sixteen

28 5 14
                                    


Bulut Ege Yıldız'ın anlatımından

Gece'yi Dinçer ile barıştırmış ve çoktan eve getirmiştik...Gece böyleydi...Çok fazla komplike bir kızdı benim kardeşim. Çok düşünür çok teori üretirdi kafasında. Ama bu seferki krizinin sebebi bendim...Bütün o içine atma sebebi Dinçer olsa da patlama sebebi bendim...Nerden ona öyle demiştim...

Düşüncesizce pervasızca bazı şeyleri direkt söylemek yıpratmaktan başka bir şey yapmıyordu beni...Çevremdeki insanları üzmekten nefret ediyordum...

Derin nefes aldım ve masamın başına geçtim. Herkes uyuyordu. Ya da uyuduğunu sanıyordum ben. Gerçi odama girmedikleri sürece bunun pek de sorun ettiği söylenemezdi.

Derin nefes alıp not defterimi önüme çektim.

Not defterim, kafamdan daha dağınık olmalıydı...Ne demeye bu kadar düşündüğümün farkında bile değildim. Niye sürekli birilerini düşünüyordum?

Defterimin sayfalarını çevirirken gözüme çarpan yazıyla bir sayfa geri gittim.

'28 Şubat Hilal'in doğum günü

Charm bilekliği sevdiğini söyledi. ✔️

Pandora'dan charm bileklik alındı✔️'

Hilal...Başlarda harbiden kardeşim gibi görsem de kardeşim olmadığını bildiğim bir genç kızdı o benim için...Çocukluğunu, Gece'yle oynadığı oyunları, en zor anlarını, ağlamalarını, oturup trip atmasını her şeyi biliyordum.

Ne zaman ki lise sona geçti, ora benim kırılma noktam oldu...18. Yaşına girdiğinde ben 23 yaşındaydım. Ondan önce hiçbir zaman ona karşı, karşı cins olarak bir şey hissetmesem de 18 yaşından sonra, lisenin son zamanlarında Samsun'a gideceğini öğrenmiştim. Hayatımda yaşadığım en zor ayrılıklardan biriydi belki de... Belli etmesem de çok üzülmüştüm...

Gece ağlarken ben de üzülmeden edemezdim...Ağlamamaya çalışırdım, bazen başarısız olurdum tabii.

Ama o gittiğinde anladım ben...Ben onu kız kardeşim gibi değil kız kardeşimin yakın arkadaşı olarak görüyordum...Dinçer gibi ben senin abinim ayaklarına girmedim hiçbir zaman. Bu durumu doğru da bulmuyorum. Sonuçta birine sürekli sen bana abi de, sen bana abi de dersin ama o senden hoşlanıyordur ve diyemiyordur. Bunların hepsi muhtemel. Hayat bu. İnsanlar birbirleriyle birlikte olsunlar ve nesilleri çoğalsın diye varlar sonuçta.

Hilal'e karşı belli belirsiz hisler besledim ama bunu ona iki yılda hiç belli etmedim. Edemezdim de. Çünkü o beni abi olarak görüyordu ben onu görmesem de. Ve beni abi olarak gören birisine ona kötü gelebilecek davranışları sergileyemezdim.

Durup dururken elini tutmazdım ya da onu durdururken kolundan ya da omzundan tutmak yerine belinden tutup kendime çekmezdim mesela. Bunları yapmazdım. Onun korkması bu dünyada istediğim son şey bile olamazdı çünkü...

Ona olan duyduğum his çocukça bir his değildi. Çünkü ben ondan çocukken hoşlanmaya başlamamıştım.

Kendime de yediremiştim gerçi. Nasıl olur da kardeşin gibi gördüğün kızı her gördüğünde kalbin çarpar diye kızdım kendime hep. Oysaki kalbe laf anlatamıyordun. Bunu en iyi ben biliyordum. Bu yüzden Dinçer ve Gece'ye davranışlarından ötürü salak diyip duruyordum. Aslında Dinçer, Gece'nin buraya geldiği ilk gün abim de abim çekmeseydi. Gece muhtemelen şuan Dinçer'e aşık halde olurdu.

Lakin şuan Gece muhtemelen öylesine biri olarak görüyordu.

Abi demem gereken bir adam altı üstü diye düşünüyordur. Haklı da amk. Dinçer kendi kendini mahvetti.

Ama şuan ikisi çıksa karşıma dese ki biz birbirimizi seviyoruz. İyi der geçerim. Çünkü Dinçer ne kadar gerizekalı olsa da karakteri düzgündü. Kardeşime zaten lafım yok. Dikenli gülüm benim.

Sayfaları çevirdiğimde Hilal'e tasarladığım bilekliği gördüm.

Evet, charm bilekliğinin charmlarını ben tasarlamıştım.

Herkeste olan ona yakışmazdı...Hilal koskoca gökyüzünde koskoca gece de parlayan en büyük yıldızdı.

Keşke benim de Yıldız'ım olsan...

Elimde olsa ona hiç belli etmezdim aslında... Ama o gün ona 'abini sikeyim' dediğim zaman sinirden ağzımdan çıkmıştı...

Keşke kaçmasaydı...

Ama belki de iyi olmuştu...Bilmiyorum. Tek istediğim benim hislerim yüzünden arkadaşlığımızın mı artık kardeşimin arkadaşıyla olan ilişkim mi denir. Uzaktan bir ilişki olsa da bu ilişkinin negatif etkilenmesini istemiyordum...

Ben çok düşünüyordum...

Kendim hariç herkesi...

Kendim demişken. Sağ elimde çatlak oluşmuş 2 gün önceden... Ne demeye yumruk attım gerçekten bir fikrim yoktu...

O an Berk'in Hilal'i sertçe iteceğini gördüğümde bir anda Berk'in üstüne atlamış ve ona elini kaldıran elini kırmıştım.

Az bile yapmıştım...

Derin nefes alıp defteri kapattım. O sırada odamın kspısı tıklanmıştı. "Gel"

"Bulut abi müsaitsen iki dakika gelebilir misin?" Hilal'in çağırmasıyls hızlıca masadan kalkıp odadan çıktım ve yanına gittim. "Noldu Hilal?"

"Şu kimin numarası baksana bi. Ben tanımıyorum" açık telefonu kulağıma dayadığımda telefondan "kimsiniz?"

"Kara belan..."

 CimcimeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin