Biraz hayal kırıklığı vardı sanki. "Söylemem gereken bir konu maalesef." Dedim yüzümü eğerken. O ise çenemi tutarak kendine çevirdi. "Seni bu kadar üzen şey ne Peri kız?"
Yukunarak tekrar yüzümü eğerken derin bir nefes alarak tüm cesaretiyle ona döndüm. "Senden sakladığım bir konu var Savaş."
Tek kaşını kaldırarak şüpheyle nasıl bir konu dedi tereddütle. "Aslında ben de sonradan öğrendim ama bunu sana söyleyemedim. Daha doğrusu..." Cümlemi bitiremeden kapı çalınmıştı. Bıkkınca nefes alırken Savaş sonra gelin diyerek göndermeye çalıştı. Fakat Serpil'in sesi bizi yine durdurdu. Reyyan ananın bizi çağırdığını söylediğinde onu gönderdik. Biz de şüpheyle birbirimize baktıktan sonra hemen dışarı çıktık. Çok geçmeden aşağıya indiğimizde Reyyan ana endişeyle salonda volta atıyordu. Neler olduğunu anlamak için bir süre duraksarken ardımızdan Esma hanım da gelmişti. Bir süre sonra yanlarına gittiğimizde Reyyan ana Savaş'a ve ardından gelen Polat'a seslenerek korkuyla Emin'in durumunu öğrenmelerini istedi. Dünden beri telefonları açılmıyordu.
Savaş önce Reyyan anayı sakinleştirmeye çalışırken Polat ağabey hemen telefonla birini arayıp Reyyan ana gibi volta atmaya başladı. Esma hanım ise öğrendiği haber ile olduğu yerde dizlerinin bağı çozulurcesine düşmek üzereydi. "Reyyan ana ne dersin sen? Oğlum, oğluma bir şey olmadı değil mi?"
Polat abi annesini sakinleştirmeye çalışarak koltuğa oturturken onun gayet iyi olduğunu söyleyip durdu. Esma hanım dolan gözlerine hakim olamayarak dizlerini dövmeye başladı bu sefer. Acıklı bir sesle feryat edip duruyordu. "Ah be oğlum. Sana dedim bedelli yap diye. Ne diye inat ettin ki, şimdiye yanımızda olurdun."
Esma Hanım'ı endişeyle Polat'tan bir cevap beklerken Esralar da aşağıya inmeye başlamıştı ve herkes nihayet salona toplandığında insanlar artık korkmaya başlıyordu.
Esma hanım dizlerini dövmeye devam ederken, Polat ağabey de kardeşine ulaşabilmek için her türlü yolu deniyordu. Sonra bir süre daha düşünmeye başladı ve en sonunda askeri merkeze ulaşmaya çalıştı. Bir süre telefonun açılmasını beklerken ben ve Esra da Esma hanımı sakinleştirmeye devam ediyorduk. Belli etmiyordum ama ben de korkmaya başlıyordum. Emin benim küçük kardeşim gibiydi. O da en az Arda kadar kıymetlidi. Hatta itiraf etmeliyim Emin daha ön plandaydı.
Herkes telefonlara sarılmaya devam ederken nihayet Polat abi telefonda konuşmaya başlamıştı. Hepimiz nefeslerimizi tutmuş ne olduğunu öğretmeye çalıştık. Polat abi de karşı haftaki kişiye Emin'i sormaya çalıştı. Adam tam isim soy isim istemiş olacak ki Emin Efeoğlu dedi heyecanla. Bir süre cevabını beklerken en sonunda rahat bir nefes alarak teşekkür etti. Sonra görevden gelir gelmez aramasını rica etti.
Nihayet telefonu kapatırken bize dönerek dağlık nöbete gittiğini söyledi. Telefonu bozulduğu için de haber edememiş. Ararsan diye komutanlara söylemiş."
Hepimiz rahat bir nefes alırken Esma hanım yarı rahatlamış yarı sinirlenmiş halde "Koğuşta telefon falan yok muydu! Oradan arasaydın ya! Yüreğime iniyordu burada!"
Esma hanımın bu tepkisiyle Esra ile bir an göz göze gelirken Polat ağabey annesinin yanına gelerek merak etmemesini söyledi. Sonra ayağa kalkarak dışarı çıktı. Biz de bir süre salonda durduktan sonra tekrar odamıza geçtik. Yaşadığımız kısa süreli gerginlik konuşmamızı unutturmuştu. Fakat yine aklıma geldiğinde bu sefer cesaretimi yitirmiştim. Söylemekten vazgeçmek üzereyim ama Söylemem gerek.
Evet Çilem, doğum da yaptın, kırkın da çıktı. Artık hiçbir mazeretin kalmadı. Artık beklemenin anlamı yok. Hem kızının yanında öfkelenmez, değil mi?
"Sana bir konu konuşacaktır dedim ya..." Bunu dememe fırsat kalmadan Alya ağlamaya başladı. Tabii Savaş'ın tüm dikkati bebeğe yönelmişti. Benim de öyle. Savaş kucağına almaya başlarken ben de onunla beraber ilgilenmeye başladım. "Acıkmış olabilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilem
RomantizmSavaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun. Bir de yeni okuyanlar için kitap olacaktır. Şimdiden söylemek istiyorum finali burada yayınlanmayacaktır. Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendi...