Bölüm 14- Yolculuk

770 66 26
                                    


Merhaba,

Yeni bölümle geldim.

Bunların artık yakınlaşma zamanı gelmedi mi ya?

Bence artık zamanı geldi! 

Bu yüzdennnnn

Starting (next to u)

Umarım beğenirsiniz.

Keyifli okumalar dilerim...

---

Benzinlik marketinden telefonlarımıza uygun şarj aletleri ve tonlarca atıştırmalık aldıktan sonra Taehyung ödemelerini yaptı; arabaya bindiğimizde içecekler soğuk kalsın diye onları termal pakete doldurdu. 

"Sana güzel bir yemek sözüm vardı; unuttum sanma sadece araya ailelerimizle tanışmamız giriyor." 

"Esas amacın ailenlerin tanışması mı?" Sorarcasına çatılan kaşlarımıza karşı sırıtarak yüzümü yaklaştı ve hevesle kafasını olumlu anlamda salladı.

"Ailenle tanışmak istiyorum. Eğer ki ruh eşi değilde normal sevgililer olsaydık açıkcası daha ağırdan alırdım ama ruh eşiyiz ve senden uzak kalmak canımı yakıyor. Biraz hızlı ilerlemek istiyorum." 

"Hızınızı dikkatli alın Bay Kim." 

"Eşime karşı çıkacak değilim elbette ki endişelenme." 

"Fazla düşünüyorsun Taehyung." Hızımız çok yüksek değildi, bu sayede rahatlıkla sohbet edebiliyorduk.

"Fazla düşünmüyorum güzelim, sadece gerekli olan şeyler bunlar." 

Yola devam ederken karnım acıktığı için atıştırmalıklarımızın olduğu poşeti kucağıma aldım.

"Ne istersin Taehyung?" 

"Sen seç." Omuzlarını umursamazca salladığında sandviç paketlerinden birini açtım; ikiye bölünmüş sandviçin yarısını ona uzattığımda sırıtarak ısırdı. Ben şaşkınlıkla ona bakarken elimden alıp yola odaklanmaya devam etti.

Ona bakmayı keserek paketin içinde ki diğer yarımı aldım.

"Sıkılırsan bir şeyler açabilirsin." Olumlu mırıltılar çıkarsamda bir şey açmadım. 

Telefonumda sosyal medyada gezerken hareketsiz kaldığımız için bacaklarım ağrımaya başlamıştı. Bir elimle telefonumu tutmaya devam ederken diğer elimle bacaklarımı ovuyordum.  Araba durduğunda ışıkta olacağımı düşünerek telefondan kafamı kaldırmamıştım ama Taehyung kemerini çözdüğünde önce araçtan inen ona sonrada etrafımıza baktım.

Arabanın etrafında dolanarak benim kapımı açtığında kemerimi çözdüm; uzattığı elini tutarak indiğimde kapımı kapatıp aracı kilitledi. Elini tutmaya devam ederken etrafıma baktım ama hiçbir şey yoktu. 

"Burada niye durduk ki?" Ona baktığımda gülümseyerek tuttuğu elimden ağaçların arasına doğru yönlendirdi. 

Ağaçların ve çalıların arasından geçerken ayak bileğime batan dikenden dolayı tısladığımda bana döndü hızlıca.

"Diken battı." 

"Gel buraya." Elimi bırakarak biraz eğildi ve uyluklarımdan tutarak kucağına aldı; "İlerisi daha dikenli, bileklerin yara olmasın." 

Bir yerlere çarpmama izin vermeden dikkatli şekilde adımlarını atmaya devam ederken yakından yüzünü incelemeye devam başladım. İncelediğimin farkında olarak dudaklarının kenarı havalanmıştı ama tek kelime bile etmedi. Arkamızda ki ağaçlar azalırken durup yere oturduğunda etrafıma baktım. Uçurumun kenarına fazla yaklaşmadan bir taşa oturmuştu; beni ise kucağında yan şekilde bırakmıştı. 

Black Eyes✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin