30

210 22 88
                                    

Gerilimin her an yükseldiği, heyecan dolu bir bölüm sizi bekliyor. Keyifli okumalar ❣️

✨30. BÖLÜM✨

Merih, gözlerini kırpmadan telefon ekranına yapışmış, son dakika haberlerini soluksuz takip ediyordu.

Bahri'nin bir sonraki hamlesini öğrenmek için adeta zamanı durdurmuş gibiydi. Benim telefonumu da almıştı, yapacak bir şey olmadığı için ben de öylece oturmuş televizyona dalmıştım.

Dışarıda yağmur ince ince vuruyor, camdan gelen sesler odaya loş bir huzur katıyordu.

Yağmurun altında ıslanmayı her zaman çok sevmişimdir; o serin, arındırıcı his, beni her defasında rahatlatır.

Merih'e doğru döndüm. Hafif bir gülümsemeyle, "Yağmur yağıyor," dedim. Sesimde beliren neşe biraz da bu karamsar havayı dağıtmak içindi.

Ancak o, gözlerini telefondan bile ayırmadan, "Bütün her şey tamam şimdi de hava durumunu mu konuşacağız?" diye homurdandı.

Onun bu umutsuz hâli içime işliyordu, ruhumun da grileştiğini hissettim. Ama boyun eğmek istemiyordum.

Gözlerimi ondan ayırmadan hafifçe omuz silktim. "Ne yapmamı bekliyorsun? Bahri beni bulacak diye ağıt mı yakayım?"

Merih bana döndü, gözlerinde öfkenin keskin kıvılcımı parladı. "Hayır," dedi sertçe, "ama o adamın seni bulması an meselesiyken bu kadar rahat olman beni deli ediyor."

Gülümsememi bozmadım, omuz silkerken hafifçe kaşlarımı kaldırdım. "Üzgünüm, ama daha çok sinirleneceksin çünkü Bahri yüzünden stres yapmayı hiç düşünmüyorum," dedim, sesime hafif bir alay karışmıştı.

Merih homurdanarak bakışlarını yeniden telefonuna çevirdi. Parmakları ekranı hızla kaydırırken yüzündeki gerginlik her saniye daha da belirginleşiyordu. Kaşları çatılmış, nefesi belli belirsiz sıklaşıyordu. "Bahri'nin gerçek yüzünü görsen asla bu kadar rahat olamazdın," dedi.

Gözlerimi ondan ayırmadan kendimden emin bir şekilde konuştum. "Ben zaten ondan görebileceğim en büyük kötülüğü gördüm. Daha fazlası olamaz." Sesim sakin ama meydan okuyan bir sertlikle doluydu.

Merih bu kez cevap vermedi. Sadece sessizce telefonuna döndü, ama sessizliğinde bile üstü örtülü bir fırtına seziliyordu.

Onun bu halinden iyice bunalmıştım. Canım sıkılıyordu dışarda yağmur yağarken öylece içerde kös kös oturmazdım.

Hızla ayağa kalktım, kalbim heyecanla çarparken. "Merih, senden bir şey isteyebilir miyim?" diye sordum, farkında olmadan sesim titremişti.

Merih, yorgun bir ifadeyle gözlerini telefondan ayırıp bana baktı. "Biliyor musun Eslem, iste demekten korkuyorum," dedi, sesinde hem bıkkınlık hem de hafif bir alay vardı.

Onu anlıyordum. Son zamanlarda beklenmedik isteklerim ve anlık kararlarım yüzünden onun sabrını epey zorlamıştım. Ama bu kez çok masum bir isteğim vardı gerçekten.

Gülümsedim. "Korkma, bu sefer çok basit bir şey isteyeceğim," dedim, sesime hafif bir neşe katarak.

Merih, gözlerini dikkatle bana dikti. "Hadi söyle bakalım, neymiş o basit isteğin?" diye sordu, ifadesinde merakın kıvılcımı belirmişti.

Gözlerim parladı ve hevesle isteğimi söyledim: "Dışarı çıkalım, yağmurda ıslanmayı çok seviyorum." Sesimde saf bir çocuk heyecanı vardı.

𝗞𝗜𝗦𝗔𝗦    (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin