açtığında buz gibi serum damarlarımda gezmeye başlamıştı. "Bu ilacı hiç sevmiyorum" serum soğuk olduğundan değildi ilaç böyle hissettiriyordu. Birazdan da elim uyuşacaktı. Gözlerimin görüşü bulanacaktı.

"Arkaya ben mi geçsem acaba?" Abimin konuşmasıyla ona baktım. "Ehliyetim yanımda değil yolda çevirme varsa ceza yeriz kanka"

"Ben durayım arkada ne olacak?" Hilal'im yorgunluktan bitap haldeyken bile beni düşünüyordu...

"Yok Hilal senin de gözünden uyku akıyor. Siz ikiniz geçin öne. Ben bakarım Gece'ye"

"Aşıksın diye yorumladım" dudaklarımdan çıkan cümlenin farkında değildim şuan.

Abim sürücü koltuğuna Hilal ise yanına otururken onlara doğru gülümsedim. "Bilerek mi yaptın?"

"Neyi?"

"Onları?" Onlara bakıp güldü. "Hayır senin için yaptım. Gel serumu şu askıya takalım. Kapıyı kapatmadan bacaklarımı içeri çektim. O da serumu ayak ucumdaki kapının askısına astı. Ben oturur halde duruyordum.

Öbür taraftaki kapıdan girip oturdu arkama. Onun diziyle benim sırtım değiyordu. "Gel. Öyle mi durmayı düşünüyorsun?"

"Hı?" Algılarım kapanmaya başlamıştı. Uykum aşırı derecede gelmişti. "Gel şöyle bakayım" belimden kendine doğru çekmesiyle başım göğsüne yaslandı. "Bacaklarını kendine çek. Rahat pozisyonu bul. Benim için endişelenme" Senin için endişelenecek halim mi vardı şuan sence Dinçer abi.

"Serume dikkat edin" abime kafasını sallayan Dinçer abinin nefes alışverişleri saçlarıma çarpıyordu.

Bacaklarımı kendime çekip göğsüne çok ağırlığımı vermeden yattım. "Niye ağırlığını vermiyorsun. Yatsana düzgün" gözlerim yarı aralıkken yüzüme bakıp saçlarımı kulağımın arkasına iteledi.

"Dinçer, gözüm üstünde. Dikkatli ol" Dinçer abi gülüp saçlarımı okşamaya başlamasıyla bedenimi onun bedeninin üstünde serbest bıraktım. "İşte böyle" bir eliyle belimi tutarken diğer elini saçımda gezdiriyordu.

"Ateşi hala yüksek mi?"

"Yüksek" gözlerim kapalıydı artık. Sadece duyuyordum dediklerini.

"Ya düşmezse?" Elinin iç kısmını yanağımda hissettiğimde gözlerimi çok az açtım. "Düşecek..."

"Onun kalbi benimkinin aksine daha soğuk çünkü..."

Bölüm sonu♡

 CimcimeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin