Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sana yardım etmeme izin ver
____________________________________
"Ha? Gojo Satoru mu?" Polis en sonunda kafasını önünde ki dosya yığınından kaldırıp kendisine baktığında onaylar biçiminde kafasını sallamıştı.
"İntihar diyorsunuz ama o intihar edecek biri değil! Boynunda gitar telinin izleri vardı" polis uyuz bir şekilde burnundan güldüğünde Hina kaşlarını çatmıştı.
"O dosya da bir şüpheli vardı onunda masum olduğu ortaya çıktı" o şüphelinin hala kim olduğunu bilmiyordu bile Hina, söylememişlerdi. Ama şüpheli bazı zaman aralıklarında gizli numaradan Hina'ya yazıp onu rahatsız ediyordu.
"İsmi ne? Kim o?" Polis bıkkınca nefesini verdiğinde masasında ki fincanı dudaklarına götürerek bir kaç yudum kahve içmişti.
"Gizlilik onlar küçük hanım, paylaşamayız" Yalan, sadece onu koruyorsunuz.
"Yalan söylüyorsunu, o kişiyi korumak için söylemiyorsunuz nede olsa birilerinin köpekliğini yapmak sizinde işiniz" polis sinirle kaşlarını çattığında Hina çantasınıda alarak hızlı adımlar eşliğinde çıkmıştı.
Çok geçmeden otobüs geldiğinde kartı okutarak arkada ki koltuklardan birine oturup kulaklıklarını kulağına takmıştı.
Cigarattes After Sex : Sweet
On dakikanın sonunda otobüs durakta durduğunda otobüsten inip mezarlığa doğru yürümeye başlamıştı. Mezarlığın içinde bir kaç dakika yürümesinin ardından tanıdık bir ağaç ile sola döndüğünde ailesinin mezarı karşısındaydı.
"Selam, herkese" Abisinin mezar taşının önünde birkaç dakika konuşma yaptıktan sonra babasının mezar taşının önüne geçerek nefesini seslice vermişti.
"Ölmesi için dua ettiğim tek kişi sendin, diğerleri değildi. Yine beni şaşırttın...tebrik ederim. Bok çukuruna ailemi sürüklemesen olmazdı zaten" adımları annesinin mezar taşının önünde durduğunda burnunu çekerek elini kurumuş toprakta gezdirmişti.
Yağmur yağsa güzel olabilirdi.
Sol gözünden bir damla yaş düştüğünde hızlıca elinin tersi ile silmişti.
"Sana o adamdan kurtulmanı,boşanmanı söylemiştim" Annesi ise Hina'yı dinlememiş kocasını savunmaya devam etmişti.
"Her neyse" adımlarını ikizinin olduğu yere ilerlettiğinde ağzından kaçan hıçkırığa engel olamamıştı.
"Aptalsın...sana o gün benimle gelmeni söylemiştim" göz yaşları onun kontrolü dışında akmaya devam ederken mezar taşının üzerine kıvrılarak hafifçe uzanmıştı.
